Hazarın ağzından iç ses;
Işıl ışıl parlayan güneş çoktan odamın içine hapsolmuştu. Sabah kalktığımda güneşin gözlerimi almasıyla ilk olarak aklıma Aybike gelmişti. Adeta bir güneş gibi doğmuştu hayatıma. Anlayamamıştım nasıl olduğunu, ne ara bu denli bağlandığımı. Farklıydı ama diğer kızlardan çok farklıydı. Ben ilk defa bir kızı düşleyerek uyumuştum. İlk defa güne bir kızı düşleyerek başlamıştım. Bir garip hissediyordum bugün midemde anlamsızda dolaşan kelebekleri ilk defa hissetmiştim. Huzur kaplamıştı içimi, tatmıştım o duyguyu sonunda. Hiç bir kızın kollarında bulamadığım o güven duygusunu ilk sarılmada Aybikede bulmuştum. Çok farklıydı kokusu, kendine has çok güzel bir kokusu vardı. İçime işlemişti bir günde, her zerrem o olmuştu. Sadece onun için atmaya başlamıştı kalbim. Huzurumdu o benim, kollarında güven bulduğum, gözlerinin ışıltısında kaybolduğum kızdı. Garipti, sadece bir kere sarılmış olmama rağmen bütün bu duyguları onda yaşamıştım. İlkimdi Aybike benim. En özelimdi.
Dünden bu yana çok mutluydum. İçimi paha biçilemez derecede güzel bir duygu kaplamıştı. Bugün diğer günlerden çok daha farklıydı. Akşam Aybikeyi düşünerek uyumuş, bugünde ilk onun sesiyle uyanmıştım. Daha 1 gün olmasına rağmen bana iyi geldiğini anlamıştım. Sanki benim ilacım onun sevgisiymiş gibiydi. Eski Hazardan eser kalmamıştı. Her gününü başka başka kızlarla konuşarak geçiren şuana kadar konuştuğu kızların hepsini oynatmış olan Hazar gitmişti. Ona sıkıca sarılıp o güzel kokusunu içime çekince başka bir adam olmuştum. Gözlerin de görmüştüm mutluluğu, o gülüşünde tatmıştım sıcaklığı. Şimdi sorsalar bana Aybikeyi nasıl sevdin diye, balığın suya olan sevdası gibi sevdim derim. Bir çocuğun camın önünde babasını beklercesine sevdim. Kızı olduğunu öğrenen baba kadar sevdim derdim. Kısa sürede bu kadar çok seveceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi. Onunma mutlu olmak istiyordum. Sadece sevdiği kişi ben olayım, güvendiği tek erkek ben olayım, ailesinden sonra tutunacağı ilk dal ben olayım istiyordum. Üzüldüğünde soluğu yanımda almasını, kendini yalnız hissettiğinde bana sığınmasını, benim sevgimle mutlu olmasını istiyordum. Bu duyguları, bu düşünceleri bana yaşatan ilk kızdı Aybike. Bugüne kadar kimseyi sevmediğim için onu bütün sevgimle, bütün kalbimle sevmiştim.
Birisini gerçekten sevmek onun mutluluğuyla mutlu olmaktır. Ben onu öyle sevdim. Her geçen gün onu seviyordum. Her saatin her dakikasına her saliyesine onu düşünüyordum. Aybikeyi sevmek en güzel şey sandım, hayatımda yaptığım en mantıklı şey diye düşünüyordum. O benim başıma gelebilecek en güzel şeydi. Belki ondan daha iyileri vardı ama ben onu istiyordum. Onun bir gülüşüyle benim dünyam cıvıl cıvıl oluyordu. Onun bir gülüşüyle dünya daha katlanılacak bir hale geliyordu. O ağlayınca da dünyam başıma yıkılıyordu. Bütün kara bulutlar üstüme çöküyordu. Bu yüzden ilk önceliğim onu hep mutlu etmek ve gözyaşı dökmesine izin vermemekti. Elimden geldiğince mutlu edicektim. Onu üzmemeye, kalbini kırmamaya çalışıcaktım. Çünkü sevdiğiniz insanın kalbi kırılınca eskisi gibi toplayıp düzeltmesi çok zor oluyor. Kırması kolaydır ama toplaması zordur hatta bazende imkansızdır.
Aybike beni o kadar güzel o kadar doğal seviyordu ki, ben ömrümde hiç kimse tarafından bu kadar güzel sevilmemiştim. Daha önce hiç kimse bu kadar özel ve değerli birisiymişim gibi hissettirmemişti. Ben ilk defa bir kız için kötü şeyler düşünmedim. Sadece çok sevmeyi ve kollarında huzuru bulmayı düşündüm. Benim tek hayalim Aybikeydi. Kalbimden ve beynimde silinmeyecek tek kızdı. Ömrümün sonuna kadar onu kalbimde barındırırdım.
Bölüm kısa oldu ama vote ve okuma sayısına göre yarın yeni bölüm gelicek :)) vote ve yorumlarınızı bekliyoruuz :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ AMERİKA
RomansaHikayemiz zamanında birbirini çok sevmiş iki gencin aşkı anlatır. Fakat hikayemiz bazı nedenlerden dolayı kısa sürdü ama okuyunca nedenini anlayacaksınız yeni hikaye yazmayı planlıyoruz yeni hikayede görüşmek üzere İYİ OKUMALAR :)) HİKAYEMİZ GERÇEK...