16.Bölüm

896 43 2
                                    

Şu an Rüzgar'a yalan söyleyerek onu çıldırtabilirdim ama şimdi yeri değildi.

"Beni Ada'mı sandın?" dedim sinirlenirken. Rüzgar, benim nasıl böyle bir şey yapmama ihtimal verebilirdi?

"Tuna sizin beraber olduğunuzu söyledi?" dedi Rüzgar soru sorar bir biçimde. "Ve sen de buna inandın, öyle mi?" dedim. Böyle bir şey düşünmesine kırılmıştım.

"Yatmadınız mı?" diye sordu Rüzgar. "Saçmalama Rüzgar," dedim göz devirerek.

Konuşmamız bittikten sonra Rüzgar kapıyı açtı ve ikimizde lavabodan çıktık. Lavabonun önünde sıra olup bekleyen erkekler bir bana bir Rüzgar'a şaşırmış bir şekilde bakıyorlardı. Ne düşündüklerini tahmin edebiliyordum. Bu kızarmama sebep olurken Rüzgar'ın muzip bir şekilde gülmesine sebep olmuştu.

Erkeklerin arasından sıyrılmaya çalışırken en arkada bana bakan Tuna'yı gördüm. Şimdi de Tuna'ya hesap verecektim! Aslında hesap vermeme gerek yoktu çünkü Rüzgar, Tuna'yla neden çıktığımı biliyordu. Artık Tuna'yla çıkmama gerek kalmamıştı. Şimdi ayrılma vakti.

Tuna'nın yanına gittiğimde beni kolumdan çekip bahçeye çıkardı. Bana bağıracağını anlayınca onu zoraki okulun dışına çıkardım. Çıktığımızda Tuna'nın halinden gözü döndüğü belliydi. Şu an birinin gelip beni bu psikopatın elinden kurtarması gerekiyordu. Aksi takdirde ölümüm Tuna'nın elinden olacaktı.

"Sana Rüzgar'la konuşmayacaksın demedim mi?" diye bağırdı Tuna. Çok sinirlendiği belliydi. Bu yüzden bu ayrılma konusunu sonraya ertelemem gerektiğini fark ettim. Şimdi Tuna'yı sakinleştirmeliydim.

"Özür dilerim, bir daha olmaz," dedim. Tabiki yalan söylüyordum. Ama Tuna'dan ayrılmak için ilk önce böyle diyerek onu sakinleştirmeliydim. Sonradan hiç istemediğim bir şey yaptım. Tuna'nın elini tuttum. Bu hareketim Tuna'yı sakinleştirmeye yetmişti. Oda elini benim elimin üstüne koyduğunda hızla elimi çektim. Tuna "Ne oldu?" derken ben de "Yok bir şey," diyebilmiştim.

Tuna'nın sakinleştiğini anlayınca konuya girmeye karar verdim. "Tuna, ben ayrıl..." sözümü tamamlayamadan, Tuna sözümü kesti. "Dün ben gittikten sonra ne yaptın?"

Bunu şimdi neden sormuştu ki? Rüzgar'ın geldiğini biliyor muydu? Çok önemsemedim ve kendimi toparlayıp tekrardan konuya girmeye çalıştım. "Olmuyor, Tuna. Ay..." Tekrardan Tuna lafımı kesti. "Bugün boş musun? Bir şeyler yapalım mı?" dedi.

Sinirlerim tepeme çıkmıştı artık. Tuna her seferinde sözümü kesiyordu. Derin bir nefes alıp "Yeter!" diye bağırdım. Ardından "Ayrılalım," dedim. Tuna birden sinir patlaması yaşayıp üstüme gelmeye başladı. "Rüzgar yüzünden. Değil mi?" diye bağırdı. Ben arkaya doğru adımlar atarken deli cesareti gelmiş gibi, Tuna'yı tahrik edecek laflar söylemeye başladım.

"Evet, ben Rüzgar'ı seviyorum. Seni hiçbir zaman sevmedim. Rüzgar'ı kıskandırmak için..." Yanağıma atılan tokatla sözüm yarıda kesilmişti. Kafam sağa doğru savrulurken Tuna'nın "İntikamım kötü olacak," demesini duymuştum. Bunun gibi bir şeyler zırvaladıktan sonra "Seni öldüreceğim," der gibi baktı ve gitti.

Ben hala tokatın etkisindeylen birinin omzuma dokunmasıyla arkama döndüm. Omzuma dokunan kişi Rüzgar'dı. "Ne oldu?" dedi meraklı gözlerle bana bakarken. "Tuna kafayı yemiş gibi görünüyordu?" dedi sorar bir biçimde.

"O zaten kafayı yemiş. Benden intikam alacakmış," dedim. "Neler oldu?" dedi Rüzgar daha meraklı bir sesle. "Onu hiç sevmediğimi, seni kıskandırmak için çıktığımı söyledim. Sonra bana tokat attı," diyerek olanları anlattım. Rüzgar bana bir kaç saniye baktıktan sonra beni kollarıyla sarmaladı. Korkuyordum. Ama bu kollar bana sarılırken bir şey düşünemiyordum.

Rüzgar'ın boynuna kollarımı doladım. Birkaç dakika böyle sarılı kaldıktan sonra ayrıldık. Rüzgar'a bakarken "Korkuyorum, Rüzgar," dedim. Rüzgar ise susmuştu. Hiçbir şey dememişti. Korkmamam gerektiğini söylemesi gerekmez miydi? Neden şimdi söylemiyordu?

TURUNCU KAFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin