25

1.9K 80 48
                                    

Adımın seslenilmesiyle bakışlarımı kaldırdım. Elimin acsından hiç bir şeyi umursıcak durumda değildim. Görüş acıma ilk giren şey Barın'ın Selimi yakalarından tutup silkelemesiydi.
"Napıyorsun lan sen?" Diyip Selimi arkadadaki masaya adeta fırlattı. Selim, masayla birlikte yere düştü. Ağzından yüksek bir inleme çıkmıştı.

O arada Barın ve diğerleri hızla yanima geldi.

"Akça iyi misin?" Barın telaşla elimi ellerinin arasına aldı. "Soğuk su bulun acil!"

Herkes bi telaş yapmıştı. Berk koşarak Kantine doğru gitti. O sırada Barın elime üflüyordu. Nehir de Tuna da başımızda endişeli bir şekilde duruyorlardı.

"İyiyim. Sakin olun"

Suan yalan söylemekten başka çarem yoktu. Daha fazla telaş yapmalarını istemiyordum, işler daha kötü olabilirdi. Çünkü hepsi sinirli ve endişeli görünüyordu.

"Ne abarttınız ya" Selim pişkin pişkin Sırıtarak yanımıza adımladı. Kolunu Nehirin omzuna yaslayıp kafasını eğdi.

"Dimi Nehir'cim?"

"Siktirtme lan bana kolunu"

Tuna beklenmedik bir şekilde Selimin kolunu ters çevirip masaya dayadı.

"Tuna. Dur!"

Nehir Tuna'yı tutmasa ortalık daha da karısıcaktı. Disiplinlik olurlarsa büyük sıkıntı olurdu. Tuna, Selimi sertçe kantinden dışarı attı.

"Sıktır git"

O arada Berk soguk suyu koşarak getirmişti. Barın hızla kapağını açıp elime doktu. Ağzımdan, acıdığını dair bir inleme çıktı.

"Özür dilerim, özür dilerim"

Barın yavaşça suyu dökerken üflemeye devam ediyordu. Kendisinin hiçbir suçu olmamasına rağmen, canım acıdığı için özür diliyordu. Ölürüm bu çocuk icin.

"Sen niye özür diliyorsun? Sen canımı acıtmadın ki"

Dediğime bir cevap vermeden suyu dökmeye devam etti.

"Çok acıyormu?. Acır tabi. Kalk hadi hastaneye gidelim"

"Barın saçmalama gerek yok. Bir krem sürerim iyi gelir."

Barın ayağa kalkarken aynı zamanda itiraz edicekti. Konuşmasına izin vermeden sağlam elimi koluna koydum. "Gerçekten gerek yok". Adeta fısıldamıştım. Gözündeki hüznü görebiliyordum.

"Hadi kalk revire gidelim o zaman"

Çoktan Zil çalmıştı. Bosun boşuna benim yüzümden yok yazılmalarını istemiyordum.

"Siz derse girin ben kendim giderim"

"Seni Tek bırakıcağımı düşündüren ne?"

Tam ağzımı açmıştım ki Barın diğerlerine döndü. "Siz gidin. Hocalara da söylersiniz. Biz revire gidicez. Hadi Akça"

Kimsenin birsey demesine izin vermeden beni de ayağa kaldırdı. Arkamdan itiraz ettiklerini duyabiliyordum. Ama Barın karşında yetersiz kalıyordu. İnadı inat bir çocuktu.

Revire indigimizde bir abla vardı. Daha önce revire gelmediğim için tanımıyorum. Orta yaşlarda bir kadındı.

"Melek abla, eli yandı da acil bi bakar mısın. Biz soğuk su tuttuk ama. Canı yanıyor hala"

Başımı kaldırıp benim icin endişeyle konuşan Barına baktım. Onun için kelimeler yetersiz kalıyordu.

"Tamam Barın. Çık sen ben bakıyım bi koluna"

"Abla burda dursam"

Sesindeki endişe hala gitmiş değildi. "Barın ben gerçekten iyiyim. Dışarıda bekleyebilirsin". Beni hiç takmadan adının Melek olduğunu öğrendiğim kadına döndü. "Abla lütfen"

"Kal bakalım"

Sinirle Barına döndüm. Beni hiç dinlemiyordu. Gerginlikle bana yaklaşıp başıma bir öpücük kondurdu. Yüzümdeki kasların gevsediğıni hissediyordum. Beni öpmüştü. İşte şimdi tüm acımın dindiğini hissediyordum.

Birkaç adım geri çekilerek kollarını birleştirdi. Tüm dikkatini bana elime vermişti. Dilimin tutulmuştu galiba. Tek bir kelime bile edemiyordum.

Melek abla kolumu krem sürüp sardıktan sonra çıkmıştık. 10 dakikaya Zil çalıcağı için derse girmeyip bahçedeki banklara oturmustuk.

"İyisin dimi? Bak çok acıyorsa hastaneye gidelim?"

"Barın gerçekten iyiyim. Sakın ol"

Derin bir nefes alıp kendini geri bıraktı. Bu daha çok sıkıntılı bir nefesti.

"Canının acıdığının düşüncesi bile sinirlerimi bozuyorken, simdi.."

Devamını getirmeden sustu. Kafamı ondan tarafa çevirip yüzüne baktım. Gözleri ileriye doğru bakıyordu. Bende kendimi geri bırakıp yavaşça Başımı omzuna koydum. Kolunu açıp elini omzuma atti ve beni kendine yapıştırdı.

"Şimdi daha iyiyim"

"O çocuğu sikicem. Onu varya"

Yanimda kolay kolay küfür etmezdi. Kendini dizginleyip sustu.

"Barın lütfen, öyle bir şey yapmıcaksın. Başına bela almanı istemiyorum"

Bedenimin altındaki teninden kasıldiğını hissediyordum. Sinirlenmisti. "Ne demek bir şey yapmıcam. Onun yaptıklarını görmüyor musun? Sadece sana da değil. Nehire de. Nasil sessiz kalayım buna?"

"Her şey kavga dövüş degil Barın. Ya sen onu, ya o seni. Böyle çözemezsin. Barın benim icin lütfen."

Aşağıdan ona tatlı tatlı bakmaya başlamıştım. Bana kıyamazdı o.

"Bakma bana öyle çipil çipil"

Gülerek Başımı göğsüne gömdüm. Barın farklıydı, herkesden çok farklıydı. Şuana kadar sadece bir kaç tane sevgilim olmuştu. Tabi hepsini hata diye sayıyorum. Hiçbiri Barın gibi değildi. Barinin çeyreği bile olamazlar da. Barınla sevgili değiliz o ayrı bir mesela ama olsun. Bu yakında olmıcaz anlamına gelmiyor.

Belki de simdi olabilirdik

Selam Askolar

Nasıl gidiyor bakalım?

Düşüncelerinizi gerçekten öğrenmek istiyorum

Barın?

Akça?

Nehir?

Berk?

Tuna?

Selim?

Vote ve yorum çok az gelmeye başladı. Bu gidişle bölümler azalacak gibi duruyor. Ne kadar çok votr ve yorum o kadar bölüm

SENİ İSTİYORUM📍textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin