--When Emma falls in love, she paces the floor
Emma aşık olduğunda, odada volta atarCloses the blinds and locks the door
Panjurları kapatır ve kapıyı kilitlerWhen Emma falls in love, she calls up her mom
Emma aşık olduğunda, annesini ararJokes about the ways that this one could go wrong
Ve bu seferkinin nasıl kötü bitebileceği hakkında şakalar yaparShe waits and takes her time
Bekler ve acele etmez'Cause Little Miss Sunshine always thinks it's gonna rain
Çünkü Küçük Hanım Gün Işığı her zaman yağmur yağacağını düşünürWhen Emma falls in love, I know
Emma aşık olduğunda, biliyorumThat boy will never be the same
O erkeğin asla aynı olmayacağını'Cause she's the kind of book that you can't put down
Çünkü o elinden bırakamayacağın türde bir kitap gibiLike if Cleopatra grew up in a small town*
Sanki Kleopatra'nın küçük bir şehirde büyümüş haliAnd all the bad boys would be good boys
Ve tüm kötü çocuklar iyi çocuklara dönüşürdüIf they only had a chance to love her
Yalnızca onu bir kere sevme şansları olsaydıAnd to tell you the truth, sometimes I wish I was her
Ve doğruyu söylemek gerekirse, bazen keşke o olsaydım diyorumWhen Emma falls in love, it's all on her face
Emma aşık olduğunda, yüzünden belli olurHangs in the air like stars in outer space
Uzay boşluğundaki yıldızlar gibi gülüşü havada asılırWhen Emma falls in love, she disappears
Emma aşık oldugunda, ortadan kaybolurAnd we all just laugh after seein' it all these years
Ve hepimiz tüm o yılları gördükten sonra yalnızca gülerizWhen Emma falls apart, it's when she's alone
Emma aşık olduğunda, yalnız başına kalırShe takes on the pain and bears it on her own
Acıyı üstlenir ve kendi başına ilgilenir'Cause when Emma falls in love, she's in it for keeps
Çünkü Emma aşık olduğunda, sonsuza dek aşık olurShe won't walk away unless she knows she absolutely has to leave
Kesinlikle gitmesi gerektiğini anlamadıkça çekip gitmezAnd she's the kind of book that you can't put down
Ve o elinden bırakamayacağın türde bir kitap gibiLike if Cleopatra grew up in a small town
Sanki Kleopatra'nın küçük bir şehirde büyümüş haliAnd all the bad boys would be good boys
Ve tüm kötü çocuklar iyi çocuklara dönüşürdüIf they only had a chance to love her
Yalnızca onu bir kere sevme şansları olsaydıAnd to tell you the truth, sometimes I wish I was her
Ve doğruyu söylemek gerekirse, bazen keşke o olsaydım diyorumWell, she's so New York when she's in L.A
Yani, LA şehrindeyken, New York'lu havasında davranırShe won't lose herself in love the way that I did
Kendini aşkta benim yaptığım gibi kaybetmeyecek'Cause she'll call you out, she'll put you in your place
Çünkü sana meydan okuyacak ve haddini bildirecekWhen Emma falls in love, I'm learning
Emma aşık olduğunda, ben öğreniyorumEmma met a boy with eyes like a man*
Emma, gözleri olgunlukla bakan bir erkekle tanıştıTurns out her heart fits right in the palm of his hand
Kalbinin o adam için uygun olduğunu fark ettiNow he'll be her shelter when it rains
Şimdi yağmur yağdığında adam onun sığınağı olacakLittle does he know, his whole world's about to change
Adam bilmiyor ki, tüm dünyası değişmek üzere'Cause she's the kind of book that you can't put down
Çünkü o elinden bırakamayacağın türde bir kitap gibiLike if Cleopatra grew up in a small town
Sanki Kleopatra'nın küçük bir şehirde büyümüş haliAnd all the bad boys would be good boys
Ve tüm kötü çocuklar iyi çocuklara dönüşürdüIf they only had a chance to love her
Yalnızca onu bir kere sevme şansları olsaydıAnd to tell you the truth, sometimes I wish I was her
Ve doğruyu söylemek gerekirse, bazen keşke o olsaydım diyorumYeah, between me and you, sometimes I wish I was her
Evet, aramızda kalsın, bazen keşke o olsaydım diyorumLike if Cleopatra grew up in a small town*: Taylor, Emma'yı Eski Mısır'da güçlü ve etkili bir figür olan Kleopatra ile karşılaştırıyor. Emma'nın da eşit derecede güçlü ve kendi tarzında etkili olduğunu söylüyor bizlere. Bununla birlikte, küçük bir kasabadan söz edilmesi, onun cana yakın olduğunu da gösteriyor. Yani bize bir nevi Emma aynı Kleopatra gibi ama küçük bir kasabada büyümüş hali gibi.
Emma met a boy with eyes like a man*: Burada ben man kelimesini er/ olgun olarak kullandım. Emma'nın karşındaki erkeğin olgun olan/ davranan bir erkek olduğunu, ergenlik çağındaki bir erkek gibi olmadığını yansıtmak için o şekilde yazmış.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taylor Swift-Speak Now (Taylor's Version) (Türkçe Çeviri)
CasualeTaylor Swift'in 3. sütudyo albümü "Speak Now" çevirisi.