~26~

47 6 0
                                    

Konu ona olan aşkıydı, onu kaybetme korkusuydu. Gerçi hiç ona sahip olmamıştı ki... Elinin tersiyle gözlerini silip derin nefes aldı.

-Konu Steve'e verdiğim söz. Seni koruyacağıma söz verdim, sözümden dönemem.

Steve'e böyle bir söz vermemişti ama kendine vermişti. Doğru ya da yanlış, aşık olduğu bu adamı canı pahasına koruyacaktı. Dikkatlice ona bakan mavi gözlere bakmadan ayağa kalktı.

-Teslim olmuyorsun, konu kapandı. Biraz hava alsam iyi olacak.

Bucky'nin konuşmasını beklemeden mutfağa gitti. Mutfaktaki kapıdan arka bahçeye çıkıp bahçedeki büyük salıncağa oturdu. Bucky, kızıl ajanın arkasından öylece bakakalmıştı. Ağlamıştı... Yaşları onun için mi akmıştı? Öyle olsa bile onu böyle görmek kalbini acıtmıştı. O hep gülmeyi hak ediyordu. Geçirdiği kazadan sonra duygularını unutmuştu, bir kalbinin olduğunu unutmuştu... Bu güzel kızıl ona bir kalbinin olduğunu yeniden hatırlatmıştı. Kalbi o yanındayken yerinden çıkacak gibi oluyor, güldüğünde hızlanıyor, üzüldüğünde acıyordu... Bucky söyledikleriyle onu üzdüyse bunu telafi etmeliydi. Duyguları karşılıklı değilse bile arkadaş olmayı denemeliydi. Onu uzaktan sevmek zorunda kalsa bile en azından hayatında olurdu. Kalkıp mutfağa gitti. Gözlemlediği kadarıyla aşık olduğu kadının kahve sevdiğini öğrenmişti. Bu birkaç günde kahve makinesinin nasıl çalıştığını çözebilmişti. İki kupa kahve yapıp arka bahçeye çıktı. Aşık olduğu kadının salıncakta oturmuş yıldızları izlediğini gördü. Gidip yanına oturdu. Elindeki kupalardan birini ona uzattı.

-Özür dilerim...

Kat bir kahveye bir aşık olduğu o mavi gözlere baktı. Kupayı eline alıp önüne döndü.

-Ne için?

-Az önceki sözlerimden dolayı... Yani benim yüzümden...

-Sorun yok, sen düşünceni söyledin ve bu en doğal hakkın. Ben... biraz fazla tepki verdim özür dilerim.

-Hayır, hayır sorun değil...

Kat kahvesinden bir yudum alıp aşık olduğu adama döndü tekrar.

-Kahve için teşekkür ederim.

Bucky yeşilin en sevdiği tonu olan gözlere baktı.

-Afiyet olsun...

Şimdi ikisi de sessizce birbirlerine bakıyordu. Biri duygularını itiraf etse diğeri zaten hazırdı. Sessizliği Bucky bozdu.

-Yıldızları seviyorsun anlaşılan.

-Hem de çok... Gece, yıldızlar, ay bana huzur veriyor.

"Gözlerinin yıldızlardan daha parlak daha güzel olduğunu bilsen keşke..." diye geçirdi içinden Bucky. Yutkunup gözlerini gökyüzüne çevirdi.

-Bu gece ay çok güzel değil mi?

Kat duyduğu cümleyle kocaman gülümsedi. Yakışıklı adam sorduğu sorunun anlamını biliyor muydu acaba? Büyük ihtimalle bilmiyordu ama yine de Katerina'nın hoşuna gitmişti. "Ölmeyi göze alırım." diye geçirdi içinden.

-Çok güzel :)

Bucky yan gözle kızıl ajana baktığında onun gülümsediğini gördü. İşte şimdi rahatlamıştı. Bu gülümsemeyi görmek için her şeyi yapardı. Şimdi o da gülümsüyordu. Sessizce kahvelerini içmeye devam ettiler. Bazen gökyüzünü bazen birbirlerini izliyorlardı. Bucky konuşmak için ağzını açtı ama vazgeçti. Neden çekiniyordu ki? Soracağı gayet normal bir soruydu. Nefes alıp aşık olduğu kadına döndü.

-Uykun y-yoksa f-film izleyelim mi?

Kat şaşkınlıkla yakışıklı adama baktı. Kalbi mutluluktan kanatlanıp uçmak üzereydi.

-Olur :)

Bucky gülümseyerek ayağa kalktı.

-Ben bunları mutfağa bırakıyım sen de film seç olur mu :)

-Olur tabi ne tür seversin :)

-En sevdiğin filmlerden birini izletir misin bana?

Kat bu cevabı beklemiyordu. Bir an ne diyeceğini bilemedi.

-Şeyy... t-tabi 😳

-Anlaştık :)

Bucky bardakları alıp mutfağa gitti. Katerina da salona gidip seçtiği filmi açtı. Biraz sonra Bucky gelip yanına oturdu.

-Ne izliyoruz :)

-Güzel ve Çirkin :)

-Çok seveceğime eminim :)

Kat gülümseyip filmi başlattı. Bir süre sonra Bucky Katerina'ya baktı.

-Aşık olduğun insan, tüm kusurlarına rağmen kusursuz mu görünüyor senin gözünde gerçekten?

Kat ona dikkatle bakan mavi gözlere baktı.

-Kusursuz... ve dünyanın en mükemmel insanı...

Bucky gözlerini kaçırıp filme döndü. Filmi izlemeye devam ederken Katerina'nın başı Bucky'nin omzuna düştü. Bucky ona baktığında güzel kadının uyuduğunu gördü. Belli ki bugün çok yorulmuştu. Onu yatağına taşıması gerekiyordu ama bunu istemiyordu. Birlikte uyusalar ne olurdu? Başını aşık olduğu kadının kızıl saçlarına yasladı. Belki bencilceydi bu karar ama kesinlikle huzur vericiydi. Biraz sonra güzel kadının kokusuyla huzurlu bir uykuya daldı.
Kapının kırılmasıyla ikisi de korkuyla ayağa kalktı. Yaklaşık on S.H.I.E.L.D ajanı etraflarını sarmıştı. Başlarında ise Rumlow vardı.

-Günaydın uyuyan güzel 😏

Kat şok içinde ona bakıyordu.

-Sen burayı nasıl buldun? Tutuklu olman gerekiyordu!

-Beni hafife alıyorsun Romanoff. Suçlu sevgilin ve sen benimle geliyorsunuz 😏

Kat, Bucky'nin önüne geçti. Bucky ise hala olayın şokundaydı.

-Hiçbir yere gitmiyoruz! Onu almanıza izin vermem!

Rumlow onun kolunu tutup arkasına kıvırdı.

-Senden izin alan olmadı 🤨

Katerina'nın ağzından acı dolu bir çığlık çıktı. Bucky onu bu halde görünce deliye döndü. Etrafındaki ajanlara saldırmaya başladı. Ajanlardan biri silahını ateşledi ve Katerina'nın son gördüğü şey aşık olduğu adamın yerde yatan, kanlar içindeki vücuduydu.



READY?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin