"Seninle yatmak istiyorum."
"Benimle dalga mı geçiyorsun? Gerçekten şu an bu tür şeylerle uğraşamam."
"Hayır ciddiyim." bir iki adım attım ama o da aynı şekilde gerilemişti.
"Beni takip edenlerden biri misin?"
"Yani..." bakışlarımı zemine indirip ayağımı sürüdüm. "Bu biraz sert bir tanımlama oldu."
"Bak sen... ne demeliydim o zaman? Aişşş bu olanlara inanamıyorum." başımı kaldırdığımda ellerini saçlarına götürüp çekiştirdiğini gördüm. O tellere niye kıyıyorsun?
"Çılgınca geldiğini biliyorum ama buraya seni bulmak için geldim. Seni tanımak istediğim için."
"Peki..." bana deliymişim gibi bakıp kibarca mırıldandı. "Teşekkürler hanımefendi, ancak isteğinizi gerçekleştiremem." konuşurken iç çekti ve sesi biraz yumuşadı. "Kişisel algılamayın... sadece bilirsiniz. Yasaklar."
Işık kaynağının altına doğru geçip başımı yana eğdim. Söylediğim saçmalıklara rağmen kibar kalmaya çalışıyordu. Ama şansımı zorlamaktan utanmayacaktım. "Yasak olmasa yapar mıydın?"
"Hanımefendi..." sabır diler gibi bir iç çekip hafif gülümseyerek devam etti. "Beni düşünmenizden onur duydum ancak ne diyebilirim ki? Böyle bir şey yapamam. O yüzden lütfen beni yalnız bırakın."
Peki... az sonra söyleyeceklerimi normalde asla söyleyemezdim. Ama kaybedecek ne var zaten geberiyorum. "Seni almadan hiçbir yere gitmeyeceğim."
Kaşlarını çattı. "Lütfen beni rahatsız etmekten vazgeçin. İsteğiniz çok anlamsız ve..."
Bir iki adımda aramızdaki mesafeyi kapatıp elini tuttum.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Bırakın."
"Sadece bir gece." dedim en yumuşak ses tonumla.
Kolunu silkeleyerek elimden kurtuldu. "Aiiş deli misin nesin? Şunu kesmezsen polis çağıracağım. Zaten kafam bozuk." son kısmı daha çok kendine söylüyor gibiydi.
O sırada otelin çıkışına yakın bir yerden adamın biri seslendi. "Bay Park, iyi misiniz? Güvenlik çağırayım mı?"
"Ona polisi aramasını söyleyeyim mi yoksa kendin gider misin?"
Sırıtıp kollarımı göğsümde bağladım. "Ona polisi çağırmasını söyle."
***
"Sen delinin tekisin, orası kesin." dedi gözetim odasındaki halimi izlerken.
"O zaman niye sen de geldin?"
Evet gerçekten polis aranmıştı...
"Imm..." birkaç saniye duraksadı ve kollarını göğsünde bağladı. "Sadece kötü bir duruma sürüklenmediğine emin olmak istedim."
Kollarımı iki yana açtım. "Gayet iyiyim."
"Kıyafetlerin biraz... açık."
"Eee?" tek kaşımı kaldırdım.
"Başına bir şey falan gelmesin diye yani...bilirsin her yerde kötü insanlar olabilir."
Oturduğum zeminde hafif doğrulup dizlerimin üzerinde aramızdaki cama yaklaştım. "Neden beni korumuyorsun o zaman? Yatağının epey güvenli olduğuna eminim."
Güldü. "Ne diyorsun sen ya?"
"Hava karanlık olduğu için yüzünü net olarak görememiştim ancak şimdi görüyorum da....seni daha çok istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLYONDA BİR KIZ (BTS-JİMİN)
Fiksi PenggemarErkek Oyunu ve Bias mı Bir gece mi hikayelerinin devamı niteliğindedir. Farklı bir hikayedir ancak o iki hikayedeki karakterler ve ilişkiler bulunuyor. Alisa lösemi olduğunu öğrendiğinde büyük bir şirkette avukat olarak güzel bir kariyere sahipti...