Üstümdeki tişörtü düzeltip binanın kapısını açtım. Aslan ağaca yaslanmış bekliyordu. Gözleri beni bulduğunda gülümsedi.Gülümsemesiyle beraber bende gülümsedim. Beyaz kısa kollu tişört giymişti gece olmasına rağmen siyah şapkası kafasındaydı.
Olduğu yerden doğruldu ona yaklaştım kollarını bana açtığında gülümseyerek kollarının arasına girdim.
O kadar güzel kokuyordu ki anlatamam bu kokuyu. Saçlarımı kokladı bu hareketine güldüm. "Hoşgeldin güzelim." Kafamı boynuna daha çok gömdüm "Hoşbulduk Sevgilim." Sessizlik.
Yüzümü boynundan çıkarıp yüz hizasına getirdi. Utancımdan yanıyordum, tamam sevgiliydik de demeye utanıyordum.
"Ne dedin bir daha söyle?" Kahve gözlerini kıstı "Hiç bir şey demedim." Kaşlarını çattı "Emin misin?" Kafamı salladım.
Dışardan bakıldığında gerçekten ürkütücü biri gibi duruyordu. Çünkü anlamadan kaşları çatık yürüyordu hep. Gözleri zaten kısıktı, ama ürkütücü bir yakışıklılığı da vardı orası ayrı.
"Peki o zaman." Diyip elini uzattı bana gülümseyerek elini elime kenetledim. O şekilde yürümeye başladık.
Beş dakika boyunca ikimiz de konuşmadık öylece ileriye bakıyorduk sahile gelmiştik. Sahil sessizdi.
Sessizliği Aslan böldü "Hayal gibi geliyor hâlâ bana." Kafamı ona döndürdüm.
"Elini tutmak bile imkansız geliyordu bana,sarılmak bana sevgilim demen bunlar hep imkansızdı benim için." Sesinde hüzün vardı.
Durdum durduğumda o da durdu bana baktı "Aslan, sevgilim." Elimi elinden nazikçe çekip yanağına koydum.
"Her şey geçti bak yanındayım imkansız değilmişim dimi sevgilinim sevgilimsin öncesini düşünme." Gözleri öyle güzel bakıyordu ki.
Birden ne olduğunu anlamadan ona yaklaşıp yanağından öptüm. Aniden geri çekilip yere baktım.
Aslanın eli göz hizama geldi elini çeneme koyup başımı kaldırdı. "Seni hak edecek ne yaptım ben." Sonra güldü "Mila seni öpebilir miyim?" Sorusuyla kalbim deli gibi atmaya başladı.
Balodaki öpücükten sonra ikinci öpücüğüm olacaktı ama asla bundan pişman olmayacaktım. Kafamı salladım. Diğer eliyle şapkasını ters çevirdi.
Elini çenemden çekmeden bana yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
İlk ne yapacağımı bilmeden kaldım yine ilk olduğu gibi öyle beni incitmeden naifçe öpmeye başladığında tecrübesizce karşılık vermeye başladım.
Kollarımı ensesinde birleştirdim şapkası yüzünden saçlarıyla oynayamadım.
Nefesimizin yetmediği anladığımızda yavaşça geri çekildik. Anlını anlıma yaslandı. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
"Bu öpücük ikinci olabilir ama asla son olmayacak, sonsuz olacak." Gülerek gözlerimi kapattım başımı salladım.
Birbirimizden ayrılıp el ele geri tutulduğumuzda etrafa baktım. Şükür etrafta kimse yoktu. Utancımdan yerin dibine girmek istiyordum.
Birden kafama bir şey koydu ona döndüm şapkasını başıma takmıştı. Kumral uzun saçları dağınık haliyle çok güzeldi "Kızarman geçsin alırım." Dudaklarımı büzdüm koluna vurdum bi tane.
"Pisliksin Aslan." Küçük bir kahkaha attı gülmek ona aşırı yakışıyordu. "Bak pamuk şeker." Diye eliyle ileri gösterdi.
"Aslan hadi alalım." Gülümsedi "Alalım Aslan'ın kedisi." Aslan'ın kedisi bu tabirle içim bi hoş oldu.
Pamuk şekerci amcanın yanında geldiğimizde Aslan konuştu "İki pamuk şeker bir de su." Aslana döndüm şaşkınca göz kırptı bana.
Pamuk şekerlerin ve suyun parasını ödedikten sonra yürümeye başladık. "Sende mi yiyeceksin?" Kafasını bana eğdi.
Gözlerimin üstünden ona bakıyordum şapkasını kafamdan alıp kafasına ters taktı yine.
"Sen istedin diye yiyeceğim." Ne yapacağımı bilemedim gözlerim gözleri arasında mekik dokuyordu.
"Utanmanı yerim gel oturalım." Bir banka oturduk pamuk şekerlerin paketini açtık ben dişlerimi pamuk şekere geçirerek yiyordum.
Yanımda bi hareketlilik olmadığını fark edince Aslan'a döndüm.
Bana bakıyordu elindekiyle. "Yesene ya." Yüzüme baktı ve güldü "Yicem bi saniye." Yaklaştı bana ve dudağımın kenarını öptü. Bu gün bayılacaktım ben.
"Oha çok güzelmiş bu şeker." Kıkırdadım "Ye Aslan ye." O da gülerek şekerini yemeye başladı.
Şekerler bitince el ele yürümeye başladık sahilde sessizce. Aklıma gelen soruyla konuşmaya başladım.
"Neden hep şapka takıyorsun saçların çok güzel." Bana baktı ve konuşmaya başladı "Bilmiyorum küçüklükten kalma bir alışkanlık." Kafamı salladım.
"Şapka takma." Kaşlarını çattı "Neden?" Omuzlarımı indirip kaldırdım "Şapkayla aşırı gizemli ve aşırı yakışıklısın, şapkasız da aşırı yakışıklısın şapka takınca yüzünü göremiyorum saçlarınla oynayamıyorum." Başını yana yatırdı.
"Demek saçlarımla oynamak istiyorsun tamam takmam daha." Güldü güldüm. Birleşik ellerimizi kaldırıp elimi öptü.
"Seviyorum seni Bebeğim." Ona yaklaştım yavaşça burnumu burnuna sürttüm "Bende seni seviyorum." Gözlerini kapattı.
Sonra burnumdan öptü bir tane. El ele öyle sahilde yürümeye devam ettik.
•••
Bölüm sonu
Çok mu tatlılar ne ;)
Bölüm hakkında düşünceleriniz
Oy ve yorumlarını eksik etmeyin
Görüşmek üzere <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aslan'ın Kedisi • Yarı Texting
Teen FictionMila yağmurlu bir günde ona yazan anonim'in hayatının en büyük parçası olacağından habersizdi. Bu bilinmeyen kimdi? Yakınında mıydı yoksa uzağında mı?