İnsan büyüdükçe mi artıyor dertleri yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri.
~Özdemir Asaf~"Nehir Hanım?" dedi ona gömülmemin şokuyla Yakut Er. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bir şey demedim ve rahatsız olduğunu düşünerek doğruldum.
"Özür dilerim berbat bir rüya gördüm. Boş ver saat kaç?"
" Üçe dört var." dedi Ozan Bey. O kadar olmuş muydu? "Rüyanda ne gördün Nehir?"
"Boş verin önemli değil." Hayır bence önemliydi.
"O yüzden mi uykunda ağlayıp anne diye sayıkladın Nehir?" Yakut Bey'e döndüm. O ise Ozan Bey'e bakıyordu. Ozan Bey de her ne dediyse onu anlamıştı. Bana bakıp gülümsedi. "Nehir Hanım ben çıkıyorum mağlum eve gitmem lazım. Siz isterseniz bu gece burada kalın. Doktorlar bir refakatçi kalmasında sıkıntı olmadığını söyledi."
Bunu istiyor muydum. Yakut Bey'e baktım. Ve başımı salladım. Evet istiyordum. Onun yanında kalmak istiyordum, çünkü çocukluğum onun kucaklarındaydı. Benim asla dokunamadığım çocukluğum rüyamda bile onun kucaklarına koşmuştu. Fakat bilmiyordu ki yağmurdan kaçmak için okyanusa sarılıyordu.
"O zaman görüşürüz." Ve çıktı. Odada Yakut Bey ve ben kalmıştım. Koltukta otururken bile canının yandığı belliydi. Ayağa kalkıp ona elimi uzattım. Ne yaptığımı anlamadı.
"Nehir ne oldu?"
"Seni yatağına geri koyacağım. Canının acıdığı belli." Bana bakıp gülümsedi ve elimi tuttu. Ama tam kaldıracağım sırada beni kendine çekti. Kucağına düşmekten son anda kurtuldum. Ama bacaklarım onun üstündeydi. Bana bakıp gülümsedi." Senin yanındayken beni sırtımdan bıçaklasalar dönüpte bakmam." Bana doğru hafiften eğildi ne yapacağımı bilemedim. Ne yapıyordu hayır bu yapılamazdı. Alnı alnıma deydiğinde gülümsedi. Nefesi yüzümle buluştu. Gözlerimi kapattım. Sakin ol Nehir. Gözlerimi Yakut Bey'in kahkahası ile açtım.
Geri çekilmişti ve arkasına yaslanarak gülüyordu. Bu sefer kısa sürmüştü. Kafasını iyice arkaya yasladı ve bana göz ucuyla baktı. "Korkma istemediğin sürece sana asla düşündüğün şeyi yapmam. Ben öyle bir adam değilim." Göz devirdim, bacağımı onun üstünden çektim. Ona bakmaya devam ettim ve konuştum.
"Rüyamda sen de vardın."
"Benim olduğum rüyaya ağlamana üzülsem mi?"
"Rüyada güldüğüm tek yer senin olduğun yerdi." Bir anda gözlerim açıldı. Bunu demiş miydim? Bir anda ağzımdan kaçtı. Yakut Bey bile bundan dolayı şaşkındı. Ama yani... Haklıydım. Rüyamda gülme sesi geldiği tek yer onun yanıydı. Onu görünce ağlamam durmuştu. Bana bakmaya devam etti. O da bu dediğimden dolayı garip hissetmiş gibiydi. "Yani öyle demek istemedim." Bana baktı baktı ve burnundan güldü.
"Ne dediyse dedin. Ama rüyada güldüğüne sevindim."
"Senin olduğun rüyamda güldüğüme sevindim mi peki?" dedim cidden merakla.
"Hayır." Sesi hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Sonra doğruldu bunu yaparken canı çok acıdı. Yani ben öyle tahmin ediyorum. Devam etti. " Çünkü benim olduğum yerde gülsen bile ağladın. Nehir, sen ben olsam ya da olmasam bir rüyada ağlaman beni cidden üzüyor. Ne gördün bilmiyorum ancak keşke diyorum. Keşke o rüyaya girip seni oradan çekip alabilseydim. Sonrada orada ki kendime sen ağlarken değil de yalnızca gülerken yanında olduğu için kızardım. Derdim ki 'Bu mu senin sevgin? Senin sevgin sadece gülüşüyle mi? Âşık olmadın mı onun göz yaşlarına da her ne kadar nefret etsen de. Ağlamasında yine durmalıydın onun yanında.' Sonra seni de alır uyanırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar
Teen Fiction"Ne 'ben'dim, ne kızdım, ne insan, ne biri, ne beden, ne kişi, ne ölü, nede ruhtum. Yalnızca yalnızdım.". Yıllar önce intihar eden yedi arkadaştan son kişi Deniz Mert Türk'ün cesedinin bulunmaması bu dosyanın açılmasına neden oldu ama açılan tek şe...