1.BÖLÜM:NEFRETİN DOĞUMU

435 275 554
                                    

Kitabıma hoş geldiniz, oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Sizden isteğim hoşunuza giden paragrafı belirtmek için 🥀 bırakmanız.
Keyifli Okumalar.

1.BÖLÜM:NEFRETİN DOĞUMU

"Bir gün gelecek her şeyi unutacaksın. Bir gün gelecek acıların seni öldürmeye çalışacak. Bir gün gelecek ve sen bana yenileceksin. Unutma güzel kadınım aşk zamansız gelir ve derin yaralar açar."


Maskeler düştü, herkes gerçeği gördü. Bir tek ikimiz göremedik o gerçekleri. Bir tek biz kendi kurduğumuz oyunda rollerimizi paylaştık. Bir tek biz yenilmemek için birbirimizi yaktık. Bir tek biz ikimizin de elzemi olduk.

Nefha Adel Leras

🥀

Bugünümün dünden belki de yarından daha kötü olacağını düşünmemiştim hiç. Bana göre insan yaşadığı anın etkisiyle fikirlerini değiştirirdi, ben bugünüm kötü geçti diye yarınımın da kötü geçeceğini düşünmezdim.

Ama hayat beni yanılmıştı, hemde en büyük duyguyla yanıltmıştı: Nefretle.

Bir nefret tohumu doğduğunda büyümesi zor olmazdı. Kinden beslenirdi, insanın kötü tarafını daha da sarmalardı. İnsanın etrafını kaplayan nefret sarmaşıkları insanı zehirlerdi, insan kurtulmak için o sarmaşıkları sökerdi ama sökerken nefretten zehirlenirdi ve nefretin doğumu gerçekleşirdi.

Her doğumdan ya bir mucize ya da bir lanet ortaya çıkardı. Nefret bir lanetti, insanın gözünü kana bulayan bir lanet. Bu lanetten kurtulmak için sihire gerek yoktu, bu lanetten kurtulmak imkansızdı. Nefret ben isem karşımdaki düşmanım benim lanetimin kurbanıydı, onu diri diri yakacağım bir kurbandı.

İnsan kurban seçtiği birini çoktan kafasında öldürmüştür Nef.

Bakışlarım karşımdaki mezar taşında dolaşıyordu, ölümün soğuk yüzü benim acılı mağlubiyetimin başlangıcıydı. O gün evimizin bahçesine giren cenaze arabası benim hayallerimi de götürmüştü annemle beraber. Biliyordum o arabayla giden birinin geri dönmeyeceğini biliyordum.

Yurt dışına okumaya gidene kadar her gün annemin mezarına gelmiştim. Belki gitmemiştir diye, belki beni almak için gelmiştir diye. Bunların hiçbiri olmadı, annem gitti ve bir daha dönmedi. Bunu kabullenmiştim artık, ölümün soğukluğuna alışmıştı bedenim. Annemi ilk kez o kadar soğuk hissetmiştim küçücük kollarımda, normalde annem sıcacıktı. Normalde annem gül gibi kokarken o gün buz ve ölüm kokmuştu.

Elimdeki beyaz gülü mezarlığa bıraktım ve mezar taşını okşadım 'Beyaz gül ayrılık getirir Nefham.' demişti annem. Beyaz gül bana göre ayrılık değil kavuşmayı getirirdi ama anneme kavuşamamıştım. 

Mezar taşını annemin saçlarını okşar gibi okşadım, onun benim saçlarımı her gece okşadığı gibi okşadım. Mezar taşına doğru eğildim önce taşı öptüm annemin yanağını öptüm. Sonra mezar taşına baktım, içimdeki nefret gün yüzüne çıktı.

"Herkesi öldüreceğim anne, senin o güzel bedenini buz gibi yapanları öldüreceğim. Onlar daha çok üşüyecekler, bana yalvaracaklar ama ben acımayacağım. İşim bittiğinde ise senin yanına geleceğim, sen biricik Nefhana kavuşacaksın anne." Sesimdeki öldürme arzusu beynimi ele geçirmişti artık.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin