"Geliyor musun bu akşam"
Taehyung heyecanla mesajı gönderirken yerinde duramıyordu. Birkaç gün öncesinden sevgilisine bende kal artık demişti ve önce ufak çaplı bir şokla karşılaşsa da sonradan aldığı olumlu cevap bir anda kalbinde kelebekler uçmasına sebep olmuştu. Taehyung hayatında görmediği cennetin kapılarına dokunuyor gibi hissetmişti. Şimdi o kapılar öylesine güzel açılacaktı ki hiç bilmediği pınarların tatlı suları serinletecekti tüm kızarmış yaralarını yeniden.
Hala ekran başında beklerken Jimin'in yazıyor yazısını görünce daha da heyecanlandığını hissetti.
Jimin iyice toparlanıp geleyim bir sürü iş olmasın dese de Taehyung mızmızlanınca vazgeçmiş, sevgilisini kırmak istememişti. Şimdilik birkaç parça getirecekti ve sonra hafta sonu gidip eşyalarını toplayacaktı.
Taehyung sabırsızlanıyor, bir an önce bugünkü mesaisi bitsin istiyordu sevgilisine kavuşmak için. Evet, Jimin ilk kez onun evinde kalmayacaktı ama ertesi gün kalkıp gitmeyecekti de. Artık hep onun o güzel yüzünü öperek uyanacak, saçlarının mis kokusuyla uyuyup yine onun süslediği düşlerini görecekti. Jimin'in onun yanına taşınması sanki hayatında yeni bir başlangıç olacaktı...
"Geleceğim bebeğim, geleceğim sevgilim. Birkaç parça eşyamı alayım akşam kollarının arasında olacağım söz."
"Yapma bak düşüp bayılacağım."
Taehyung kocaman gülerek etrafına bakmış heyecandan nefesi kesiliyor gibi hissetmişti.
Jimin de kafasını iki yana sallayıp gülerek sevgilisinin bu heyecanına ortak olmuştu telefonun diğer ucundan.
Birbirlerine yazdıkları harflerin dahi ayrı ayrı duyguları ve anlamları vardı sanki. İkisi de karşısındakinin yazdıklarını sanki yanında söylüyormuş gibi hayal ediyor, tüm mimikleri ve o kelimeleri söylerkenki ses tonu dahi hiçbir eksik olmadan gözlerinin önünden geçiyordu. İkisi de öylesine aşıktı ki birbirine diğerinden gelen en ufak bir bakış, en kısığından bir ses ve inceden kendini hissettiren bir duygu kalplerini, içindeki binlerce kanatla birlikte havalandırıyor; aynı anda bu güçlü duygu altında tüm ruhları eziliyordu sanki.
...
Taehyung işten çıktıktan sonra Jimin'e yanına gelmeyi teklif etse de Jimin reddetmişti.
Kendim gelmek istiyorum sana Taehyung'um demişti. Taehyung da Jimin toplanırken evinin içinde dört dönmüş, bazen koltukların tepesinde dahi gezmişti heyecandan. Defalarca yatağını düzeltmiş, etrafı toparlamıştı. Penceresinin önündeki papatyalarla ilgilenmişti. Jimin getirmişti bu çiçekleri ve Taehyung neredeyse milimetrik ayar yaparak en güzel ışığı bulmuştu. Şimdi de defalarca saksının tozunu almıştı ve yerlerini tekrar tekrar değiştirmişti. Tıpkı kalbinin tüm ışığını alan sevgilisi gibi onun güzelim çiçekleri de güneşin tüm ışığını alsın istiyordu.
Taehyung bazen bu çiçeklerle konuşuyor, bakımlarına çok özen gösteriyordu. Jimin ona geldikçe çiçeklerin beyaz yapraklarını nazikçe okşuyor; bazen su da veriyordu. Şimdi o papatyalara birlikte bakacaklar, birlikte büyüteceklerdi. Taehyung bu zamana dek çok nazik bir bakımla ölmemeleri için elinden geleni yapmıştı.
Şimdi yeniden penceresinin önüne oturmuş çiçeklere bakıyordu.
-Geliyor asıl ışığınız, artık kışın bile solmayacaksınız.
Taehyung huzurla gülümseyip pencerenin önünden kalkmış yeniden salonun içinde dolaşmaya başlamıştı. Oturamıyordu yerinde. İçi içine sığmıyor, garip bir duygu diğer yandan kalbinden ateş yakıp boğazlarına kadar gidiyordu. Sanki düşünceleri de bu ateşte yanıyordu. Elleri titrer gibi oluyor, bazen nefesleri sıkışıyordu ciğerlerinde. Pek hoşuna gitmese de görmezden gelmeyi tercih etti Taehyung. Biricik sevgilisi geldiği için yaşadığı heyecandan olduğunu düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Hold Me | vmin/vkook
عاطفية-YETER! YETER DEDİM SANA! BIKTIM ARTIK ANLIYOR MUSUN! BIKTIM BAKIP GÖRMEMENDEN! BIKTIM SÜREKLİ AĞLAMAKTAN! SENİ BUNCA SEVERKEN BUNLARI HAK ETMEDİM BEN! -Jungkook lütfen... -SUS DEDİM! SUS! Jungkook sinirle önündeki piyanoyu devirmiş, Taehyung sık...