Bölüm 9: Baba Olmak

31 3 8
                                    

"Herkes nasıl bebek yapılır biliyor ama kimse nasıl baba olunur bilmiyor."
                                        -Stromae-

Yakut Bey kafe tarzı kalabalık bir yerin önünde durdu. Baba baktı ve "çıkalım mı?" anlamında hafif bir baş hareketi yaptı. Moralim çok bozuktu kapalı alan hiç çekemezdim. Hele ki çoğu insanın olduğu bir alan asla.

"Başka yere gitsek mi? Mızmızlanmak istemiyorum ama şuan kalabalık bir ortam istediğim son şey?"

"İyi misin?"

"Biraz halsizim."

"Dün doktorun verdiği vitaminleri sabah aldın değil mi?"

"Kesinlikle." Yalandı. Unuttum ne olabilir ki. Bana burnundan gülerek baktı. Kumar ve onaylamaz şekilde baş salladı.

"Yalanın kötü olduğunu bilmiyor musunuz Nehir Hanım?" Elinde ki poşeti gösterdi. "Bunu arabada unutmuşsunuz. Yoksa havadan mı aldınız vitamini." Bıkkın bir yüz ifadesiyle elindekini aldım.

"İçmediğimi bildiğin halde neden soruyorsun."

"Canım istiyor. Neyse şuan emin olmak için gözümün önünde için."

"İçmek istemiyorum." Bana baktı ve büyük bir kahkaha attı. "Ne? İlaç içmeyi filan hiç sevemem." Daha büyük bir kahkaha attı. Sonra bana baktı ve konuştu.

"Çocuk musun Nehir?"

"Bunu bana sen mi diyorsun." Yeniden kıkırdadı.

"Annenin mi demesini tercih ederdin?" O an dondum. Yakut Bey'e donuk donuk baktım. O kelimeyi söylemişti.Gözlerimin dolduğunu ve burnumun karıncalandığını hissediyordum. Şu dünyada ancak anne lafı geçerse birinin gözü önünde böyle olurdum. Bunu demiş miydi? Kalbim ağrımaya başladı. Gözümün önüne annemin cesedi geldi. Babamın yanı başında haykırdığı ve benim elimde ki balonla orada onlara baktığım an geldi aklıma. Bir damla göz yaşı yanağımdan aşağı süzüldü. Yakut Bey bana anlamaz şekilde baktı. "Yanlış bir şey mi dedim?"

Ben başımı yola çevirdim. Ve sadece "Gidelim." dedim. Gitmedi durdu ve beni kendine çevirdi.

"Nehir ben... Özür dilerim."

"Gidelim."

"Nehir..." Sarılmak için yeltenince onu sertçe ittim. Siktir kontrolümü kaybetmeye hafiften başlıyordum.

"Yakut Bey yalvarırım yapmayınız. Bana sarılmayın. Lütfen." Derin bir nefes aldım göz yaşlarımı durduramıyordum. "Lütfen sadece işe gidelim." Yakut Bey bana baktı. Beni yeniden dirseğimden tuttu. Alnını alnıma dayadı.

"Nehir lütfen sakinleş. Özür dilerim." Yeniden onu sertçe ittim. Sinirlerim tamamen altüst olmuştu.

"Siktir git! Yeter siz insanlar benden ne istiyorsunuz! Sen benden ne istiyorsun! Niye bu kadar bencilsin! Kalbim zaten paramparça ve sen neden utanmadan su birikintisinin üstünde sıçrarmış gibi parçalarının üstünde zıplıyorsun! Ben tam kendimi yalnızlığa hazırlmışken neden çıkıp geliyorsun. SENDEN NEFRET EDİYORUM YAKUT ER!" karşılık beklemeden çantamı da alıp arabadan indim. Ve koşmaya başladım. Bir yandanda ağlıyordum.

İntiharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin