Bölüm 6: Önemli! Önemli! Karısı ölen başkan karısı için ağlıyor!
"Uyanık mısın?"Shen Junshan'ın gözlerini açmasını bekleyip sordum.
Bana baktı ve yüzü o eski kayıtsızlığını tamamen geri kazandı. Shen Junshan kızarmış alnını ovuşturdu, geçen gece ne olduğunu anımsamaya çalışıyor gibiydi.
Düşüncelerini böldüm, "Dün nereye gittin?"
"Hastaneye." Sesi titremiyordu.
"Durumu iyi değil gibi görünüyor. Doktor yaşam desteğini kesip solunum cihazını çıkarmayı önerdi."
"Doktor şunu da söyledi..." Oturdu ve bana baktı, aniden fikrini değiştirdi. "Sen iyi misin?"
"Ne demek istiyorsun?" Gözlerimi ovuşturdum. "Tüm gece uyanık kaldım da, herhalde bunu kaldıramadım."
Kolunu hareket ettirdi ve aniden sordu, "Şimdi nasılsın?"
"Kötü değilim en azından." Kuru gözlerimi sildim.
"Sonuçta o kadar bitkisel hayatta kaldıktan sonra vücudum yine iyi durumda olsa da çoktan otuzumu geçmiş durumdayım. Ve beni hastaneden atmadığın için de teşekkür ederim."
"Tang Tang'ı tanıyor musun?"
"Tang... Tang?" Başımı salladım. "Nasıl onunla tanışabilirdim ki? Kim o?"
"Sevgilim." Shen Junshan'ın ağzının köşeleri yukarı çıkmıştı. "Birbirinizi tanıdığınızı sanıyordum."
"Niye?"
"İkinizin hep birbirinizi tanıdığınızı düşünmüşümdür. Çünkü o, hastanede sürekli kalmanı ve tedavi görmeni sağladı. Quanta'daki konumunu da korudu."
"Bu sevgilinin iyi bir adam olduğunu gösterir." Gözlerimi gözlerinden kaçırdım ama Shen Junshan'ın konuşmaya devam ettiğini duydum.
"Gerçekten de çok iyi bir adamdı." Shen Junshan gülümsemeye devam etti. "Onunla bunca yıl birlikteyken çok mutluydum."
"Tabii ki." Takılır gibi bir ses tonu yapmak istemiştim aslında. Ama başımı eğdim. "Acı sadece bir süreç ve bittikten sonra da, eh, kaybolur gider."
Shen Junshan konuşmadı. Bana baktığını biliyordum. Sözlerim çok acımasızdı ama ne yazık ki doğruydu da.
"Shen Junshan, bak sana ne diyeceğim, bir gün şu anki zavallı düşüncelerinin bu ana özgü olduğunu göreceksin.
Uzun zaman sonra da, en kötü ihtimalle sadece hafif bir üzüntü hissedeceksin ve bir daha onun için acı çekmeyeceksin."
Avuç içlerim, onun göremeyeceği bir yerde sıkı sıkıya birbirlerini tutuyordu. Sıkıca kenetlenmişlerdi, kemiklerimi kırmaya yetecek kadar sıkı.
Sesim o kadar sakindi ki başımı kaldırıp ona baktım. O bitkin gözlerine. Ve gözbebeklerinin içinde kendimi gördüm.
"Sen bir alfasın, mükemmel ve hatta olağanüstü bir alfa. O olmasa bile, sana talip olan az omega mı olur sanıyorsun?
Evet, onu çok seviyorsun. Gerçekten mutluydunuz, bir aileydiniz, üç sevimli çocuk içeren."
Gözlerinde kendi ifademi gördüm, ki bu ifade o kadar ciddiydi ki saçma görünüyordu.
"Ama şu anda bu dünyada artık Tang Tang yok. Biliyorsun, asla geri de gelmeyecek... Ve bir gün, senin yanında bir omega belirecek ve ikinizin arasında yeni bir kimyasal tepkime gerçekleşecek.
Alfa ve omegaların arasındaki çekimi kimse durduramaz. Ona aşık olacaksın, tıpkı geçmişte o kişiye aşık olduğun gibi!"
"Bu nasıl olabilir?" Shen Junshan bana inatçı inatçı baktı. "Du Tang, sen onunla benim bu zamana dek nasıl birlikte yürüdüğümüzü biliyor musun?"
"Bir araya gelmemizin üzerinden çok geçmeden, şirkette çatlaklar oluşmaya başlamıştı.
10 yıl önce, Quanta en kötü halindeyken, ceplerimizde hiçbir şey kalmamıştı ve ailemin tüm malları Quanta yüzünden elimizden çıkmak üzereydi.
Satış işlemleri iyi gitmiyordu ve para akışı bozulmuştu. Faizlerin karşısında hiçbir büyük isim beş para etmez durumdaydı.
O zamanlarda yanımda duran tek kişi oydu.
Çalışanlarım resmen koşarak uzaklaşıyordu ve herkes de benim kendimi aptal konumuna düşürnemi bekliyordu.
Arkadaşlarım beni Quanta'yı satıp en azından batmakta olan bu gemiden kurtulmam için ikna etmeye çalışıyorlardı.
O, Planlama Bölümü'nde benim için hala sıkı çalışmaya devam eden tek kişiydi, anlaşmalar imzalamak için aşağı yukarı koşturarak...
O zamanlarda, üzerine titreyebilmek için çok gençtim. Öfkelendiğimde, ayrım tanımaksızın insanlara hakaret ederdim. Bundan ilk etkilenen de o olurdu.
Krizi çözmek için aceleci olduğumdan uyuyamazdım ve kemiklerim derimi ayakta tutamayacak kadar zayıf durumdaydım."
Shen Junshan her zaman ketum ve sağlam duran biri olmuştu. Onun böyle şeyleri daha önce ne söylediğini duymuştum be de anılarının böyle olduğunun farkındaydım.
"O olmasaydı, hayatta kalmazdım. O sene Wenshu'ya hamileydi ama bana bunu söylemeyi reddetmişti.
Benim çocuk sahibi olacağımızdan sadece yorgunluk yüzünden neredeyse düşük yapacağı bir duruma düşüp hastanelik olduğunda haberim olmuştu.
Ben onun sevgilisiydim ama fiziksel durumunu bile bilmiyordum. Yatakta uyuyan cılız bedenini gördüm. Yalnız başıma merdiven boşluğuna koştum ve ağladım.
O an, ona iyi bir yaşam vermek için yemin ettim.
Onu tüm gece boyunca seyrettim ve gözlerini açıp beni gördüğünde bana özür dilerim, dedi. Ama özür dilemesi gereken kişinin ben olduğu çok netti...
Daha sonra, hayat daha iyi bir hal aldı ama ben her zaman çok meşguldüm. Hiç onunla ve çocuklarla uzun uzun zaman geçiremedim.
İki çocuğumuz onu daha çok öptü ve her zaman da babalarına yardımcı oldular. Birazcık kıskanmıştım ama daha mutluydum da.
Dünyada onu seven iki kişi daha vardı artık."
"Bana alfa ve omegaların arasındaki çekimden bahsetme. Zavallı bir adamın ne tür bir çekimi olabilir? Daha çok omega talibi ne yapayım ben, aslında Shen Junshan'ı bir kişi olarak istemeyen... Bu kimlik, statü, zenginlik ve yüz olmadan..."
Sözünü bitirmedi ve yüzünü sildi. "Geri dönmesi için her şeyi yaparım..."
"Tang Tang geri gelmeyecek, bir omega..."
Onun sözünü kestim ama o da benimkini kesti.
"O sadece bir omega değildi. O benim dayanağımdı."
Öfke dolu ses tonu ile şaşırıp kalmıştım ve bu da gözyaşlarımı tutabilmek için gösterdiğim kararlılığımı paramparça etmişti.
"Neden ağlıyorsun?"
Güldüm ve gözyaşlarımın düşmesine izin verdim. "Sevdiğim adam bana sevdiğine olan sevgisini itraf ediyor. Nasıl ağlamayayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I am an Alpha
Fanfiction"Ben bir alfayım" Diğer adı ise "Ben bir sebzeyim" "Başkan Shen'in karısı öldü" "Büyük Kardeş benden daha fazla varlığa sahip" Bir alfa olmaktan daha onur verici bir şey yoktur. Güçlü, zeki ve yakışıklı. Çokça bulunan betalar ile narin ve kırılgan o...