0.2

4.6K 765 193
                                        

Bang Chan, dört sene önce sahip olduğu tüm hayatı ailesinin karşısında bırakmış ve gözünü dahi kırpmadan terk etmişti. O zamanlar çıktığı maçlardan hesabına yatan ve hiç dokunmadığı parasıyla küçük, daha önce hiç bilmediği bir mahallede ev tutmuş ve tamamen bıraktığı anda kenar mahallede gördüğü bu salona tutunmuştu.

Önceden soran olsa gururla 'ben Bang Christopher Chan'ım' diyebilirdi hatta hayal ederdi, milli boksör olarak kendini fakat şimdi hepsi bir o kadar uzak bir o kadar korkutucuydu.

Dört sene sonra hiç beklemediği anda, hiç beklemediği kişiden gelen sözlerle duraksadı, kaşları çatıldı. Nefes nefese kalan bedeniyle hafifçe eğilmiş ve ringin lastiklerine yaslanmış Minho'ya bakmıştı.

"Sen bunu nereden öğrendin?"

Minho sırıttı. "Medyadan silinse de insanların hafızasından silinmez, anlarsın ya."

"Gel."

Ani bir kararla elini uzattığı zaman Minho tereddüt dahi etmeden elini tutup kolayca yukarıya çıkmış ve ringin içine girip Bang Chan'ın tam karşısına dikilmişti.

"Dürüst olalım," dedi konuşmayı başlatan kişi olarak. "Bundan sonra milli boksör olamazsın ama hâlâ ringde birileriyle karşılaşabilme imkanın var, ne dersin?"

Söylediklerinin karşısındaki kişide neler yaratacağını ve bu riskleri alarak konuşuyordu, Chan duyduklarını aşağı yukarı tartarak ona baktı. "Bundan tam olarak çıkarın ve çıkarım ne?"

"Para." dedi Minho, bakışlarını yüzüne çıkardı. "Kazan kazan. Sen ringe çıkıp rakibini devireceksin ve ben de senin adına bahis toplayacağım."

"Kenar mahalle ringlerine çıkacağımı mı düşünüyorsun?"

"Kenar mahalle değil de yeraltı diyelim biz ona," dedi Minho. Alayla dudağını varla yok arası kıvırdı. "Hayal ettiğinden daha çok kişi bahis oynuyor o ringlere Bang Chan, insanlar birilerinin ezilmesinden zevk alıyor, bunları izleyip tatmin olmak için yatırdıkları paranın haddi hesabı yok."

Chan'ı ikna etmek için ekledi. "Bu gece bir maç var, gelip gör sonra da kararını ver."

"Polise ötebilirim."

Kıkırdadı. "Olur, ötersin."

Minho arkasını döndüğü sırada gelen cümleyle gülüşü büyüdü. "Bir saate çıkarız."

Güldü cevap vermeden, lastikleri kaldırıp ringden aşağı atlamış ve zafer hissiyle Changbin'in odasına doğru ilerlemişti çünkü biliyordu ki o sonunu göremeyeceği bir işe asla el atmazdı.

Ve bu işin sonunu tahmin etmek zor değildi.

Changbin'in odasında telefonuyla oynarken çok geçmeden kapı açıldı ve duş aldığı belli olan Chan içeriye girdi. Şampuanının kokusu anında odanın içini doldurmuş, Minho hoşuna giden kokuyla ayağa kalkmıştı.

"Çıkıyor muyuz?"

"Çıkalım," yanıtı ile oyalanmadan odadan ayrıldı. O şapkasını geçirirken bir adım arkasından ona eşlik eden Chan da kapüşonunu örtmüş ve giydiği siyah hırkanın fermuarını çekerek ellerini ceplerine yerleştirmişti.

Hiçbir araç kullanmadan sadece sessizce yürümüşler, Chan girdiği sokağa bakmıştı. Kore'nin filmler ve dizilerinde gösterilen lüks ve nezih sokaklarından tamamen bağımsız olan sokakta hızlı adımlarla yürürlerken aniden önlerine çıkan kişiyle ikisinin de adımları durdu.

Çocuk, Minho'nun arkasında kalan Chan'a baktı. "Bu kim?"

Minho tek elini onun göğsüne koyup itti. "Benimle, çekil şimdi."

hall of fame, minchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin