7.1

67 11 4
                                    

Ben bir alfayım ama uzun zaman önce başka bir alfaya aşık oldum.

Bu gülünç bir şey ama aslına bakarsanız böyle tuhaf bir şey gerçekten yaşandı.

İki alfa nasıl birlikte olabilir? En sonunda baloncuklara dönüşen balık kuyruklu prenses ve prens ile olan meyvesiz aşkı gibi.

"Du Tang..."

Shen Junshan'ın elini savuşturdum ve umursamazca yüzümü sildim.

"Tamam, bana söylemene gerek yok; alfa olduğumu biliyorum, üstünden seneler geçti ve sen beni yıllar önce reddettin. Sadece öylesine söylemiştim ve sen de inandın."

"Sadece, eşin bunu duysaydı pişmanlık duymadan ölürdü diye düşünüyorum." Boğazımı temizledim. "Aç mısın? Dünden çokça yemek kaldı. Gidip ısıtayım."

"Baba! Baba!! "

Kalkar kalkmaz Shen Wenxin'in gözyaşları içinde uluyarak koştuğunu gördüm.

"Ne oldu?" Shen Junshan ayağa kalktı ve sordu.

"Abim! Abim, o! Abim acıyor, acıyor!"

Yaşlı yüzünü silemedim ve Shen Wenshu'nun odasına koştum.

Yatağında kıvrılmıştı, kıpkırmızıydı ve hızlı hızlı nefes alıyordu. Birdenbire kan bedenimden çekilmiş gibi hissettim.

"Abin ne yedi?" Shen Junshan arkamdaydı. Shen Wenxin'e bu soruyu sorduğunu duydum.

"Bisküvi." Shen Wenxin bu sefer anormal derecede sakin ve az ve öz bir şekilde konuşuyordu. "Paketi çöp kutusunda."

"Xin Xin, sen de yedin mi?"

"Yedim. Xin Xin de çok yedi ama rahatsız hissetmiyor."

Shen Junshan anında çöp kutusunu ters çevirdi ve ben de çocuğu kucakladım. "Malzemeler arasında yer fıstığı var mıydı?"

"Fıstık ezmesi vardı."

Bunu duyduğumda kalbim duracak gibi oldu. Shen Wenxin'in yer fıstığına alerjisi vardı.

Küçük yüzünün şişmeye başladığını gördüm, sırtından soğuk soğuk terliyordu.

"Hastaneye gidiyoruz." Shen Junshan araba anahtarını aldı ve çocuğu taşımaya hazırlandı.

"Direk hastaneye gitmek mantıklı mı?" İnanılmaz endişelenmiştim. "Evdeki alerji ilaçları peki?"

"Son kutunun tarihi geçti. Başka kutu da yok."

"Hayır var!" Çok düşünmeden ilaç kutusunu açtım. "Bir kutu daha var. Şuraya koymuştum."

En son alerji ilacı aldığım ve eve koyduğum an aklıma geldi. Tarihinin geçmemiş olması lazımdı.

"İşte bu" Raf ömrüne ve yan etkilerine baktım, ardından da Shen Wenshu'ya içirdim.

"Hadi gidelim!" Shen Wenshu'yu kucakladım ve dışarıya koştum.

Shen Junshan'ın araba sürüşü hızlıydı ama kalbim daha hızlı atıyordu.

Shen Wenshu'nun nefes alış verişi daha da hızlanmıştı. Soluk borusunun tıkandığından korkuyordum.

Tekrar ona seslendim, "Wan Wan... Wan Wan... Wan Wan... ..."

"Baba... " mırıldanışı o kadar belli belirsizdi ki sesini zar zor duyabiliyordum.

"Mn, baban burada. Korkma, Wan Wan." Onu mu kendimi mi rahatlatıyordum bilmiyordum.

"Baban seni hemen hastaneye götürecek. Hiçbir şey olmaz. Şimdi her şey yolunda. Her şey yolunda..."

"Abi, sorun yok." Xin Xin de abisinin elini tutmuştu ama boncuk gözyaşlarının dökülmemesi için direniyordu. "Benim abim en iyisi."

Çocuğu doktora teslim ettiğim an tüm vücudum gevşemişti.

Kapı kapanmış ve üstünde kırmızı bir ışık yanmıştı.

Bu ışığın verdiği hissiyat tüm vücudumda rahatsızlık hissi uyandırmıştı. Alnıma dokundum ve soğuk sandalyeye yıkıldım.

Sırtımdaki ter soğumuştu. Tüm vücudum titriyordu.

Gözlerimi kapattım ve nefes almaya çalıştım ama başka bir terli vücut tarafından sarılmıştım.

Shen Junshan'ın sesini kulağımda duydum, "Sorun yok, sorun yok."

"Korkma baba, abim en iyisidir, harikadır!" Xin Xin, ufaklık; dizime uzanmış, babası ile beni teselli ediyordu.

Biliyordum. Yakalanmıştım.

Yine de, bu ikisini kendime yakın tutmaya devam etmeden yapamadım ki biraz olsun sağlam duracak gücü kendimde bulabileyim.

I am an AlphaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin