200 oy, 200 yorum ⭑
***
"Doksan sekiz, doksan dokuz, yüz, bırak!"
Minho tek eli belinde, arkasındaki ringe yaslanmış, ip atlayan Chan'a karşı konuştuğunda Chan zıplamayı kesip siyah ipi kenara attı ve Minho tarafından kendisine fırlatılan su şişesini havada kaptı.
Direkt büyük bir yudum alarak suyu içmiş, Minho ise onu izlerken sadece kendilerinin bulunduğu salonda Chan'ı sırtından ite ite armut topun karşısına sürüklemişti. "Bi... Suyu içseydim..." Chan ona doğru döndü. "Minho."
"Haydi haydi, durmak yok."
Minho suyu alıp kalanını da kendi içmiş, Chan da eline bandajları sarmıştı. Direkt topu belirli periyotlarla yumruklamaya başladığında Minho onu seyrediyordu, birkaç saattir burada, salonun boşalmasını beklemişlerdi antrenman yapmak için.
"Yarın maç var," dedi Minho. "Çalışmak yok, hadi son. Sonra da hastaneye gidelim."
"Bence de." deyip geri çekildi Chan. Minho'nun attığı havluyu alıp çıplak gövdesinde gezdirmiş, ikisi de soyunma odasına ilerlemişti. İki ayı geçgin süredir sürekli düzenli aralıklarla beraber antrenman yapıyorlardı.
Evin girişinde konuştukları o gün sanki ikisi için de bir dönme noktası olmuş, o günden sonra başta birbirlerine soğuk yapsalar da yine gelip Minho'nun konuşmasıyla konuşmaya başlamışlardı ve şimdi, en azından eskisinden daha yakın bir şekilde bu noktadalardı.
"Kaynar suyla nasıl duş aldığını anlamıyorum," diyen Minho banka oturduğunda Chan dolaptan şampuanını aldı. "Asıl sen buz gibi suyla nasıl duş alıyorsun ruh hastası?" Kapıyı açtı. "Çıkarım on dakikaya, konuşma."
"Şarkı söyleyeceğim. La, la, la!"
Minho bağırmaya başladığı zaman kendini suyun altına atan Chan "Minho!" diye seslenmiş, Minho bağırmaya devam etmişti hiç onu dinlemeden. Sonunda alçısı çıkacağı için bir an önce günün sonunun gelmesini bekliyordu.
Chan duştan çıkıp üstünü giyindiğinde ikisi hastaneye gitmişler, Jisung onları bir odaya almıştı. Minho'nun kolundaki alçıyı keserken Minho ona baktı. "Neden makyaj yaptın?"
"İş çıkışım, o yüzden yapabilirim, sana ne."
"Jisung."
"Of," dedi Jisung söylenerek. Chan onları izlerken ona kısa bir bakış atmış ardından da ona dik dik bakan Minho'yu görmezden gelip iç çekmişti. "Hyunjin ile buluşacağım. Yorum yapma, sus."
"Kendim de halledebilirdim aslında kimlik işini."
"Ama Hyunjin'den yardım aldın, o yüzden söylenmeye hakkın yok."
Göz deviren büyüğüne gülümsemiş, çıkardığı alçı ile beraber kolunu kontrol etmişti. Gerekli tetkikleri yapıp kolunu rahatça hareket ettiren Minho ile de geri çekildi. "Yeni kolunu güle güle kullan, umarım bunu da kırmazsın."
Minho sonunda hırkasını sol tarafına kolunu geçirdi. Mırıldandı. "Bakarız."
Ayağa kalkıp kardeşinin yanağından makas almış, Chan'a doğru da bir yumruk savurmuştu. Chan kolunu ovuşturup arkasından ilerledi. "Sen gerçekten manyağın tekisin."
Sırıtan Minho ellerini şortunu ceplerine atmış, Chan da ellerini hırkasını ceplerine koyarken ilkbaharın başlarında olduğu için hâlâ soğuk olan havada oyalanmadan eve geçmişlerdi.
Duştan çıkan Minho "Dünya varmış," diyerek ellerini kaldırdı. "Şimdi para sayabilirim."
Bankaya yatırmak için tuttuğu paraları alıp geldiği zaman koltukta uzanmış, televizyon izleyen Chan ona kısa bir bakış attı. "Ruh hastası." diye söylenerek geri televizyona dönmüş, esnemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hall of fame, minchan ✓
Fanfictionsenin hikayeni sikeyim, ben kendi hikayemi yazacağım.