Bölüm 5: Siyah Zarf

28 3 29
                                    

"Ne demeli bilmiyorum, sevgim acıtıyor"
                          ~Turgut Uyar~

Kapıyı Eda'nın annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın açtı. Kadın bir bize bir de yanımızda ki kıza bakmaya başladı. En son yine kıza bakıp "Begüm?" dedi "Bu hanımefendi ve beyefendi kim?"

Kız yine titreyen bir sesle konuştu ama o an ben sanki donmuştum.

"Ablam için geldiler." Kız yine titreyen bir sesle konuştu ama o an ben sanki donmuştum. Bu kız sadece Eda'yı tanımakla kalmıyor; Eda ile aynı aile,evi ve belki de odayı paylaşıyordu. Eskiden artık Eda yoktu acı ama onun ablası artık yoktu. Zor cidden zor bende hayata karşı çok can kaybettirdi ama bu kendim değildi depremde kaybettiğim halam ve kuzenlerim... Ve... Yitirdiğim annem ve babam. Annemi 4 yaşında, babamı 19 yaşında kaybettim.

Kadın bize donuk donuk baktı. Kadın bir kaç tedirgin adım attı. Yanağıma elini koydu. Bir anne gibi, hafifçe okşamaya başladı. Bir anne gibi... Sonra kadının gözleri doldu. Bakışları daha da yumuşadı. Ve bana sarıldı, ağlamaya başladı. Ben ise dondum. Bir his vardı o kadında... Benim çok önce kaybettiğim bir şey ve bu kaybı ben yapmamıştım. Daha 4 yaşındaydım. Annemin sesini bile hatırlamıyorum sadece bana söylediği bir ninniyi hatırlıyorum. Onu da babam kaydettiği için. Ne zaman kabus görsem açıp dinlerim. Aklımda o ninni çalmaya başladı.

Yağmur yağıyor ve
Bulutlar şemsiye istiyor.
Sadece senden,
Sadece senden güzel meleğim.
Uyu hadi, bu yağmurlu günde
Kanma bulutlara.

Bu sadece bir kısmıydı ama cidden onu... Özlüyorum. Kadın konuşmadı bende konuşmadım. Ona sarıldım. Kadın daha gür ağlamaya başladı. Daha sonra biraz geri çekilip yüzüme baktı bir şey söyliyecek gibi oldu ama daha sonra arkama bakıp bir süre daldı.  Eda'nın kardeşi yani Begüm konuşmaya başladı.

"Anne artık onları içeri mi alsan?"

"Yok biraz daha bu sahneyi izleyebilirim. Türk dizisi gibi." Yakut Bey'e çok afedersiniz ama tren gören öküz gibi baktım. Hâlâ olayın şokundaydım. Kadın ilk önce Yakut Bey'e bakıp hafifçe güldü sonra kızına bakıp başını salladı. Benden ayrıldı ve benim içimde bir şey koptu. Yakut Bey gibi bende bu anı biraz daha yaşayabilirdim ama Nehir, sen Yakut Bey değilsin. O kadında senin annen değil. Hayal kurma...

"Buyrun içeri girelim." dedi nazik bir ses tonuyla.  Kadın ve Begüm içeri girdi ben de ayakkabı mı çıkarırken Yakut Bey kulağıma eğildi.

"Sevgiyi sana hissettirmesi gereken bendim." dedi. Mızımızlanıyor gibiydi. Kulağıma daha da yaklaştı
"Olsun yakında daha fazlasını veririm."
Kızarmıştım bu Yakut Bey'e özel değildi ne kadar söyleyemesemde kulağımda tikim var. Bu yüzden kulaktan kulağa bile oynamıyordum küçükken.

Hiç konuşmadım ve içeriye girdik. Koltuklar krem rengi ve mütevaziydi.  Koltuğa ilk önce Yakut Bey oturdu. Beklediğimden kibardı şahsen ben onu direk kendini atacağını sanmıştım. Ben de yanına oturdum. Begüm Hanım bize hitaben. "Çay mı alırsınız, kahve mi?" Diye sordu.

"Biz hiç bir şey almayalım. Zaten işimiz çok sürmez." dedim kendimi samimi olmaya zorlayarak. Yakut Bey, Eda'nın annesi -yani hatırladığım kadarıyla- Tuğba Hanıma döndü.

"Bayan Taşçelik. Öncelikle 10 yıl sonra bu acınızı size hatırlattığımız için özür dilerim." Tuğba Hanım, onun sözünü böldü.

"Unutulmayan şey hatırlatılmaz oğlum." dedi. Yakut Bey bir tık bozulmuş gibiydi. Yinede konuşmaya devam etti.

"Demek istediğim; 10 yıl sonra bu olaya yeniden giriştik. Bunun için izninizle kızınızın odasına girmek ve bazı deliller toplamanız lazım."

"Oğlum. Ama bu olayın çözülecek ne yanı var? İntihar ettikleri ortada." Bu sefer ben söze girdim.

İntiharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin