Kumral çocuk birkaç kez dizlerinin üstünde inip kalktıktan sonra bu hareketin üstüne dudaklarını daha sert hareket ettiren çocuğun boynuna elini sardıktan sonra siyah düz saçlarını sertçe çekmişti. Sirius bu hamleye karşılık kucağındaki çocuğu belinden tutup kendi vücuduna çok sert olmayacak bir şekilde bastırdığın da Remus'tan boğuk bir inleme sesi duyulmuştu. Sirius'un dudakları çocuğun sesini kesmese bu inleme oldukça yüksek çıkardı. Remus daha ileriye gitmemek adına -en azından iş yerinin çatısındayken- çocuğa son bir öpücük kondurup kendisini kucağından yere attı. İçinde hâlâ yer eden devam etme isteğini bir kenara koymaya çalıştı. Belli ki partneri de öyleydi.
Sırtını çatının kısa duvarlarına yasladıktan sonra kafasını mermerlere yaslayıp gözlerini gökyüzüne çevirdi. Gerçi hava biraz bulutluydu yani manzara o kadar da istediği gibi değildi umarım onlar buradayken yağmur yağmazdı. Dudaklarında dün geceden kalma birkaç yara az önceki birleşme ile yeniden sızlamaya başlamıştı. Dudağını yalayınca daha çok sızladıklarını fark edince küçükçe bir küfür mırıldandı.
"Eve gidince krem sürmeyi unutma."
"Sen de benimle konuşmaman gerektiğini unutma."
Sirius karşısındaki çocuğun bu hallerini sevmişti. En çok peşinden koşulan bir insanı peşinden koşturacak bir insana dönüştüren çocuğu sevmişti. Cebindeki siyah sigara paketini çıkartıp içlerinden rastgele bir tanesini yakarken hâlâ bulutlarla ve aradan kendini göstermeye çalışan güneşle kaplı gökyüzünü izleyen çocuğu izliyordu. Aslında kendisi gibiydi onca yalan rolün arasından kendi kişiliğini ortaya çıkarmaya çalışan Sirius ile aynıydı çocuğun izlediği manzara.
Güneşte kumral saçları biraz daha altın sarısı gibi gözüküyordu. Dün gece olduğundan daha farklıydı. Ayrıca her öpücüklerin de olduğu gibi belli etmese bile yüzü kızardığı için belli belirsiz çok sık olmayan çilleri göz önüne geliyordu. Yüzüklerle kaplı parmaklarının arasında tuttuğu uzun ince sigarayı Remus'un yaralı dudaklarına götürdüğünde çocuk reddetmeyip bir kez içine çekmişti ama ardından etrafı bir öksürük sesi kapladığında Sirius bu sefer güldü.
"Sigara konusunda iyi değilim."
Sirius kendisine ait olan sigarayı kendi dudaklarına götürürken Remus kendini oturdukları sert yerden biraz kayarak ona doğru yaklaştırmış ardından başını omuzuna yaslamıştı. Sirius çocuğun dumandan rahatsız olmaması için sigarayı diğer eline aldığında biraz mahcup biraz ise ukala bir tavırla soruyu atmıştı ortaya.
"Bana kızgın mısın Lupin? Bu olanlar için?"
Remus çocuğa biraz daha sokularak ilgisini çeken gri yüzüklerle oynamaya başladı. Kelimeleri nasıl toparlaması gerektiğinden emin değildi. Evet ona kesinlikle kızgındı ve içi içini yiyordu ama ona masumca bakışlar atan çocuğa bağırıp çağırmak da zor geliyordu.
"Kızgınım keşke söyleseydin Black. Bu benim davranışlarımı değiştirmezdi."
Sirius kolunun altında bir kedi misali duran çocuğun dağınık saçlarıyla oynamaya başlarken birkaç kez yutkundu. Kendisini iyi bir şekilde açıklarsa durumu kurtarabileceğine inanıyordu. Ayrıca kurtarması gerektiğine de inanıyordu. Remus'u bu kadar hızlı kaybetmek istemiyordu.
"İnsanlarla romantik bir ilişkiye girmeye başladığımdan beri çoğu sadece ün ve para kazanmak için benimle birlikte oldular. İlk başlarda her ayrılıktan sonra kendimi o insana kaptırdığım için mahvolurdum ama büyüdükçe karşımdaki kişilerin amaçlarını anlamaya başladım. Güvenmemeyi tercih ettim çoğu zaman. Güvendiğim ve sevdiğim kişiler elbette oldu ama onlara da rol yapmak zorunda kaldım çünkü insanların benden beklediği kendim değildi. Ekrandaki halimden hoşlanıyorlardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙠𝙚𝙚𝙥𝙞𝙣𝙜 𝙪𝙥 𝙬𝙞𝙩𝙝 𝙩𝙝𝙚 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠𝙨/𝙬𝙤𝙡𝙛𝙨𝙩𝙖𝙧
Fanfictionremus lupin bir gece geçirdiği çocuğu ertesi gün televizyonunda sabah magazinlerinde göreceğine imkan vermemişti. 230623