BÖLÜM 9

196 10 2
                                    

AYBİKENİN AĞZINDAN ;

Hazarla ve arkadaslarla merdivenlerde saatlerce oturduk güldük eğlendik, hazarın telefonu yoktu, telefonun nerde diye sorduğumda kestirme cevaplar veriyodu yada konuyu değiştiriyordu, bi abisinin olduğunu ve hazara çok düşkün olduğunu biliyordum ama asla bu kadar ileri gidebiliceğini aklım almıyordu. Apo binbir telaşla bize doğru koştura koştura geldi biri seni arıyo dedi ve hazarı kolundan tuttuğu gibi ileri götürmeye basladı, ben nasılsa hazar 5-10 dakıkaya geri döner diye Esrayla konusmaya devam ediyordum. Saatler geçti ama o gelmedi, daha bir kaç saat önce teyzeme gidicem diyordu, bende gitmiceksin diye ısrar edince minnacık bi tartısma yasandı aramızda ama hazar gönlümü almıştı. Ben sinirden tir tir titrerken içimden Hazara sövüyordum beni dinlemedi bana haber bile vermeden bir şey demeden teyzesine gitti diye. Yeter ya ben gidiyorum Hazarı mı beklicem bide diyip eve doğru ilerledim. Telefonum önümde ayaklarımı masaya uzatmış huzurluydum. Çünkü hazar vardı, ne olursa olsun hayatımda beni karşılıksız çıkarsız seven kollayan birisi vardı, arada beni sinir etse de sevgisiyle eşitliyordu hayatımı. Ben hazarı ne kadar çok sevdiğimi ve ne mükemmel bi gün geçirdiğimizi düşünürken telefonum çaldı. Arayan Apoydu
"Aybike yetiş hemen sokağa gel" dedi. Su an gelemem saata baksana 23:00 dedim. Hazarın bası belada gelmessen hersey berbat olur dedi. Hazarın basının belada olduğunu duyar duymaz saati ve annemi umursamadan pijamalarımla evden cıkıp Aponun yanına gittim. Hasanda yanındaydı. Abdullah: Bak Aybike Hazar seni çok seviyor, sende hazarı seviyorsun biliyorum, ama bu hazarın bi abisi var adı Sinan, şimdi onu arayacağım ve onunla konusacaksın dedi. Sinan abi telefonda benimle konusmak isteyince korkudan titremeye basladım. Sinan Abi: Bak aybike ben seni çok iyi tanıyorum, attığın adımdan nerde olduğundan haberin var, hafife alınacak birisi değilim, yaşınız daha küçük sen akıllı bir kıza benziyorsun, lafı uzatmıcam, hazara daha önce ayrılması için konustum, ama dinlemedi beni, ne yaptıysam senden ayrılmadı ama sen Hazardan ayrılcaksın" dedi. "Olmaz sinan abi, nolursun yapma ben ayrılmam, yarı yolda bırakma istemiyorum" dememle bana telefonda bağırıp Hazarı dısarı salmam, hiç bir istediğini yapmam, her gün döverim, hazarın canı yansın ister misin? diye sordu. İstemezdim. Hazarın canı yanıcağına benim yansa daha iyiydi. "Tamam sinan abi ne istesen yapacağım" dedim. "Bu söylediklerimden Hazarın haberi olmayacak, soğudum senden, eski sevgilimi unutmak için seni kullandım, karsıma cıkma diyeceksin" dedi. Konuşmayı unutmuştum sanki, ağzımdan sadce tamam lafı çıkabildi. Telefonu kapattım. Apo ve Hasan yanıma gelip, "seni buraya hiç çağırmadık, ayrıldığınızdan da haberim yok kendi isteğinle ayrılmış gibi davrancaksın yoksa biliyosun Sinan abiyi" dediler. Tek bir kelime etmeden arkamı dönüp yürümeye basladım. Dengemi kaybedip sağa sola çarparak yürüyordum acıdan. İçimde bağırıp çağırmak geliyodu ama sessiz sessiz akıyordu yaşlar gözlerimden. Hazara ne diyeceğim nasıl söyleyeceğim ayrılmak zorunda kaldığımı diye düşünürken eve girdim. Odama geçtim telefonumu elime aldım. Hazarın bugün mükemmeldi seni çok seviyorum prenses mesajını görünce dahada yıkıldım. Şimdi ben bu çocuğa nasıl ayrılalım yazacaktım bilmiyordum. Bir cesaret toplayıp hazarın seni seviyorum mesajına karsılık "ayrılalım hazar" yazdım. Mesajı gördüğü gibi aramaya basladı. Açmadın telefonu çünkü açsaydım sesini duyardım, dha cok asık olurdum. Tutamazdım kendimi ağlardım. Bu sefer mesaj attı "ne diyosu aybike saçmalama nasıl ayrılalım ya?" dedi. O sırada sinan abi aradı beni yine. "Aybike hazara senden nefret ediyorum soğudum senden yazıcaksın" dedi. Hazara bir şey yapıcak korkusuna aynen dediğini yazdım. Hazar bu mesajı görünce muhtemelen yıkılmıstır. Ben telefonu mesgule attıkça o daha da çok arıyordu, sonunda dyanamadım ve telefonu açtım. "Ne var hazar ya bıraksana peşimi ayrıldık işte senden" dedim. Dedim demesine ama içim parçalandı, bilmiyordu ki onu hala çok seviyorum ve onun için yapıyorum. "Aybike daha bi kaç saat önce bir şey yoktu iyiydi aramız" dedi. "Yalandı hazar hiç sevmedim seni biraz bile sevmedim kullandım işte seni arama beni dedim. "Bak aybike ben senin için anne babamj karsıma aldım ben bin tane aybike bulurum ama bir tane anne baba bulamam dedi. Bu söylediğinde çok haklıydı ama herseyın suclusu Sinandı ve ben Sinana karsı gelebilecek güçte değildim. Sinan abi 36 yasında kocaman bir adamdı. Hazarın sesi berbat geliyordu. Dokunsalar ağlayacak gibi, gücü azalmıs gibi, titrekti. Hazarı bu hale getirdiğim için kendimi asla affetmeyecektim. Hazarla bir süre daha konustuk ve telefonu kapattım. Feysten engelledim heryerden engelledim. Bana ulaşabiliceği bir yer kalmadı. Böylece Hazar beni unutur sanıyordun ki fazlasıyla yanılıyordum. Mahalledeki herkes bana düşman olmuştu. Cengizhan, Baran, Oğuzhan durumdan habersizdi bu yüzden bana düşman olmaları gayet normaldi. Ama Apo ve Hasan neden ayrıldığımı biliyor olmalarına rağmen öyle soğukkanlılardı ki bu benim daha da beter olmamı sağlıyordu. Kafamda binbir soru vardı. Varlığına alıştığın bi insanı zorla da olsa ite kaka hayatımdan çıkarmıştım. Yanında güldüğüm kahkaha attığım insana gözyaşı döktürdüğüm için kendimi berbat hissediyordum. Zorla ayrılsam da kimse bunu bilmiyordu, herkes hazarı kullandım sanıyordu. Böyle böyle ben kendimi içimde yiyip bitirirken, yemek içmekten kesilmişken sürekli dua ediyordum. Beni unutamasın diye. Onu benim bırakmış olmama rağmen yinede onu ben bekliyordum. Su an ona gel desen gelirdi biliyordum. Ama diyemiyordum. Sinan abi öyle şeyler demişti ki Hazara dönmem imkansızdı. İkimizde bu acıyla yaşamayı öğrenmeliydik. İkimizin de yarası aynı yerde ve aynı şekildeydi, birbirimize ilaç olucağımıza ben korkudan hazara gidemiyordum. Ama olsun eğer aşk gerçekse bitmezdi ve kaç sene geçerse geçsin sevenler birbirlerini beklerdi. Bekleyecektim, bir gün Sinanın insafa gelip bizi kavuşturacağı gübü bekleyecektim. Ne olursa olsun sevmekten tek bir an vazgeçmeyecektim.

MAVİ AMERİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin