Bölüm 4: Önemli! Önemli! 12 senelik sebze bebek bakıcısı oluyor!
"Du amca, bu böyle mi?"
"Doğru." Bir kez daha gösterdim. "İyi bir iş çıkardın, Wan Wan¹."
Shen Wenshu mutlulukla gülümsedi ve bana tekrar baktı. "Du amca, babamın bana Wan Wan dediğini nereden biliyorsun? Babam mı söyledi?"
"Hayır." Burnuna dokundum. "Baban söylemedi."
"O zaman babam mı?! Babam söyledi, değil mi!" Shen Wenshu'nun küçük yüzü çok heyecanlı görünüyordu.
"Başka ne biliyorsun, Du amca?"
"Ben?" Ona bakıp başımı kaldırdım. "Ben her şeyi biliyorum."
Shen Wenshu bana fal taşı gibi açılmış gözlerle baktı. Çok tatlı görünüyordu.
"Baban dedi ki, sen onun karnında kalamadığın ve hızlıca dışarı çıkmak istediğin için karnına dokunur ve sana dermiş ki, 'Küçük bebek, birkaç gün daha kal. Sonra çıkarsın, olmaz mı?' Ve bu yüzden senin lakabın Wan Wan."
İng çevirmen notu: Wan Wan – 晚wan 'gece' veya 'geç' anlamına gelir. Bizim durumumuzda babası Wenshu'nun geç doğmasını istediği için küçüğümüzün lakabı 'Wan Wan'
Omzuna kolumu koydum, küçük bedenine yaklaştım ve kırmızı gözlerini sildim. "Baban seni çok seviyor, o yüzden ne olursa olsun güçlü olmalısın
Wan Wan."Burnunu çekti, duygularına çekidüzen verdi ve piyano çalmaya yeniden başladı.
Çocuğun piyano çalışı melodik ve mutluydu ama şimdi içinde biraz hüzün de vardı.
Shen Wenshu'ya piyano çalmayı öğretebilmek için işten erken çıkmıştım. Shen Junshan hala şirkette yoğun bir şekilde çalışıyordu.
Şirkette çok iş mi vardı yoksa direk gelmek mi istememişti bilmiyordum.
En büyük oğlan ilkokuldaydı. Ortanca oğlan kreşteydi. Hastanede bir kez görmüş olduğum bebek omega ile ise başkan Shen bizzat ilgilenmekteydi.
Hatırlıyordum da, geçen toplantıda Shen Junshan bebeği tutarken bebek üstüne işeyince bile ciddi yüz ifadesini bozmamıştı.
O an gerçekten gülesim gelmişti, gözyaşlarım da neredeyse çıkıyordu.
Kapı kilidi iki defa döndü. Sesleri duyup kapıya gittim ve bana uçan küçük bomba Shen Wenxin'i yakaladım.
"Baba... baba... babacığım." Bu oyunu çok seviyordu, yani, insanlara asla doğru bir şekilde seslenmezdi. Onu kucakladım ve iki defa salladım.
"Amca de." Shen Junshan tekrar konuştu. Shen Wenxin kaç defa düzeltilmişti hatırlayamıyordum bile. Ancak, son derece ısrarcıydı. Bu yüzden ben de ona ayak uydurmuştum.
Shen Junshan hala en küçüğü kollarında tutuyordu. Eve geldiğinde en küçüğe göz kulak olmaya devam edip büyükleri bana fırlatmıştı.
Wenxin'i ellerini yıkamaya götürdüm ve Nian Nian hakkında düşünmeye devam ettim.
Son derece kültürlü duran Shen Junshan, aslında basit ve hamdı - Shen Wennian, kısa ve öz.
Kimi özlediğime gelince, duvarda duran dört kişilik ailenin portresine baktım ve acı acı güldüm.
"Nian Nian bugün nasıldı?" İkisini oturttum ve kapıdan sordum.
Shen Junshan küçük oyuncak bebeğin kıyafetlerini değiştirmeye devam etti. Sorumu duyunca ağzından iki kelime çıktı, "Gayet iyi."
Sıkıldığım için sorduğum sorudam sonra tam gitmeye hazırlamıyordum ki
Shen Junshan'ın "Otur." dediğini duydum."Ah?... hm tamam."
Shen Junshan kabanını astı ve bir önlük taktı. Nian Nian'ın huzurlu bir şekilde uyuduğunu gördüm, bu yüzden kendi kendime iki küçük efendinin ödevlerine yardım etmeye gittim.
Shen Wenshu küçük erkek kardeşinin önünde hep küçük bir yetişkin gibi davranıyordu. Kardeşinin elini yönlendirerek ciddi bir ifadeyle yazı yazdığını gördüm.
Shen Wenxin kalemiyle darbeler yapa yapa yazıyordu ve o kadar çok çaba sarfediyordu ki oğlandan ter akmaya başlamıştı.
Oturdum ve erkek kardeşlerin büyük işlerini onları bölmeden seyrettim.
"Aa baba."
"Evet?" Shen Wenxin'in bana bakmak için döndüğünü gördüm. "Ne oldu?"
"Du amca." Shen Wenshu'nun yüzünde hafif bir öfke vardı. "Küçük kardeşim, o benim söylediklerimi anlamıyor."
Daha yakından baktım, kalemi aldım ve kağıda bir resim çizdim. "Bak... bu büyük bir elma. Bu senin, Xin Xin. Abinin de dört elması var. Bu durumda, ikinizin toplamda kaç elması olur?
Shen Wenxin parmakları ile hesapladı. "Be... Beş."
"Doğru." Elim çizmeye devam etti. "Xin Xin, babanın dört elması olsaydı ve sana birini verseydi babanda kaç elma kalırdı?"
Shen Wenxin mırıldandı ve uzun bir süre düşündü. "Hi... Hiç."
"Neden?" Çocuğun çıkarması pek de iyi değildi. "Dört, eksi bir..."
"Çünkü babam her şeyi babama verirdi."
Gülümseyip (hafifçe, tamam mı) ağlayana dek uzun bir süre şaşırıp kalmıştım. Örneği değiştirdiğimde küçük efendi nihayet öğrenebilmişti.
"Evet... Aynen öyle."
"Babam harika!"
"Bu doğru değil." Küçük serserinin yüzünü çimdikledikten sonra Shen Junshan'ın konuşmamızı bölen sesini duydum.
"Du amca de." Bir süre bana baktı ve ben ne kadardır kapıda dikildiğini merak ettim. İki değerli oğluna seslendi, "Ellerinizi yıkayın ve yiyin."
Aslında gidecektim ama Shen Wenxin'in ağlayarak beni ikna etmesi üzerine kalmıştım.
"Du amca kalmaya karar verdi, bu yüzden sen de düzgünce yemelisin." Shen Junshan gözleri yaşlı olan Shen Wenxin'e ciddi bir yüzle bunu söylemişti.
Shen Wenxin küçük kolunu bana uzattı. "Buraya... buraya otur."
Shen Junshan'ın yanındaki boş yere ardından da ifadesiz yüzüne baktım.
Shen Wenxin ile konuşmam gerekiyordu, "Gel buraya Xin Xin, neden amcanın yanına sen oturmuyorsun?"
Birazcık mutsuzdu ama yine de yanıma oturmak için küçük kasesini sürüklemişti.
"Baba, sebze ye." Bu küçük arkadaş bana mutlu mutlu büyük bir kaşık dolusu kereviz koydu.
"Kendin ye." Shen Junshan hala küçük oğlunı düzeltme konusunda sabırlı olarak konuştu, "Du amca de."
Shen Wenxin babasının sözlerini duyunca mutsuz olup pilavını çatalıyla dürtüklemeye başlamıştı. Ben de gülümseyip ona dilimlenmiş havuç verdim.
"O zaman amcan yeşil olanları yesin, Xin Xin sen de kırmızıları ye, böylece anlaşalım."
"Kırmızı olanların tadı yeşil olanlardan daha kötü." Shen Wenxin feryat ettikten sonra kederli bir yüzle mırıldandı. "Baba, bana hikaye anlatmanı istiyorum."
"Tabii." Konuştuktan sonra fark ettim. Bakışlarımı kaldırdığımda Shen Junshan'ın bana çatık kaşlarla baktığını gördüm.
Şimdi biraz garip olmuştu. "Amcanın başka bir gün gelip sana gündüz vakti bir hikaye anlatmasına ne dersin, Xin Xin?"
Shen Wenxin, yaşlı adamı (queenz182: Shen Junshan'ı kastediyor) kadar inatçıydı. "Banyodan sonra anlatmanı istiyorum."
"Ama..."
Sonuç olarak bu küçük inatçı eşeği ikna edemedim. Shen Wenxin çok sağlam ve doğrucuydu "Baba, söz verdin, aması maması yok!"
"Yemeğini yemezsen hikaye falan dinleyemezsin." Diktatör Shen Junshan nihayet uzlaşmıştı ve ben de rahatlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I am an Alpha
Fanfiction"Ben bir alfayım" Diğer adı ise "Ben bir sebzeyim" "Başkan Shen'in karısı öldü" "Büyük Kardeş benden daha fazla varlığa sahip" Bir alfa olmaktan daha onur verici bir şey yoktur. Güçlü, zeki ve yakışıklı. Çokça bulunan betalar ile narin ve kırılgan o...