2.6

2.9K 472 188
                                    

Maçın başlaması yüksek sesteki siren sesi ile belli olurken Minho hâlâ Chan'ın öpüşü yüzünden ıslak olan dudağının üzerinde dilini gezdirip keyifle gülümsemiş, başlayan maça kısa bir bakış atıp yürümeye başlamıştı.

Adımları usulca Jae'ye yaklaştı ve kulağına uzandı. "Ne oldu? Beklediğin gibi bir tepki vermedi mi Chan yoksa?"

Jae ona doğru döndü, hafifçe gülmüş, dilini yanağında gezdirmişti. İkisi de maçı seyretmezken vücudunu tamamen Minho'ya doğru çevirdi, kaşlarını kaldırdı. "Bittiğini mi sanıyorsun?"

"Sen ne kadar oyun oynarsa oyna, benim yokluğumu fırsat bilip ona yaklaşırsan yaklaş, Bang Chan'ın tek yapacağı..." Kıkırdadı. "Seni itip, benim yanıma gelmek olur."

Keyifle tekrar dilini dudaklarının üzerinde gezdirip az önceki öpücüğü hatırlatmasıyla Jae sinirle küfür etmiş, Minho ona bakmıştı. "Seninle bir oyun oynayalım mı?"

"Ne diyorsun?" diyen adamla kaşlarını kaldırdı. "Bu gece," dedi Minho. Ringe baktı. "Bir maç düzenleyelim. Sen ve ben. Kaybeden gider."

Aynı onun gibi kafasını çevirip ringe baktı Jae, bu sırada da Chan yüzünü adamın omuzuna sertçe geçirmişti. Kalabalıktan çığlıklar yükselirken derin bir nefes verdi, Minho'ya dönüp kafa salladı.

"Kabul. Kaybeden gider. Hile yapmak yok Minho."

Minho ellerini kaldırdı. "Tamamen adil bir maç."

"Herkes duysun."

Sırıttı. "Hay hay."

Minho sırıttı, arkasını dönüp ilerlemeye başlamış Hwasa'nın kulağına yaklaşmıştı. Maçtan bahsetmesiyle beraber Hwasa kaşlarını çatarak ona baktı. "Emin misin? Jae de bir dönem çok ciddi dövüşüyordu, herkes izleyecek Minho."

"Kaybedeceğim bir oyuna başlamam Hwasa," dedi Minho. Ellerini ceplerine attı. "Sen herkese duyur, bu maçı da maçın sonunda ne olacağını da."

Hwasa ona baktı, kararlı olduğunu görünce sırıttı. "Pekala."
Eunwoo ile ikisi bunu halletmek için yanlarından ayrılırken Chan da bu sırada boşluğunu yakaladığı adama seri saldırı uyguluyordu. Son bir darbe ile onu yere düşürmüş, nefes nefese geri çekilmişti.

Saniyeleri sayan insanların aksine gözleri direkt kalabalığın arasındaki sevgilisini ararken onu bulduğunda durmuştu, Minho'nun yüzündeki 'zaten sonucu biliyordum' gülümsemesi keyfini yerine getirirken "Nakavt!" sözcüğü ile kendi yüzünde de bir sırıtma oldu.

Ringden aşağı inmiş, indiği gibi de Minho karşısına geçip dişliği çıkardığı gibi terli halini umursamadan dudaklarının üzerine kapanıp sert bir öpücük bırakmıştı. "Harikaydın."

"Biraz fazla hırpaladım ama..."

Birbirlerine kıkırdadılar, onun elleri Chan'ın boynunda iken Chan önce sevgilisinin yüzünü izlemiş ardından da gözlerini çevirip kalabalığa bakmıştı. Kaşlarını kaldırdı. "Bilmediğim bir şey mi var?"

"Bu gece bir maç daha var."

Bileğinden tuttuğu Chan'ı çekmiş, ikisini kalabalıktan sıyırıp odasına sokmuştu. Kaşlarını çatmış, merakla ona bakan Chan Minho'nun ellerinden çıkardığı eldiven sayesinde havlusunu alıp üstünü silerken Minho ona baktı.

"Ben ve Jae." dedi Minho, sırıttı. "Kaybeden gider. Net."

"Sen bu aralar benim sinirime mi oynuyorsun?"

Minho kıkırdadı. Alt dudağını dişledi heyecanla. Bu heyecanlı ve yaramaz hali Chan'ın içinde bir yerleri kıpırdatırken kendini istemsizce onun haline güler bir şekilde bulmuş, Minho ise üstündeki kapüşonu çıkarıp gövdesini çıplak bırakmıştı.

hall of fame, minchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin