Rüzgar şok itirafını yapıp arkasında şaşkın ve meraklı bir kız bırakıp barı terk ettikten sonra Ada'da arkasından gitti. Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyordu anlamıyordum. Ya da Rüzgar'ı biraz daha sarhoş edip uygunsuz şeyler yapma kıvamına getirecekti. Ama artık Rüzgar'ın Ada'yla böyle şeyler yapmayacağını düşünüyordum. Sonuçta Rüzgar beni seviyordu. Rüzgar'ı kendime daha çok bağlayarak tamamen Ada'dan uzaklaştırabilirdim. Bunun için Rüzgar'la daha çok vakit geçirmem gerekecekti.Ben hayatım boyunca ilk defa bu kadar kısa sürede bir erkeğe gereğinden fazla bağlandım. Onu düşünmeden duramıyordum. Ada ile uygunsuz şeyler yaparken yakalamama rağmen onu sevmekten vazgeçmek istemiyordum. Onun yüzünden kötü şeyler başıma gelse de onu unutmak istemiyordum.
Gözlerimi kapatsam yüzü önümde beliriyordu. Ben böyle olmak istemiyordum. Rüzgar bir sürü kızla öpüşüp,yatmıştı. Beni sevdiğini söylerken Ada ile çıkıyor ve onunla yatıyordu. Onunla bu konu hakkında konuşup bir seçim yapmasını isteyeceğim. Ya Ada, ya ben.
Ben ne zaman düşmanım gibi nefret ettiğim Ada'yı, Rüzgar'ın yanında görsem gözlerim doluyor. Hiçbir şey olmamış gibi rol yapmaya çalışsam da yavaş yavaş tükeniyordum. Bundan sadece Rüzgar'ın haberi yoktu.
Ada'da bardan gittikten sonra Tuna'yla beraber kalmıştık. Ne kadar özür dilesede kötü niyetli olduğunu düşünüyordum. Ada'yla beraber bir şeyler karıştırdıkları ortadaydı. Ada'nın Tuna'ya göz kırptıktan sonra, Tuna'nın eski konuları açması bunu gösteriyordu.
"Seni evine bırakayım mı?" diye sordu Tuna. Teklifini nazikçe reddettim. Bugün burada tanışmış olduğum Poyraz'la konuşacaktım. Sohbetini sevmiştim ve onunla çok iyi arkadaş olabileceğimizi hissediyordum.
"Burada mı kalacaksın?" diye sordu tekrardan sıkıcı sorularından.
"Evet," diyerek kestirip attım. Tuna tek kaşını kaldırdı.
"Neden?" diye sordu.
"Sana ne?" dedim sıkılmış bir tavırla.
Tuna'nın kaşları çatılırken oturduğumuz yerden kalktım ve barın çıkışına doğru ilerledim. Tuna gittiğimi sanıp gitsin diye barın arkasına gittim. Birkaç dakika oturduktan sonra Tuna'nın arabasının barın önünde olup olmadığına baktım. Arabasını göremeyince içeri geçtim. Gözlerim Poyraz'ı ararken onu tek başına içki içerken gördüm. Yanına gidip oturduğumda içki içmeyi bırakıp bana bakmaya başladı.
"Sarhoş olacak kadar içtin mi?" diye sordum.
"Hayır," diyerek güldü. Sarhoş olmadığına emin olduktan sonra onunla sohbet etmeye başladık.
"Arkadaşınla olan kavganızı duydum," dedi Poyraz. Rüzgar'dan bahsediyordu.
Cevap vermek yerine utançla gülümsedim. Poyraz'la bu konu hakkında biraz konuştuk. Çok garip düşüncelere sahipti ve oldukça eğlenceli bir tavrı vardı. Ona şimdiden çok fazla kanım ısınmıştı.
Birbirimiz hakkında bir şeyler anlattıktan sonra bardan ayrılmaya karar verdik. Poyraz beni eve bırakmayı teklif edince, teklifini geri çevirmedim.
Yol boyunca hiç susmamıştık. Neleri sevdiğimizi, neleri sevmediğimizi anlattık. Hayatımızdaki kişilerin dedikodularını yaptık. Poyraz'ın da hayatında Ada gibi yapışan bir kız varmış. Yani Rüzgar'ın durumundaymış ama Poyraz, Rüzgar gibi ona yapışan kızla yatmamış veya onunla çıkmıyormuş.
Birazda hobilerimizden ve fobilerimizden bahsettik. Benim astrofobimi öğrendikten sonra az gülmedi değil.
Bu fobimi çocuksu bulduğu için "Sana artık 'minik kız' diyeceğim," dedi. Bu fikrine olumlu bakmasamda Poyraz kararlıydı. Bir süre sonra diretmekten vazgeçip kabullenmeye karar verdim. Belki de hoş olabilirdi. 'Minik kız'
Poyraz tarif ettiğim evime gelince ona teşekkür ettim.
"Ne için?" diye sordu Poyraz. Gülümsedim.
"Bugün senin sayende berbat geçen günümün ardından eğlenebildim," diye cevap verdim. Böyle demem Poyraz'ı tatmin etmiş gibiydi.
"Önemli değil," deyip tatmin olmuş havasından çıkıp samimi bir gülüş gönderdi.
"Ah, birde evime bıraktığın için," deyip güldüm.
"Evet, onu unutmamak lazım," diyerek benimle birlikte güldü.
Çok uzatmadım ve bu tatlı sohbetimizi kesmek zorunda kalıp "Görüşürüz," dedim.
Poyraz'da içtenlikle "Görüşürüz," dedikten sonra arabadan indim.
Yüzümdeki gülümsemeyle evime doğru yürürken kapıya yaslanan bir Rüzgar gördüm. Sinirliydi.
"Kimdi o çocuk?" diye sordu sinirle soluyarak. Sinirinin temel nedeni anlaşılmıştı.
"Arkadaşım," diyerek cevapladım. Mümkün olduğunca umursamaz bir tavır takınmıştım.
Çantamdan evin anahtarlarını çıkarıp kapıyı açacakken Rüzgar anahtarı elimden aldı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum bende sinirle. Rüzgar ise meşhur alaylı gülüşlerinden sergiledi.
"Anahtarı elinden alıyorum," diye cevap verdi. Bu cevabına gözlerimi devirdim.
Bir süre sonra aramıza kocaman bir sessizlik girmişti. Nedenini bilmiyordum ama susuyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Aramızdaki sessizlikten sıkılıp "Bir şey soracağım," diyerek sessizliği bozdum.
Rüzgar sormam için kafasını salladığında "Bir seçim yap," dedim ciddi bir tavırla.
"Ne seçimi?" diye sordu.
Hiç beklemeden "Ya Ada, ya da ben," dedim. Bu sorumdan memnun kalmamış gibi yüzünü buruşturdu. Vereceği cevap belliydi. Ada'yı seçecekti.
Rüzgar sustu. Bende sustum. İçimdeki yaraları ikiye katlıyordu susması. Çok basit bir şekilde 'sen' demesi lazımken susmayı tercih etti. Sıkıştığında yaptığı şeyi.
"Ada'nın elinde koz var," dediği sırada gözlerinin içine bakmaya başladım.
"Tuna, Ada'nın annesiyle yatmıştı. Ada bunu öğrendiğinde 'Dediklerimi yapmazsanız bunu okula yayarım,' diyerek tehdit etti. Bir daha böyle bir şok yaşamasını istemediğimden Ada'nın söylediklerini yapmaya başladım. O benim kardeşim, Derin. Ne kadar kavga etsekte, birbirimize düşman gibi davransakta o benim kardeşim," dedi. Sözlerinde ve gözlerinde acı vardı. Zor durumdaydı. Sadece bu konu yüzünden değil. Her şey için. Kurtulmak istiyordu. Kaçıp kaybolmak istiyordu.
"Ada ne istiyor?" diye sordum. Sesim yumuşamıştı.
"Onunla çıkmamı, onunla yatmamı, onunla öpüşmemi, sen varken seni kıskandırmamı ve daha farklı şeyler," diyerek cevap verdi. Bugun ki soğukluğu ondandı. Ada istemişti. Rüzgar sadece kardeşine yardım ediyordu.
İlk defa Rüzgar'ı böyle görüyordum. Acı çeker gibi. Bu hali benimde canımı yakmıştı. Hiç düşünmeden kollarımı boynuna sarıp yaralarına bir şekilde merhem olmak istedim. O an sadece bunu istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURUNCU KAFA
ChickLitGüzel bir koleje giderken, düşmanı tarafından kolejden attırılıp hiçbir koleje kabul edilmeyen Derin, klasik, psikopat öğrencilerin olduğu bir devlet okuluna gitmeye başlar. Onu kendi sürtüklerinden görüp, rezil eden Rüzgar'la başa çıkmaya çalışırke...