külkedisi ve prensin ailesi tanışsaydı

185 24 2
                                    

Minerva hafifçe kırışık boğazını temizleyerek fazla büyük olmayan toplantı kapısını rahatsız edilmemek adına yavaşça kapattı. Sirius'un dediklerini görmezden gelerek -ki belli ki asistanı da öyle yapıyordu- Remus'a eliyle masanın baş kısmında oturan Walburga'yı işaret etti. Orta yaşları geçmeye yeni yeni başlamış olan kadın fotoğraflarda gözüktüğünden biraz daha sert gözükse bile Remus samimice gülümsedi. Onun işi buydu.

"Walburga Black ve ailesi."

Walburga elini kumral saçlı çocuğa doğru uzattığın da Remus onun elini yukarıdan uzatarak ailesi üstünde kurduğu otoriteyi göstermeye çalıştığını anladı. Bu bir nevi sana da böyle davranacağım anlamına mı geliyordu? Kadının uzattığı elini sıkarak küçük bir tebessüm bıraktı.

"Remus Lupin, sizinle tanıştığımıza memnun oldum."

Tanışma fazla uzun sürmeden Walburga göz temasını kesip, sandalyesine geri oturmuştu. Minerva kısaca aile üyelerini tanıttıktan sonra sandalyeyi çektiğinde Remus önce Minerva'nın sandalyesini çekip onun oturmasını sağladıktan sonra kendisi de koltuğa fazla gömülmeden oturdu. Ardından tam karşısındaki çocuğun sandalyesine yayılarak oturduğunu fark edince gözlerini devirdi. Nezaket kurallarından yoksunluk fazla zordu. Ayrıca Remus'u bıraktığı durumda öyle. İçinden ona kızsa bile aynı zamanda bu durum hoşuna gidiyordu. Yalan söylemeyecekti.

"Az önce de söylediğim gibi Remus benim için çok değerli bir öğrencim gibidir. Onunla çalışmak hiçbir zaman yanıltmaz inanın bana."

Remus müdürü konuşurken masadaki insanları yavaşça süzüyordu. Sadece birisine odaklanıp kalmak istemiyordu. Halinden memnun olanlar vardı mesela karşısındaki çocuk gibi sırıttıkları yüz ifadesinden bunu anlayabiliyordu. Olmayanlarda vardı özellikle siyah kıvırcık saçlı kadının gözlerini kendisine dikmesi çocuğu biraz rahatsız etmişti. Gözünü yüzlerden çekip Minerva'ya bakarak gülümsedi.

"Teşekkür ederim. Elbette, sizin gibi bir aileyle çalışmak benim içinde harika bir deneyim olur."

Sadece çocukların başlarındaki kadının egosuna yaranmaya çalışıyordu. Eğer bunu yapabilirse işi de elinde tutabilirdi. Belli ki söz sahibi oydu. Bu karara vardığında toplandı salonunda çocukların babaların olmadığını bir kez daha fark etti. Çoğu fotoğrafta da olmadığı gibi.

Walburga gri gözleriyle bir kez daha çocuğu süzdü. Belli ki nezaketi önemseyen bir aile tarafından yetiştirilmişti. Ayrıca Minerva'ya güveniyordu o kadın bir kez olsun yanlış bir hamle de bulunmazdı. Siyah kalem eteğini eliyle düzeltip başıyla onayladı.

"Bizim içinde öyle Remus. Planların varsa bizimle paylaşabilirsin."

Kumral saçlı çocuk arkasına yaslanıp yutkundu. Evden buraya koşturduğu yarım saatlik süren yolculuğunda bunu düşünmeye fazla vakti olduğu söylenemezdi. Karşısındaki kişileri tanısa yine bir fikri olurdu ama bu toplantı başlı başına fiyaskoydu. Yeşil gözlerini yeniden Sirius'a dikip gülümsedi. Sirius'un bu fiyaskodan keyif aldığı o kadar açıktı ki.

"Aslında o kadar vaktim olduğunu söyleyemem."

Bellatrix sözü annesinden devraldığında kıvırcık saçlarıyla oynuyordu, dudaklarında keyifli bir gülümseme vardı.

"Doğru, vakit olmamış olabilir ama bizim senden beklentimiz kriz anlarında olayı çözmek değil midir?"

Sirius oturduğu sandalyede doğrularak ablasına doğru dönmüştü. Bu kızın insanlara her koşulda ön yargılı yaklaşması o kadar bencilceydi ki. Sirius saygısını daha fazla tutamayacaktı.

"Bella, susmalısın fikrimce."

Walburga birkaç kez masadaki parmaklarını cama vurduğunda bu bir uyarı işareti olsa da Bellatrix ailenin şımarık çocuğuna boyun eğmekten sıkılmış olmalıydı ki annesine karşı çıktı.

𝙠𝙚𝙚𝙥𝙞𝙣𝙜 𝙪𝙥 𝙬𝙞𝙩𝙝 𝙩𝙝𝙚 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠𝙨/𝙬𝙤𝙡𝙛𝙨𝙩𝙖𝙧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin