Ama benim pencereden bakmamla şoka uğramam bir olmuştu. Bir an nefes alamıyor gibi olmuştum. Çünkü içeride Rüzgar ve Ada sevişiyordu.
Yine aynı şeyi yapmıştı. Yine beni kullanmıştı. Gözümden yaşlar süzülürken ne kadar aptal olduğumu düşünüyordum. Rüzgar'ın beni sevdiğini sanmıştım.
Ben kendime küfürler saydırırken Ada'nın yorganın altından şeytanca sırıtarak bana baktığını gördüm. Rüzgar'da Ada'nın üzerindeydi. Ada'nın benim olduğum tarafa uzunca bakmasından dolayı Rüzgar'da bir süre sonra buraya baktı. Hava karanlık olduğu için pek görünmüyordum. Rüzgar uzun süre bakıp sonra beni fark ettiğinde yüzünde anlaşılır derecede bir şaşkınlık vardı. Beni beklemediği belliydi.
Rüzgar şaşkınlığını yendikten sonra yorganı üzerinden atıp yataktan kalktı. Üzerinde hiçbir şey olmadığı için kafamı başka yere çevirdim. Gözlerim dolmuştu bile. Arkamı dönüp yürümeye başladığımda Ada'nın kahkahalarını duydum. Arkama bakmadan devam ettim. Adımlarımı hızlandırmıştım. Tam evin bahçesinden de çıktığım anda Rüzgar kolumu tutup kendine döndürdü. Yüzünde pişmanlık vardı. Bunu fark edebiliyordum. Ama bu Ada'yla yattığı gerçeğini değiştirmiyordu.
"Bırak kolumu," dedim sakince. Bu kadar sakin olmama şaşırmıştım. Şu an bağırıp çağırmam gerekiyordu.
"Beni dinler misin Derin? Ada'yla yatmam gerekiyordu çünkü..." Tam açıklayacakken Rüzgar'ın sözünü kestim. "Açıklama yapma Rüzgar," dedim ve Rüzgar'ın elinden kurtulup yürümeye başladım. Ama Rüzgar yine arkamdan gelip kolumu tuttu. Hiddetlenerek ona doğru dönüp "Ne var?" dedim.
Rüzgar bana çok değişik bakıyordu. Hiç bakmadığı gibi. Üzgündü. Biraz böyle baktıktan sonra "Gitme," dedi. Gözleri dolmuştu. Hiçbir şey demedim. Sadece birbirimize bakıyorduk. Fakat ben bakışmamızı bitirip arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Bu sefer Rüzgar arkamdan gelmedi.
O sırada yağmur başladı. Çok fazla ve hızlı yağıyordu. Yağmurla göz yaşlarım birbirine karışıyordu. Oradan geçen bir taksi durdurup evimin adresini söyledim. Kısa bir süre sonra taksi evimin önünde durduğunda parayı verip indim. Sırılsıklam olmuştum. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açtığımda kimse yoktu. Uyumuşlardır diye düşünüp ses çıkarmamaya özen gösterdim. Odama çıktığımda pencerenin açık olduğunu gördüm. Pencereyi kapatıp yatağıma yattım.
Sabah alarm sayesinde uyandım. Hazırlanıp aşağıya indim. Annem ve babam kahvaltı yapıyordu. "Günaydın," deyip masaya oturdum. Annem de gülümseyerek "Günaydın," dedi. Fakat babam yüzüme bakmadı bile.
Kahvaltımı yaptıktan sonra okula gittim. Ada ile Rüzgar'ın yüzünü görmek istemiyordum ama aynı sınıftaydık. Belki babamdan sınıfımı değiştirmesini isteyebilirdim. Para her şeyi yaptırıyor tabi. Bu okula ilk kaydolduğumda müdür benim için önlemler alacaktı fakat geldiğimden beri okulda aksilikler peşimi bırakmıyordu. Sadece sözde kalıyor işte.
Sınıfa girdiğimde Rüzgar sınıftaydı ama Ada yoktu. En azından sabah sabah Ada'nın yüzünü görmediğim için seviniyordum. Sınıfta sadece Rüzgar vardı. Kafasını aşağı eğmişti. Birinin içeri girdiğini anlayınca başını kaldırdı. Hemen gözlerimi kaçırıp sırama oturdum. Rüzgar hiçbir şey yapmamıştı. Beklemiyordum da zaten.
Birkaç dakika sonra içeri Tuna girince korktuğum için başka şeylerle ilgilenmeye başladım. Tuna yanımdan geçip en arka sıraya oturdu.
Aslında Tuna'yı kullanarak Rüzgar'a bende aynısını yapabilirdim. Tabi ki Tuna ile yatmayacaktım sadece çıkacaktım. Zaten eskiden beni seviyordu. Şimdi de aynı duyguları besliyordur. Bu fikir aklıma yatmıştı.
Lavaboya gidip biraz makyaj yapacaktım. Sıramdan kalkıp sınıftan çıkıp koridorda ilerlerken birden Rüzgar önüme geçti. "Ne oluyor?" der gibi bakarken Rüzgar konuşmaya başladı.
"Derin iki dakika dinle lütfen," dedi. Onu dinlemeyecektim. Aynı durumu ona yaşatacaktım. "Hayır dinlemeyeceğim," deyip onu arkada bıraktım. Fakat Rüzgar yine önüme geçip "Ben karanlığım, sen ışıksın. Karanlığın ışığa ihtiyacı var. Benim sana ihtiyacım var."
Gerçekten pişman olduğunu sanıyordum. Ama ona olan öfkem azalmıyordu. Benimle öpüşüp bir gün sonra düşmanımla yatması beni çok fazla öfkelendiyordu.
Hiçbir şey demeyip koşmaya başladım. Kızlar tuvaletine girdikten sonra kapıyı kilitledim. Soğuk suyu yüzüme çarptıktan sonra yüzümü kuruladım ve makyaj yapmaya başladım. Bir rimel ve parlatıcı yeterdi. Abartmak istemiyordum. Rimel ve parlatıcı sürdükten sonra tuvaletin kilidini açtım ve sınıfa gittim. Daha zilin çalmasına on dakika vardı. Tuna'yı sınıfta bulamayınca bahçeye çıktım. Banklarda tek başına oturuyordu ve telefonda konuşuyordu.
Yanına gitmeye başladığımda beni fark edip telefonu kapadı ve sinsice gülmeye başladı. Yanına oturduğumda "Hayırdır?" dedi. Hala aynı şekilde gülüyordu.
"Eskiden yaptığım aptallık için özür dilerim bence barışmalıyız," dedim göz kırparak. Tuna daha fazla gülerek "Bence de," dedi. Planım güzelce işliyordu. Rüzgar'ın bize doğru sinirli bir şekilde geldiğini gördüm. Tuna'da fark edince birden dudağıma yapıştı. Karşılık verip vermemek arasında kalmıştım. Rüzgar'a baktığımda şaşırmış bir ifadeyle bizi izliyordu. Sonra Tuna'nın arkasına geçerek Tuna'yı çekti. Tuna Rüzgar'ın sayesinde ayağa kalkmak zorunda kalmıştı. Rüzgar Tuna'ya yumruk attığında Rüzgar'ın arkadaşları görüp Rüzgar'ı ayırdılar ve Tuna'yı yerden kaldırdılar. Rüzgar bana acırmış gibi baktıktan sonra okuldan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURUNCU KAFA
Chick-LitGüzel bir koleje giderken, düşmanı tarafından kolejden attırılıp hiçbir koleje kabul edilmeyen Derin, klasik, psikopat öğrencilerin olduğu bir devlet okuluna gitmeye başlar. Onu kendi sürtüklerinden görüp, rezil eden Rüzgar'la başa çıkmaya çalışırke...