bir takım ikinci isim sorunları

141 25 1
                                    

Remus pembe dudaklarına götürdüğü çay bardağında ki çayı yudumlarken süt tadı fazla geldiği için bütün mutluluğu ruh emiciler tarafından emilmiş gibi mırıldandı. -bu kadar dikkat etmesinin sebebi boş zamanlarında kafelerde ingiliz çayı içip kendisini gurme sanmasıydı- tabii, karşısında çok daha farklı bir ruh emici duruyordu.

"Dorcas, suçumu kabul ediyorum. Surat asmayı bırakarak seni bar dışında bir yere getirdiğim için bana minnettar olur musun?"

Gri saçlı kız çocuğun küstah tavırlarına karşı masada bardağın altına sıkıştırılmış peceteyi avucunda buruşturup ona fırlattığında kumral olan kendisine gelen peceteden gülerek kaçmıştı. Remus kendisinin hatalı olduğunun farkındaydı ve resmen beş saattir kıza kendisini affetmesi için yalvarıyordu. Dorcas ise başta kırgın hissettiği konusunda yalan söyleyemezdi. Sosyal medyada gördüğü videolar olmasa en yakın arkadaşı ona söylemeyecekti bile! En azından sabah böyle hissediyordu. Şu an ise sahte bir sinir rolü yapıyordu. Remus'un hata yapması düşük olasılıktı ve şimdi onu böyle görmek içten içe kendisine komik geliyordu ama bu kötü bir arkadaş olduğu anlamına gelmezdi.

"Olmam aptal! Gece üçte bir anda en yakın arkadaşımın big boy* şarkısıyla olan editini görüyorum ve ardından black ailesinin menajeri olduğunu öğreniyorum."

Havanın sıcak olmasından dolayı gözlerine düşen kahkülleri onu iyice rahatsız etmiş olacak ki eliyle onları havaya kaldırmıştı. Bu halde biraz komik gözüktüğü için Remus ister istemez gülmüştü. Ardından hafifçe boğazını temizleyerek masaya doğru eğildi.

"Sahi videoyu bir daha gösterene."

Kız çocuğun bu isteğini bugün çok fazla duyduğu için bir tepki vermeden cebindeki telefonu çıkartıp, uygulamaya girdikten sonra kaydedilenlere attığı videoyu açıp çocuğun eline doğru uzattı. Remus onun kılıfının arkasında Marlene ile olan resmini sakladığını gördüğü için tatlı bir şekilde tebessüm ediyordu.

Video uzun değildi. Yapılan akımlardan rastgele bir tanesi yapılmıştı işte. Gecen ki çekim için gittikleri şirketin önünde çekilmişti. Remus, Sirius'un yanında yürüyor sonra inci beyazı gömleğinin kollarını düzeltiyordu. Arkadaki şarkının anlamıyla çocuk ister istemez güldü.

"O kadar da uzun değilim?"

"Akımı da sadece uzunlara yapmıyorlar zaten?"

Remus hazır telefon elindeyken göz ucuyla saate bakıp ardından kıza geri uzatıp gülümsemişti. Minerva sabah saatlerinde onu arayıp konuşmak istediğini söylemişti. Remus'a kalırsa şu an menajerliğini yaptığı aileyle ilgili bilgi verecekti çünkü bunu yapacağını söylemişti. O yüzden patronuyla yapacağı toplantı gözüne o kadar da korkunç gelmiyordu.

"Kaçıyorum ben. Sen de eve gidince bana yaz olur mu?"

"Yazarım, sen de bundan sonra bana haber ver!"

Dorcas'a iyi dileklerde bulunduktan sonra zaten açık alanda olan kafeden ayrılmıştı. Büyük ihtimalle bir daha gelmemek üzere zira çayı hiç ama hiç beğenmemişti. Kendisini yormamak adına kız arkadaşını şirketine yakın bir kafede buluşmaya ikna etmişti. Bu yüzden metro kullanmak yerine yürümeyi tercih etti. Metroyu düşündüğü zaman Sirius aklına gelince yürürken istemsiz tebessüm etti. Sirius aklına gelince genelde olan bir durum haline gelmişti artık. Hava biraz sıcak olsa bile yürümeye devam ederek büyük şirkete ulaşmıştı. İçeriye girdiğinde yüzüne vuran serin hava ile şükran duydu. Dışardaki yakan güneşten sonra muhteşem gelmişti.

"O menajerliği nasıl aldığını biliyorum."

Boynunun arkasından gelen ses ile huylanarak sese doğru döndü. Karşısında gördüğü adamla yeşil gözlerini sinir bozucu bir şekilde devirdi. Bunu yaparak karşısındaki adamı daha fazla sinir etmiş oldu. Fenrir, her zaman giydiği benzer zevksiz kombinlerinden birisini giymiş karşısında dikiliyordu.

𝙠𝙚𝙚𝙥𝙞𝙣𝙜 𝙪𝙥 𝙬𝙞𝙩𝙝 𝙩𝙝𝙚 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠𝙨/𝙬𝙤𝙡𝙛𝙨𝙩𝙖𝙧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin