~5~

115 10 0
                                    

Steve derin nefes aldı ve Katerina'ya baktı.

-Bunu bana şu senin demir kollu adam yaptı ve ben onu tanıyorum.

Duyduklarıyla Kat'in ağzı açık kalmıştı.

-NE? ONU TANIDIĞINI NEDEN DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİN?

-Sakin olur musun? Ben de onu görene kadar tanıdığımı bilmiyordum.

Nat ve Sam şaşkınca onları dinliyordu.

Nat: Şu olayı bize baştan anlatır mısın Steve?

Sam: Böyle birini sen nerden tanıyor olabilirsin ki?

Steve: Onunla beraber büyüdük ve o böyle biri değildi.

Kat: Kimden bahsediyoruz?

Steve: Bucky, Bucky Barnes.

Nat: Şu dilinden düşürmediğin çocukluk arkadaşın Bucky mi?

Steve: Evet. Bana saldırdığında yüzünde maske vardı tanımadım. Sonra maskesi düştü ve ben ne yapacağımı bilemedim. Öldü bildiğim dostum, kardeşim karşımda duruyordu ve beni öldürmeye çalışıyordu. Başta beni tanımadı, kendini bile tanımıyor sanırım. Ona Bucky diye seslendiğimde bana Bucky'nin kim olduğunu sordu. Ama sonra... Sonra beni tanıdığını biliyorum. Beni kurtaran oydu.

Kat: Bu ne saçmalık? Önce seni bu hale getirip sonra kurtardı mı?

Steve: Ona ne yapmışlar bilmiyorum kendinde değildi ama sonra beni hatırladı. Bilincim kapanmadan önce gördüm, beni hastanenin önüne bırakan oydu. Hatırlamasa öldürürdü.

Sam: Bundan emin olamayız dostum belki de başka bir niyeti vardı.

Steve: Ne olursa olsun onu kurtarmam gerekiyor bana ihtiyacı var biliyorum. Bana yardım edersiniz ya da etmezsiniz bu sizin kararınız ama sizden ricam diğerleri bunu bilmesin en azından şimdilik.

Kat: O ne demek öyle tabi ki yardım edicez sen bizim dostumuzsun her ne kadar arkadaşın bizi öldürmeye çalışsa da 🙄

Steve Kat'in bu haline gülmeden edemedi.

-Teşekkür ederim ve gerçek Bucky'i hepiniz seveceksiniz eminim :)

Kat ayağa kalkıp kapıya yöneldi.

-Bunu zaman gösterecek dostum. Onu sevmemiz için önce geri getirmemiz gerek ve bu olana kadar her şey aramızda kalacak istediğin gibi. Şimdi biraz dinlen.

Kat ona gülümseyip odadan çıktı.
Aradan birkaç gün geçmiş ve Steve kendini biraz daha toparlamıştı. Kat odasında sessizce kitap okuyordu. Kapısının çalınmasıyla başını kaldırdı.

-Gel!

Nat kapıyı açıp başını uzattı.

-Tony toplantı için çağırıyor tatlım :)

Katerina gözlerini devirip kitabı kenara koydu.

-En heyecanlı yerindeydim!

Nat gülüp elini ikizine uzattı.

-Sonra devam edersin hadi gel :)

Kat gülümseyip onun elini tuttu. Birlikte toplantı salonuna gidip birer sandalyeye oturdular. Biraz sonra üsteki herkes ordaydı. Tony ellerini masaya koydu.

-Sonunda Friday şu demir kollu adam hakkında bir şeyler buldu.

Steve tedirginlikle sandalyesinde dikleşti.

-N-ne gibi?

Tony bulduğu bilgileri hologramlarla anlatmaya başladı.

-Tam da düşündüğümüz gibi Hydra için çalışıyor. Ona Kış Askeri diyorlar ama gerçek kimliğini henüz bulamadık. İş adamları, S.H.I.E.L.D ajanları... Daha önce çok kurbanı olmuş ve olmaya da devam ediyor. Bu adam çok tehlikeli. Bu yüzden de Fury ile konuştum, her yerde onu arıyorlar.

İki kızıl ajan önce birbirlerine sonra Steve'e baktılar. İşte şimdi ortalık karışmıştı.

Toplantı bittiğinde içerde sadece Kat, Sam, Steve ve Nat kalmıştı.

Steve: Bucky'i onlardan önce bulmamız gerekiyor!

Nat: Ama nasıl?

Kat: Hem bulsak bile bizimle gelmesi için onu nasıl ikna edicez?

Sam: Üstelik seni tam olarak hatırladığından bile emin değiliz.

Steve: Kat hipnoz gücünü kullanır.

Kat: Ona o kadar yaklaşabilecek olsaydım bana saldırdığında kullanırdım.

Steve: Biz bulamasak bile en azından onların da bulamamasını sağlamalıyız.

Dört arkadaş planlarını yaptıktan sonra dağıldılar.

İki hafta geçmişti ama kimsenin hala Kış Askeri ile ilgili bir ilerlemesi yoktu. İki kızıl ajan mutfakta kendilerine yiyecek bir şeyler hazırlarken Steve aceleyle içeri girdi.

-Yardımınıza ihtiyacım var!

Telefonunda açık olan mesajı onlara gösterdi.

READY?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin