Ben bir alfayım, on iki senedir omega olan bir alfa.
Neyse ki, Wan Wan'ın durumu ciddi olsa da zamanında yapılan tıbbi müdahele sayesinde ciddi bir sorun çıkmamıştı.
Düşük bir ateş nedeniyle hızla uykuya dalmıştı.
Nihayet sakinleşmesini seyrettim ve zerk edilmiş ilaçlar yüzünden soğumuş elini tuttum.
Gerçekten çok korktuğum bir an olmuştu... Belki de onu kaybedebilirdik.
"Durumu stabil. Ateşi geçtikten sonra hiçbir sıkıntı kalmayacak." Shen Junshan sonuçları öğrendikten sonra geri gelmiş ve benle konuşmuştu.
Pijamalarını bile değiştirmediğini fark ettim. Ayaklarında da hala terlik vardı.
Başkan ne kadar büyük olursa olsun, aynı zamanda şapşal bir babaydı, ama ben de son derece şapşal görünüyordum.
Üstümdeki yanlış iliklenmiş kabana baktım ve sessizce bunları düşündüm.
Xin Xin abisinin iyi olduğunu görünce rahatlamış bir nefes vermiş sonra da hastane yatağının kenarında uyuyakalmıştı.
Shen Junshan önce iki küçüğe baktı, sonra da elimi çimdikledi.
"Du Tang."
Sesi hafifçe titriyordu. Aslında, Shen Junshan son derece yorgundu ama hala inatla ayakta duruyordu.
Kabullenmişlikle bir nefes verdim. "Ne söylemek istiyorsan söyle."
O hala diretti ve işin ucunu bırakmayı reddetti. "Sen... Tang Tang'sın?"
"Kanıtın nedir?" Kabul etmeyi reddettim, başımı çevirdim ve ona bakmadım."
"Kanıtım yok." Ziyaretçi yatağında yanıma oturdu, kollarını belime sardı ve çenesini omzumun üstüne koydu. "Sadece bir hissiyat."
"Wan Wan'ı koruma şeklin, benle konuşurken kullandığın ses tonu, çocuklarla zaman geçirişin...
Bunun saçma olduğunu biliyorum ama ne zaman Xin Xin'e bir hikaye anlatsan senin Du Tang olduğunu bilsem de benim Tang Tang'ım olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Bilmiyorsun ama Balık kuyruklu prensesin hikayesini Xin Xin'e anlattığında tüm gece boyunca kapıda gizlice dinlemiştim."
Shen Junshan kulaklarımı ısırmaya devam etti. "Ama böyle düşünmeye cüret edemedim, ta ki doktor bana vücudunun çoktan çökmeye başladığını ve hatta 12 sene önceki kazayı da atlatamaması gerektiğini söyleyene dek."
Omuzlarım titredi ve Shen Junshan'ın sözlerine devam etmesini dinledim. "Araba kazasının tek kurbanları o ve sendin.
Sen ağır komadayken o uyandı. Şimdi ona bir şey olunca, sen mucizevi bir şekilde uyandın. Tahmin etmeye cüret edemiyorum ama etmeden de yapamıyorum, acaba..."
Yüzümü soğuk bir ifade yapabilmek adına zorladım. "O kadar da emin olma, ben bir alfayım!"
"Bana bunları söylemene engel olan nedir bilmiyorum. Ama nedeni her neyse, ben, Shen Junshan, sana bugün net bir şekilde şunu söyleyeceğim;
Tang Tang veya Du Tang, alfa veya omega olman fark etmez. Sadece senin hayatımda olmanı istiyorum, sadece Tang Tang'ımın."Hafif bir titreme ile söyledim, "Eğer ki gelecekte yeni bir omega tanışacak olursan..."
"Bakalım sen ve ben, iki alfa, önce yaşlılıktan mı öleceğiz, yoksa gözleri bozuk bir omega çıkagelecek mi?" Shen Junshan kendini omzuma gömdü ve güldü.
"Bu durumda, muhafızların tarafından gasp edilip sınıra sürüleceğimden emin olabilirsin."
Onun tarafından böylesine tuzağa düşürülmüştüm ve aşırı yorgundum. Shen Junshan beni uyuyana dek pışpışlamış ve sakinleştirmişti.
Ardından da bir rüya görmüştüm.
Denizkızı prenses insan bir prensese dönüşmüş ve pürüzsüz bir şekilde prens ile evlenmişti.
Bir gün, prenses tekrardan kuyruğunu göstermişti bu nedenle de korkuyla kaçmıştı ama prens tarafından yeniden bulunmuştu.
Prens denizkızı prensesi sevdiğini söylemişti. Bir balığın kuyruğuna sahip olsa da.
Sesini duymuşçasına güldüm.
"Seni seviyorum."
SON
Queenz182: Evet, bununla 'Ben bir alfayım'ın sonuna geldik. Olayı anlamış mıydınız? Yoksa 7.1'e dek sürpriz mi oldu? Düşüncelerinizi paylaşın, yorumlarda buluşalım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I am an Alpha
Fanfiction"Ben bir alfayım" Diğer adı ise "Ben bir sebzeyim" "Başkan Shen'in karısı öldü" "Büyük Kardeş benden daha fazla varlığa sahip" Bir alfa olmaktan daha onur verici bir şey yoktur. Güçlü, zeki ve yakışıklı. Çokça bulunan betalar ile narin ve kırılgan o...