1. Nightmare

156 14 82
                                    

Genç çocuk kabusla uyanmasıyla sıkıntıyla ofladı. Yarın okulu vardı fakat uyuyamıyordu. Uyusa bile hep kabusla kalkıyordu. Dokunsalar ağlayacak kadar hassastı ve garip olan ise bunun sebebini bilmiyordu.

Aslında bu olayı ilk yaşayışı değildi. Bir kaç gündür uykuda zorlanıyor, hayatında bir terslik olmamasına rağmen kötü hissediyordu.

İç çekip komidindeki telefonuna gözü kaydı çocuğun. Ekrana iki kere tıklayarak üstte duran saati görüş alanına soktu.

02.45

Hep bu saatte aynı kabusla uyanıyordu genç çocuk. Yeniden İç çekti. Uyuyabileceğine dair bir umut Yeniden gözlerini yumdu. Bu sefer Uyuyamamasına rağmen Her zamanki kabusunu Yeniden görmesiyle tüyleri ürperdi. Gözlerini açmak istese bile açamadı. Belki de böylesi daha iyiydi?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bir kişinin çığlıkları duyuluyordu. Çocuk telaşlandı. Çığlık atarak böylesine kahırla ağlayan birini tek bırakmak doğru değildi. Vicdanına yakıştıramazdı bunu Lee Minho.

O insanlara yardım etmeyi hayat gayesi bilerek büyütülmüştü. Büyük babası ona yardım etmeyi öğretmişti. Kaçıp gitmeyi değil.

Büyük babasının Minho'ya son vasiyeti bile yardım etmekle ilgiliydi. "Başkalarının derdine ortak ol evlat. Karşılığını verecek olsunlar yada olmasınlar, kimseyi yarı yolda bırakma" böyle derdi dedesi. O anda dedesini ne kadar çok özlediğini farketti Minho. İhmal etmeden mezarına gitmeliydi.

Dikkatini Yeniden gelen feryatlı çığlıklar dağıttı. Bu sefer bütün odağını sese verdi çocuk. Nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Fakat ses her yönden geliyordu. Minho korkuyordu ama yardım etme isteği daha ağrı basıyordu.

Sonunda daha fazla sesin geldiğini düşündüğü yöne doğru yöneldi ve son hız koşmaya başladı. Koşarken yumuşak, dokunulası saçları dağılıyordu.

Uzun bir süre koştu. Hem korkudan hem de koştuğundan dolayı terlemişti. Kahverengi saçları terle alnına yapışmıştı ve görüş alanını daraltıyordu. Ellerini tarak gibi kullanarak saçlarını geriye doğru taradı.

Hiç bir şey bulamayınca Vazgeçmeyi düşündü çocuk ama ses desibellerinin artması yaklaştığını gösteriyordu. Vazgeçme isteğini kafasından kovdu, başardığını sevindiğine yan gülüşünü henüz görmediği kıza(?) sundu. Derin bir nefes alarak Yeniden koşmaya başladı

Çok yorulmuştu genç ama devam etti. Dalağı sızlamaya başlamıştı. Kafasını kaldırıp nereye geldiğine baktı Minho. Karşıdaki uçurumla aralarında 200 metrelik bir fark vardı.

Seslerin buradan geldiğine emindi. Gözlerini iyice kıstı ve etrafa keskin bakışlar atmaya devam etti.

Kimsenin bulunmadığını zannedip hayal kırıklığına kapılacaktı fakat son anda gördüğü karaltılar içine Yeniden umut tohumlar ekmişti.

Zonklayan dalağına rağmen biraz daha ilerledi. Çığlıklar kesilmemişti ama azalmıştı. Bunu ölümün son dakikaları çığlıklarına benzetti. Birkaç saniye sonra ne düşündüğünü farketti ve dehşetle kafasını iki yana salladı.

Birinin ölmesi ihtimalini düşünmesi bile bütün beyin devrelerini çökertecek kadar oluyordu.

Bu sefer çığlıkların sahibini kurtarmak için dalağının sızısını umursamadan koştu. Koştu...Koştu ve karaltıların olduğu yere yaklaştı. Yaklaşması ile sendeledi Minho. Bu görüntü onun gibi soğukkanlı birini bile sendeletmişti.

Kalabalık bir çember halindeki grup vardı. Çemberin tam ortasında ise elleri ile kulaklarını sanki büyük bir gürültüden korumak istermişçesine kapatan, tir tir titreyen, belli belirsiz sayıklayan ve arada duyduğu feryatlı çığlıklardan atan bir siluet vardı.

WhiteFreeSia {•Lee Minho•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin