2.BÖLÜM:YALANLARIN DOĞURDUĞU GERÇEKLER

357 249 416
                                    

Kitabıma hoş geldiniz, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli Okumalar.

2.BÖLÜM:YALANLARIN DOĞURDUĞU GERÇEKLER

"Yalanların aslında gerçek olduğunu gerçeklerinde aslında yalan olduğunu öğrendiğin zaman beni tanımış olacaksın güzel kadınım."

Ölüm neydi? Bu dünyadan ebediyen kurtuluş muydu yoksa bu dünyaya ebediyen bağlanış mıydı?

Cevap verilemeyen soruların altında ezilmekten ruhum artık yorulmuştu. Her zaman bir sorunun ya da hayatın bir netliği olması lazımdı, belirsizlik sadece uçurumun kenarındaki birini teselli etmek kadar faydasız ve acıydı.

Küçükken abimin okuduğu masallarda hep kötüler kaybeder iyiler kazanırdı. Ben bu yalana annemin öldüğü gün kafamda ve kalbimde bitirmiştim, hayatta her zaman kötülerin kaybetmediği gerçeği can yakıcıydı ama masal değildi. İyilerin yaşadığı dünyada kötülerin yaşaması ve iyilerden öç alması dünyanın kiriydi ve bu kir kalbe bulaşınca asla temizlenmezdi.

Bu yaşıma kadar hep iyi bir insan olmak için, insanların arkamdan iyi biri demesi için çabalamıştım. Benim tek gayem neredeyse bu olmuştu, eğer adım iyi biri olarak anılmayacaksa Nefha'nın bir önemi yoktu. Nefha hep iyi kalpli ve annesinin onu erken yaşta terk edip gittiği o küçük kız olarak kalmıştı. Ama o küçük kız artık iyi kalpli değildi çünkü onun kalbini çalmışlardı.

Ben Nefha Adel Leras artık kötülüğün kalbi olarak bilinceketim ve bu insanların hoşuna hiç gitmeyecekti.

Bir örgütün doğuşu benim nefretimin doğuşu olmuştu ve insanlar biliyorduki nefret asla bitmeyen bir lanetti...

🥀

2 Gün Önce...

Hayatın acımasız gözleri önünde bir kukla gibi oynatılıyordum. Benim rolüm acı çekerek insanların acıdığı kız olmaktı, acı dolu bakışların hedefi bendim. İnsanların şefkatle ya da sevgiyle baktıkları kız değil acının doğurduğu çocuktum ben.

Benim ağlamam rolümün en can alıcı kısmı değil en eğlenceli kısmıydı. İnsanlar göz yaşlarımı gördükçe keyiflenip oh çekiyorlardı, içlerindeki bana olan nefret ve tiksinti yaşadığım hayatın bana mubah olduğunu bangır bangır bağırıyordu. İnsanlar böyleydi kalplerindeki kötülüğü içlerinde yaşayıp dışarı karşı üzgün görünürlerdi.

Oysa ki acının bir insanı canavara dönüştüreceğini asla tahmin edemezken böyle davranmak sadece ölümü bekleyen bir kurban kadar onları çaresiz bırakırdı. Ama ben acımazdım.

Babamın cenazesi bugün kalkacaktı ve ben gidip gitmeyeceğime karar vermemiştim. Annemin ölümü kadar beklenmedik gelmişti babamın ölümüde, ailem elimden birer birer kayarken ben sadece karşımdaki psikoloğun kaç kez tekrarladığı soruyu dinliyordum. Psikolojik destek daha önce de almıştım ama o zaman bu kadar canımı sıkmamıştı.

"Nefha Hanım geldiğinizden beri sorularıma cevap vermediniz." Dedi Ulaç. Beni kendime getirmek için sesini özellikle ayarlamış gibi duruyordu.

Sarı saçları özenle taranıp arkaya yatırılmıştı. Yeşil gözleri beni geldiğimden beri incelerken ben sadece önümdeki sehpaya konulan süte bakıyordum. Ulaç abimin arkadaşıydı ve emindim ki sütü sevdiğimi abim söylemişti, zaten beni buraya sürükleyen de abimden başkası değildi.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin