Bölüm 7: Dosya 02 Çağrı Yarın

33 3 11
                                    

"Ben ölseydim o ağlardı, ama o ağlasa ben ölürdüm.

                                                                      -Özdemir Asaf-

"Özür dilerim,
Herkesten, her şeyden ve hatta aldığım her nefesten. Babam hariç herkesten. En çok da arkadaşlarımdan. Ve özür dilerim Eda'm. Ama sende beni çok yanlış anladın sevgilim.
Evet. Ben ona "Seni seviyorum." dedim. Sonrasında "Sen benim en yakın arkadaşımsın." da dedim. Ama belli ki sen dinlememişsin. Zaten o, Mert,Zehra ve ben anaokulundan beri arkadaşız. Eda'm evet ben onla çok yakındım ama sırf senin için. Seni en iyi tanıyan oydu ve oda senin hakkında bana bilgi veriyordu. Evet şuan bunu okuyamayacaksın ama içimi dökmem lazım. Önümde kalbine sıktığında söyleyemediklerimi söylüyorum.
Eda ve o gün onun durumunu öğrenince  ilaçlarımı almayı unuttum. Ve öfkemi kontrol edemedim. Şuan sana bunların yanına geldiğimde söylememek için içiyorum bu hapları son kez.

Zehra'm, güzel kardeşim. Senden bir dakika önce doğdum. Bazen espiri olarak abin olduğumu söylesemde cidden bir abi olarak seni korumaya çalıştım. Ama yapamamışım. Özür dilerim ve kod 05 uygula. Sen anladın güzelim. Sen hep anlarsın. Hani anneni kaybettiğimiz gün ikimiz de 7 yaşıındaydık. Ben babam olacak it yüzünden ağlamadım. Sana hiç üzülmedim dedim. Sen ise beni babamın görmediği bir yere götürdün ve bana sarıldın. Ben o an senin kollarında ağladım. Sen beni hep anladın kardeşim.

Barış, benim küçük reisim. Sen vedaları sevmezsin. Hep boş süslü sözler olduğunu düşünürsün. Ancak seni ne kadar sinir etmeyi sevdiğimi bilirsin. Ablana iyi bak.

Ve dostlarım sakın ağlamayın. Ben Eda'nın yanına gidiyorum."

Yakut Bey mektubu masaya koydu. Bana döndü. Ben ayağa kalktım. Başım iyice dönmeye başladı. Yine mi?! Kimim ben yaz dizilerinde sürekli bayılıp kaslı patronu kucağında uyanan fakir ama gururlu kız mıyım?! Ayağa kalktım ve gözüm karardı. Kötü haber: galiba ucuz bir yaz dizisi ya da Wattpad kitabındayım ve benim haberim yok.

***

Gözümü açtığımda karşımda simsiyah bir silüet gördüm. Biraz bana baktı ve bana iyice yaklaştı. Burun buruna geldiğimizde etrafı güzel bir koku sardı. Peki bu ne ve ya kim? Hafiften korkmaya başlamıştı. Ağzımı açamıyordum. Kıpırdayamıyordum. Silüet söze girdi.

"Merhaba Nehir Gümüşyay." Adımı nereden biliyordu demeyeceğim. Nehir bu senin zihninin oyunu. "Anılarından nefret ediyorsun değil mi? Mesela annenin kanlı bedenine elinde ki doğum günü balonunla baktığın anı?" Büyük bir kahkaha attı ve benim gözüm doldu.

O anda mekan değişti. O caddeydim. Babamın peşinden koşmuştum. Çocuktum, kovalamaca oynuyoruz sanmıştım. Sonra babam "Deniz!" diye bağırdı. Yere çöktü ve "Neden?!" diye bağırdı. Elimde uçan pembe balonunla babamın yanına gittim ve onu gördüm. Benim biricik annemin cesedini... 4 yaşındaydım ama onu hala o halde hatırlıyorum. Babamı ilk o gün ağlarken görmüştüm. Ve o an arkamı yasladığım bir duvar yıkıldı, biri hasar aldı.

Ben bunları düşünürken caddenin zemini kanla doldu ve boynumda ki ipi fark ettim. İntihar ipi değildi pembe balonumun ipiydi. Silüet yeniden belirdi.
"Benimle anılarını değiştirebilirsin Nehir." Sonra yeniden kahkaha attı. "Pardon benim anılarımı almak pek işine yaramaz bizzat yaşayacaksın." Sonra yeniden tiz bir kahkaha attı. "Bu dosyaya bulaşmayacaktın Nehir Gümüşyay. O gençlere bulaşmayacaktın."

Sonra silüet beni itti ve ben ayak bileklerime gelen kanın içine düştüm. Nefesim kesildi galiba boğuluyordum. Aklımda ölüyordum.

İntiharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin