"Aslında ben gelmesem belki daha iyi olabilir."
Beş kişi akşamın yavaş yavaş çökmeye başlayan karanlığında sokak lambasının altında yürürken en arkada kalan saçları ışık yüzünden parlayan kumral çocuğun bir anda adımlarını yavaşlatarak durup kurduğu cümleyle geri kalan dörtlü bakışlarını ona cevirmişlerdi. En büyük yüz ifadesini ise yürüdükleri süre boyunca susmadan ona rastgele bir şeyler anlatan bir nevi flörtü sayabileceği çocuk yapmıştı. Abisinden önce Regulus mızmızlanarak kumral olana dönmüştü. James'e dışarıda oldukları için dokunamamak onu yeteri kadar mutsuz ederken bir de bu akşamın bozulmasını istemiyordu.
"Oyunu bozmasana hem fikir bile senden çıktı."
Eliyle kumral saçlarını dağıtırken bildiğini belli eder bir şekilde nefes verdi. Teklifi yaparken hemen akşamına bunun gerçeğe döneceğine ihmal vermeden sadece birlikte çalışacağı kişileri tanımak adına söylemişti ama Regulus bir anda bunu hatırlatınca sevgilisi de ona her cümlesinde destek vermeye yemin etmiş gibi olunca herkesi ikna edip yola çıkmışlardı. Küçük olan black restoranın çok yakında olduğunu araba gerekmediğini söylediği için şimdi beş dakikalık yolu hep beraber yürüyorlardı. Narcissa ise topuklu ayakkabıların rezilliği hakkında bir metin yazmış onu anlatıyordu. En azından Remus herkesin dikkatini kendisine çekmeye başarana kadar.
Sirius karşısındaki çocuğun aksi bir tepki vermediğini adeta donmuş bir şekilde durduğunu fark edince ona doğru küçük birkaç adım attı. Boyları neredeyse aynı olduğundan yavaşça kulağına eğildi. Bu hareket Remus'un boynunun karıncalanmasına neden olmuştu. Boynundaki nefes vuruşları yüzünden derince yutkunduğun da Sirius'u göğsünden hafifçe geriye doğru itti.
"İkna yeteneğinden hoşlandım."
Geriye doğru sendeleyen çocuk gülümsediğinde onun da dudakları ister istemez kıvrılmıştı. Kendisini neden bir anda geriye çektiğini anlayamamıştı aslında. Yeni arkadaşlarını sevmişti özellikle çatıda oturup konuştukları zaman kafa dengi ve anlaşabileceği insanlar olduklarını görmüştü. James'i zaten önceden tanıyordu gerçi babası bu kadar sıkı basketbol takip etmeseydi tanımazdı ama yine de sonunda çalıştığı işinin hakkını vererek gün içinde bir ünlüyü tanıdığına sevinmişti.
Regulus sonunda restoranın başında mutlu bir şekilde durduğunda kumral çocuk biraz geriye çekildi ve gözlerini etrafta gezindirdi. Aslında biraz sahtelik kokuyor gibi hissetmişti. Etrafta lüks arabalar yer ederken onların peşinden koşturan valeyi gördüğünde mırıldandı. Bir zamanlar o da bu pahalı araçların peşinden koşturup park etmeye çalışıyordu. Restoranın içinden ise genelde aileler değilde gençler çıkıyordu. Remus buranın bar tarzı restoranlardan olabileceğini düşündü. Bütün yol saçlarını tutup dağılmalarını engellediğini söyleyen sarışın kız konuştuğunda ise düşüncelerini bırakıp ona döndü.
"Regulus rezervasyon yaptırmadan girebileceğimize emin misin gerçekten?"
"Beni izle ve iğrenç gözüken saçlarını insanların zevki için kopar da midemiz bulanmasın."
Narcissa kardeşinin üstüne atlayacak gibi bir hareket yaptığında Remus kendisini ileriye attı. Dışarıdalardı ve son istediği şey yeni menajerliğini yapmaya başladığı aile ile kameralara yakalanmaktı. Büyük ihtimalle ailenin annesi işine dakikasında son verirdi. Narcissa imalı bir şekilde geriye çekildiğinde hepsi birden restorana girmişlerdi. Kapıda elinde bir listeyle duran adam gözlerini bu beşli üstünde dolaştırdıktan sonra elindeki kalemi bir kez çevirdi ve herkesin bildiği bilmeyenlerin ise tahmin edebileceği o soruyu sordu.
"Hoşgeldiniz, rezervasyonunuz var mıydı?"
Regulus konuşmayı devralacakken James onu belinden geriye çekerek durdurdu ve karşısındaki adama o klasik gülümsemesini sundu. Remus genç basketbolcunun gamzelerini gün içinde çok sık fark etmişti zira çocuk sürekli gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙠𝙚𝙚𝙥𝙞𝙣𝙜 𝙪𝙥 𝙬𝙞𝙩𝙝 𝙩𝙝𝙚 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠𝙨/𝙬𝙤𝙡𝙛𝙨𝙩𝙖𝙧
Fanfictionremus lupin bir gece geçirdiği çocuğu ertesi gün televizyonunda sabah magazinlerinde göreceğine imkan vermemişti. 230623