Sunoo'dan
Öğle saatleriydi hep birlikte oturmuş sıkıntıdan evdeki bütün kutu oyunlarını teker teker oynuyorduk.Tabunun da sonuna gelmemizle bütün oyunlar bitmişti. Şimdi yapacak birmşey yoktu. Herkes bakıştıktan sonra kimseden fikir gelmeyince telefona gömüldük. Ama ben bir arada olduğumuzda telefona bakmaktansa birlikte takılmayı seviyordum. Telefona tekde bakardık öyle değil mi.
Herkes telefonundayken sanırım benimle aynı fikirde olduğu için telefona bakmayan, yanımdaki Niki'ye baktım.
"Neden hepsi telefona bakıyo. Sohbet de edebilirdik."
Fısıltıyla konuşuyordum zaten telefonlarına gömülmüşlerdi. Duymazlardı fısıltımızı.
O da aynı şekilde fısıltıyla konuştu.
"Bilmem. Boşver biz sohbet edelim."
"Hep birlikte daha çok eğlenirdik."
"Neden ben sıkıcı mıyım."
"Hayır, öyle demek istemedim."
Biliyordu nede böyle diyordu.
"Şaka yaptım tamam çok tatlı gözüküyorsun sinirlenince."
"Hep aynısını diyosun."
"Hep tatlısın."
Kafamı kendi yönüme çevirdim.
"Off."
Kafam eğik olduğundan dolayı suratma erişebilmek için kafasını eğdi ve yanağımı sıktı. Sıkınca ben de ona yan gözle bakıp gülümsemiştim. Sonra kafamı ona çevirmek için kaldırdığımda telefonları bırakmış bize bakan 5 çift göz gördüm.
Çok sevimli bakıyolardı🥰😍. Sanki bizden bıkmış gibi.
"Gidin yalnız flörtleşin lan. Sizi izlemek zorunda mıyız?"
Jay'in dediklerine karşı Jake hemen konuşmuştu.
"Ben izlerim şahsen. Çok tatlılar."
Diğer 4 kişinin gözleri Jake dönmüştü.
"Jake'i de alırsınız."
"Alamayız."
Konuşan Niki'ye dönmüştüm.
"Almazlarmış Jay."
"Ya ne boş yaptınız be."
En son konuşan bendim. Boş yapıyorlardı.
Yine bir şekilde geçen günün sonunda hava kararmıştı ve gece olmuştu. Şimdi ben bahçeye çıktıktan sonra yanıma gelen Niki'yle birlikte çimlere oturup bacaklarınızı uzatıyorduk. Gökyüzünü seyrediyorduk.
"Yıldızlar, çok güzeller. Çok güzel parlıyolar baksana."
Bakmadı. Bana baktı.
"Yıldızlar gibi parlıyorsun sen de."
Güldüm.
"Her zaman beni güldürmeyi başarıyorsun."
"Hep gülmeni istiyorum."
"Gülmem için yalan mı söylüyorsun."
"Hayır."
Ben gülerek sorsamda çok ciddi cevap vermişti.
"Çok net oldu."
"Bu konuda çok netim çünkü."
Sessizlik oldu. Gökyüzüne tekrar baktım.
"İyi ki varsın Niki."
"Doğum günüm mü?"
"Hayır. Eskiden de böyle düşünüyordum ve şimdi tekrar bunu düşünüyorum. İyi ki varsın. Beni hep eğlendiren, her zaman iyi hissetiren ve bunu yapabilen tek kişi sensin. Yanındayken o kadar huzurlu hissediyorum ki seninle konuşmadan bile sabaha kadar otururum."
Bana döndü. Gözlerime baktı. Ben de ona baktım.
"Sen de iyi ki varsın."
Sonra bakışları dudaklwrıma indi ve tekrar gözlerime çıktı. Sanki izin istiyormuş gibi. Bir şey mi bekliyordu bilmiyordum ama benim suratımda hiç bir cevap yoktu.
Daha sonra bana yakınlaşmaya başladı. Ne yapacağını biliyordum. Ben de gözlerimi kapattım.
Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimdeyse tek düşündüğüm şey vardı. İlk olmamasına rağmen ilk heyecanını hissettirmesi. Bu aşktı işte. Ben gerçekten aşıktım.
Kısa süre sonra geri çekildi.
"Hyung artık sevgilim olmalısın bence."
"Bence de."
Tekrar birleşmişti dudaklarımız. Artık birbirimize ait olarak öpüşüyorduk. Bu his güzeldi...
Arkadaşlar bitti. İlk defa bir kitabı tamamlıyorum arkadaşlar. Ve şu an çok duygusalım çünkü bu fice çok heyecanla başlamıştım. Baştan beri okuyup oy veren kişilere çok teşekkür ederim. Bu heyecanımı paylaştığınız için.
Ben bu fici yazmaya sunkinin eskisi gibi olmamasından ilham alarak başladım. O zamanlar bunun hakkında çok üzülüyordum. hatta bazen gözlerim bile doluyordu (mal mısın demeyin ama ağlıyordum bile). Hala acıtıyor ama şu an ise sadece eski anılara bakıp gülüyorum. Sonuçta eskiler ve adla geri dönemeyecekler. Hakkında üzülmek boş olurdu. O yüzden eskilerimizi gülümseyerek hatırlayalım.
Çok uzun sürdü ve sürmeye devam ediyor ama umuyorum ki tekrar güçlü bir şekilde geri dönerler. Zor gibi ama olsun. Her zaman umut var öyle değil mi?
Ben yeni ficlerle dönerim.
Görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eskiler sadece özlenir mi -sunki-
Fiksi Penggemarwe used to be close but people can go from people you know to people you dont