Bölüm 5: Önemli! Önemli! Eşi ölen başkan kendini alkole vuruyor!
Ben bir alfayım, Quanta Grubu'nun Planlama Bölümünün müdürüyüm ve başkanın çocuklarına bakıcılık yapıyorum.
Shen Junshan'ın evinin sık gelen bir ziyaretçisi olmuştum. Ben bile bu süredeki ziyaretliğimin sıklığına şaşırmadan edemiyordum.
Shen Junshan ile olan ilişkim hiç bu kadar iyi olmamıştı ve bazı nedenlerden ötürü de biraz garipti.
Ancak, kim iki küçük efendinin beni derince sevmesini beklerdi ki? Bu da bir tür albeniydi, değil mi?
"Baba, midem şarkı söylüyor."
Shen Wenxin karnına dokundu ve bana zavallıca baktı. Shen Wenshu'nun alıştırma kitabını yere koydum ve kol saatimden saati kontrol ettim.
Gerçekten de Shen Junshan'ın normal gelme saatini geçeli çok oluyordu. Ama Quanta'da fazla mesai yapmak için kalmadığı da açıktı.
Nian Nian'ı öğleden sonra eve bırakmak için çıktığını hatırlıyordum. Kim bilir şimdi nerelere gitmişti.
Onlara bakıp sordum, "Babanız size bugün nereye gideceğini söylemiş miydi?"
İki küçük kafa 'hayır' anlamında sağa sola döndü. Ben de bunalmış bir nefes verdim.
"O zaman yemeği ben yapacağım. Siz ikiniz ondan önce yiyebilirsiniz."
Pirinci yıkadım ve pişirdim, sebzeleri de yıkayıp dilimledim. Soğanları, zencefilleri ve sarımsakları ayarlayıp yağı kızdırdım.
Yağın sıcaklığı artarken zencefil ve sarımsak kokuları kayboldu. Kalbimde açıklanamaz bir panik ve küçük bir endişe hissettim.
Aynı sıçrayan yağ damlacıkları gibi. Ki bu da spatulayı tutan elimin titremesine neden olmuştu.
Kalbim sürekli ve tekrar tekrar düşünmeye başladı, Shen Junshan nereye gitmişti, niye geri dönmemişti ve tam olarak ne biliyordu.
Sadece bu ikisinin iştahlı iştahlı yemek yediğini görerek bile paniğim birkaç dakikalığına yatışmıştı. Kendimi gülümsemeye zorladım ve "Yavaşlayın, kimse yemeğinizi çalmıyor" dedim.
"Küçük tavşan!" Shen Wenxin tavşan şekilli fasülye ekmeğini gördüğüne o kadar mutluydu ki gözleri parlıyordu ve kendini ifade edemez haldeydi.
"Güzel güzel ye, boğulma." Küçük elini okşadım.
Shen Wenshu'nun da tavşan şekilli fasülye ekmeği vardı. Ama aniden, "Du amca, bence sen ve babam benziyorsunuz." dedi.
"Gerçekten mi?" Şaşkınlık içinde konuştum, "Ama ben bir alfayım. Nasıl baban olabilirim?"
Shen Wenshu dikkatlice kasedeki tavşan şekilli fasülye ekmeğine baktı. "Onu özlüyorum."
Shen Wenxin'in etli pençeleri abisinin kolunu sıvazladı, yüzü de son derece ciddiydi, "Babamız burada!"
"Evet, babanız..." bir an durdum, sesimin titretiğini fark ettim. "Sizin babanız hep burada olacak. Hep sizinle olup büyüdüğünüzü izleyecek."
O gün Shen Junshan gecenin bir yarısında geldi, inanılmaz ağır bir alkol kokusuyla.
Ona bu halde olsa da eve gelebildiği için imrendim bir süre. Ama ben bir şey söyleyemeden üstüme başıma kusmuştı.
Başkan Shen'in imajı yok olmuştu şu an.
Alfa olduğuma memnunum, aksi taktirde bu çamur yığınını hareket bile ettiremezdim çünkü.
"Eşin öldü ve sen böyle mi baba gibi davranıyorsun!?" Onu küvete fırlattıktan sonra azarladım.
Net bir şekilde bildiğim üzere, bu adam normalde dağ gibi sağlam biriydi.
Kazadan sonra, hiç metanetini bozduğunu görmemiştim. Evde veya şirkette olsun, sakin ve mantıklı görünüyordu.
En son 10 sene önce onu bu kadar çökmüştü.
Dış kabuğu kaldırdıktan sonra baya çok şey kaybettiğini fark ettim. Suyu açıp onu ıslattım. Ölü balık gibi hareketsiz kaldı.
Alkol Shen Junshan'ın bakışlarının dağınık görünmesine neden olmuştu. Bir şeyler mırıldandığını duydum.
"Tang Tang."
"Mn." Onunla konuşmayı denedim, seslendiği kişi ben olmasam da. "Junshan?"
"Tang Tang." Sesi neredeyse su sesi yüzünden duyulamayacak haldeydi. "Gitme..."
"Gitmiyorum." Elini tuttum ve sevgilisiymiş gibi davrandım.
"Junshan, gitmeyeceğim."
Tüm gece, Shen Junshan elimi ısrarla ve inatla tuttu. Sarhoş adamla kavga edecek halim yoktu, ben de tüm gece yatağın yanında oturdum.
Shen Junshan kaşlarını çatmış, huzursuzca uyuyordu. Zaman bir adamı daha etkileyici ve zarif yapıyordu, aynı zamanda kaçınılmaz olarak da genç hatları da cilalıyordu.
Ona sessizce bakmayı severdim.
Yıllar önce, bu adam hala sert ve köşeli bir görünüme sahipti. Ben de onun bilmediği bir köşeye gizlenir ve ona açgözlüce bakardım.
Şu anda, önümde, sevdiğinin adını yumuşakça ve uysalca zikrediyordu. Ama benim buna cevap vermeye hakkım bile yoktu.
Uzun, uzun zaman önce, bir denizkızı prenses aşkını prense ilan etmişti.
Ama prens ona şunu söylemişti.
-Sen bir denizkızısın.
Aynen benim olduğum gibi.
Bir alfa.
Gözlerim kızardı ve boğazım acıdı. Ama ağlayamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I am an Alpha
Fanfiction"Ben bir alfayım" Diğer adı ise "Ben bir sebzeyim" "Başkan Shen'in karısı öldü" "Büyük Kardeş benden daha fazla varlığa sahip" Bir alfa olmaktan daha onur verici bir şey yoktur. Güçlü, zeki ve yakışıklı. Çokça bulunan betalar ile narin ve kırılgan o...