|kıza mı benziyorum?|

208 14 1
                                    


J......

Hızla bana yaklaşan üçlüyü görünce vücudum kaskatı kesilmiş, ve az önceki mutluluğumun yerini kor bir huzursuzluk sarmalamıştı.

Yerimde kıpırdanıp onları görmezden gelmeyi seçtim sanki onları görmezden gelirsem giderlermiş gibi, kafamı önüme eğip olduğum yerde küçülmeye çalıştım saçlarımın arasında onlara baktığımda bana yaklaşmalırına çok az kaldığını gördüm ve bu umutsuzca daha çok korkmama neden oldu.

Ben oturduğum yerde çikolatamı yemeye devam ederken karşımdaki masanın salandığını hisetim çaprazımdaki otıraklara oturmak yerine karşımdaki masaya oturmuşlardı.

Onların oturmasıyla daha yeni titrediği mi hisetim, hep böyle oluyordu zaten abimde benim bu tırsak hareketlerim yüzünden yanında gezdirmiyordu sanırım benden utanıyordu.

"ooo jungkook hanım senin dışarıda ne işin var, yoksa abin seni en sonunda terk edip sokaklarda sürtüklük yapasın diyemi gönderdi." Onun ne demek istediğini bilmiyordum ama sanırım kötü bir şeydi çünkü onlar bana iyi birşey demzlerdi.

Hanım demesi beni daha çok üzerken sadece tırnaklarım avuç içime saplamakla yetindim ve sorusuna yanıt vermedim.

Yanıt vermediğimi görünce sinirlendi, saçlarıma çok sert bir şekilde çekti ve kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı. "oww jungkook cugmuza bak sen nereden geliyo bu özgüven ha, hemende gözleri dolmuş hiç yakışıyor mu senin gibi top bir Hanımefendiye." Onun demesiyle ancak anlıyabilmiştim gözlerimin dolduğunu bunu anladım anda zaten gözümden bir damla yaş firar etmiş ardındanda diğerleri.

Şu anda çok fazla duyguyu birden yaşıyordum ama hepsi kötü yöndendi. Elleri hayla saçımı serçe çekiştiriyordu oysaki ben kafamı kaldırıp ona bakmıştım neden hayla benim canımı yakıyordu.

Arkasındaki adlarını bilmediğim iki adam benden yaşça büyük duruyordu sanırım Jake ile aynı yaştalardı.

"l-lütf-en be-n den ne is-tiyorsun-uz." Ağlamaktan ve hıçkırmaktan sesim çatlamıştı bu yüzden de kekelemek zorunda kalmıştım. "sesinde senin gibi çirkin jeon, senden  kurtulmaya çalışıyoruz çünkü bu mahalledeki çocukları yanlış yola sürüklüyorsun seni burda istemiyoruz sürtük git kendine başka bir mahalle seç!" Yüzümün ortasına kükredikten sonra saçımı sertçe bırakıp gitti ve diğer arkadaşlarıda onun peşine takıldı.

Onlar gittikten sonra bile ağlamaya devam etim doğru, söylüyordu bende aslında böyle olmayı istemezdim, yaptığım hareketler istem dışı gerçekleşiyordu, ama böyle hareketler yapınca kız mı olunuyordu.

Abim bile böyle davranıyordu bana aynı onlar gibi, zaten bu yüzden okuldada dışlanıyordum. Ben gerçekten sadece onlarla anlaşmak oyunlar oynamak sohbet etmek istiyordum ama onlar sanki ben kötü biriymiş im gibi sürekli beni ağlatıyolardı.   
  
T.......

Marketten peçete aldıktan sonra parka jungkookun yanına doğru adımladım, yerinde oturmuş ağlıyodu elindeki çikolata sını masaya bırakmış, kafası önüne eğik bir şekilde ağlıyordu.

Onu öyle görmemle yürümeyi bırakıp ona doğru koşmaya başladım. Yanına vardığımda beni fark etmemişti hemen elimdekileri karşısındaki masaya bırakıp, onun yanına oturdum.

Benim oturmamla irkilmiş olsada eğdigi kafasını kaldırmadı. "jungkook iyimisin." Kafasını kaldırıp gözlerini gözlerime dikti ağlamaktan şişen gözleri ve kıpkızarık olan burnuyla bana dönmüştü. "h-hyung be-n kıza mı ben zi-yorum."

Hıçkırmaktan ve ağlamktan sözleri bir araya getiremiyordu, bu söylediği cümle beni mafeti konuşurkenki büzdüğü kiraz dudakları çok davetkar görünüyordu, hayla benden cevap bekleye jungkooku cevapsız bırakarak, daha fazla kendime direnmeyi bırakıp o davetkar dudaklara yapıştım.

Yerinde donup kalan jungkook anın şokuyla ne beni geri iti nede karşılık verdi, geri çekilmek yerine daha çok ona yaklaştım ve ağzının kenarına bulanşan çikolatayı temizledim.

Hem çikolatanın tadı hemde jungkookun dudaklarını yumuşaklığı, kasıklarımın sızlamasına neden oldu, ben jungkooku öpereken o aramızdaki mesafe yi sıfıra indirdi ellerini havada tutuyordu sanki nereye koyması gerektiğini bilmez gibi, oysaki benim iki elimde jungkookun yanaklarındaydı.

Ellerini en sonunda benin onun yanaklarına koyduğum elerimin üstüne katmaya kara verdi. jungkook hareketsiz dururken bende onun yüzüne bulaşan çikolatayı dilim yardımıyla temizliyordum, ikimizin de gözü kapalı sadece anın tadını çıkarıyorduk.

Jungkookun yanağına bulaşan çikolatayı temizledikten sonra, hafif ama birazcık acıtabilecek şekilde ısırdığımda  ağzını aralıyarak acı dolu şekilde inledi, hemen bundan fırsat bilip dilimi onun ağzına yoladım, tanırı şahit olsun ki bu hareketimden dolayı ellerimi tutan ellerinin titrediğini iliklerime dek hisetim.

Yavaş başlayan öpücüğüm şimdi hızlandırmış ve öpüşmeye çevirmiştim, bu süreçte jungkook un karşılık vermediğini görünce içimi kaplayan korkuyla dudaklarımızı ayırdım.

Benim geri çekilmemle jungkook kapalı gözlerini açıp benim kiyle buluşturdu. İçimde kaplayan korku jungkook gözlerime bakınca dahada büyüdü, asla onu öpüşmek için zorlamadım ama, öyle aniden dudaklarına yapıştım diye bana kızabilir hata aramıza mesafe katarak benden uzaklaşabilirdi, bunu asla istemezdim bu kısa hata oldukça kısa süren beraber geçidiğimiz zaman diliminde ona oldukça alışmıştım.

Gülünce kısılan gözleri ve ortaya çıkan tavşan dişlerini görmeden artık bir günümü geciremezdim, genelde insanları pek sevmezdim ama jungkook öyle bir karşıma çıkmıştı ki onun o an bir melek olduğunu düşündüm, oldukça saf ve temiz görünüyordu ağlayınca suratı papatyayı andırıyordu.

Bembeyaz teni papatyanın yapraklarını uçları kırmzı olan burnu ise ortasındaki poleni andırıyordu.      

my SWEET child TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin