Merhabalaaar.
Buraları yazmak benim için zor oluyor gerçekten umarım daha hızlı biter :(
Güzel okumalar, umarım seversiniz.Doktor hızla yanından geçerken Taehyung ellerini saçlarından geçirmiş halde titreyip sayıklamaya başlamıştı camın arkasından. Monitördeki kalp atışları tek bir çizgi halini alırken Taehyung'un içini tıpkı ilk günkü bir korku kaplamış, yeniden delirme noktasına yaklaşmıştı hiç uzaklaşamadığı o hiçlik ve her şey demek olan şeyden.
İçeride hızla müdahale ediliyor, kontroller yapılıyordu. Taehyung sayıklamaları arasından ruhunun yavaş yavaş kaybolduğunu hissediyordu. Jimin'in o güzelim sesi kulaklarında çınlıyor, ellerindeki o his sürekli dokunur gibi oluyordu ruhuna. O denli çaresizdi ki... Sanki kışın dondurucu soğuğunda henüz bakıma muhtaç bir çocukken kapının çırılçıplak kapının önüne koymuş, yara bere olan ve zayıflıktan kırılacak vücudu karların arasına kıvrılıp kalırken kimsesiz hissetmişti. Böyleydi işte ona aşık olmak Taehyung için. Jimin onun herkesiydi ve eğer ona bir şey olacak olursa kimsesiz kalacaktı. Bu düşünce Taehyung'un kalbine bir hançer gibi saplanıp derinine inerken acıdan inlemesine yol açıyordu.
-Jimin yalvarırım bırakma, Jimin...
Ağlaması şiddetleniyordu. Yavaşça yere çökerken her şey dönmeye ve bulanmaya başlamıştı. Taehyung kendini kısılmış gibi hissediyor, başını elleri arasına alırken defalarca ettiği o duayı tekrarlıyor, bunların yalnızca bir kabustan ibaret olmasını, Jimin'in onu kolları arasında sakinleştirerek uyandıracağı ve o anın telaşıyla hızlıca açtığı masa lambasının aydınlattığı odayı hayal ediyordu. Jimin'in bedeni tüm sevgisiyle kendisini saracak ve bu kötü kabus artık bitecekti. Sevgilisi yumuşacık, nazik öpücüklerini saclari arasına kondururken minik parmakları yüzünü okşayacaktı yavaş yavaş...
Aynı anda kıpırdayan dudakları yalvaran bir tonda fısıldıyor, günlerdir ettiği bir diğer duayı tekrarlıyordu.
Zihni öyle karmakarışık haldeydi ki ne düşüneceğine neye inanacağını bilemiyor, elinden hiçbir şey gelmiyor oluşu onu deli ediyordu.
-Sevgilim...
Dudaklarından canını yakar gibi çıkan bu kelime her defasında ruhuna saplanıp kalıyor, birkaç umut yamasıyla kapattığı ruhunu yeniden kan revan içinde bırakıyordu.
Eskiden yumuşacık dökülen bu kelime şimdi bir bıçak gibi, zehir gibi yakıp yakıyordu.
'Ya bir daha söyleyemezsem... Ya bir daha o gülüşüne bakarken sevgilim diye doyamazsam yüzüne... Ya Jimin... Ya Jimin ölürse... N'aparım! ONSUZ N'APARIM BEN!
Taehyung tüm benliğini kaybedecek gibi oluyor, olasılık denizi içinde her seferinde son bir nefesle kurtulacakmış gibi çırpınıp duruyor, kalbi duracak noktaya gelene dek çarpıyordu.
Canının en içi, nefesinin en derini, karanlığının güneşi, yaşamının biricik ateşi şimdi yavaş yavaş ellerinden kayıyordu. Öyle bir histi ki Jimin'in en ufak bir sıyrık yarası ya da azıcık zor nefes alışı Taehyung'un bedeninde inanılmaz sancılara neden oluyor, sevgilisi orada iken o da dışarıda veriyordu ikisi için olan bu savaşı.
Sesli bir şekilde ağlarken kendini sıkıyordu. Parmak boğumları bembeyaz olmuş, bedenindeki en imkansız hücre dahi kasılı kalmıştı. İçinde bir korku kol geziyor, nefesleri kesilecek gibi olsa dahi acısını en içten haliyle gösteriyordu. Gözyaşları bir an olsun durmadan yanaklarını ıslatıyordu.
İçinde iyiliğe dair ettiği tek bir dua dahi kalmamıştı sanki artık. Jimin... Jimin son seferinde öyle bakmıştı ki yüzüne...
Taehyung unutmak istiyor, reddetmek istiyor, zihninden silmek istediği o gözleri bir türlü kopamadığı bir bağla ruhuna bağlanırken Taehyung daha fazla acı çekiyordu. Gözlerindeki parıltı son kez çakmıştı Jimin'in gözlerinde ve bir veda hüznü akmıştı sanki sol yanağından Taehyung'un kalbine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Hold Me | vmin/vkook
Любовные романы-YETER! YETER DEDİM SANA! BIKTIM ARTIK ANLIYOR MUSUN! BIKTIM BAKIP GÖRMEMENDEN! BIKTIM SÜREKLİ AĞLAMAKTAN! SENİ BUNCA SEVERKEN BUNLARI HAK ETMEDİM BEN! -Jungkook lütfen... -SUS DEDİM! SUS! Jungkook sinirle önündeki piyanoyu devirmiş, Taehyung sık...