Aral'ın anlatımıyla
"Aral?" onunla çok yakındık, fazla yakındık. Siktirdi, kocaman bir siktir dahaydı.
"Peri kızı?" ağzımdan çıkabilen tek kelime sanki bu ikisiydi. Şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. Beni nereden tanımıştı? Bir anda ayaklarının üzerinde yükselip kollarını boynuma dolamıştı. Bunu beklemiyordum, bu yüzdendir ki bir kaç saniye hiçbir şey yapamamıştım, daha sonra ise kollarım benim iradem dışında kalktı ve beline dolandı. Bir kaç saniye sonra aniden geri çekildi ve direkt gözlerime odaklandı.
"Çok büyümüşsün ama bakışlar aynı maşallah." Bakışımdan mı tanımıştı? Tam şuan bağırarak 'Hassiktir' demek istiyorum vallaha. Biz kız bizi unuttu diyoz kız bizi bakışımızdan tanıyor, neyse küfür etmiycem...
"Sende çok büyümüşsün." Hadi canım, şaka yapıyosun Aral, sen büyüyecektin kız hala aynı kalacaktı zaten. Dilimi şuan eşek arısı soksun, bir daha hiç konuşamayayım ne olur ya!
"Eee tabi 18 sene geçti aradan, neyse ya nasılsın?" valla 18 sene mene ben bilmem de sende hala küçücük çocuk gibi bakıyon peri kızı onu napıcaz?
"İyiyim,sen?"
"İyi bende." diyerek kocaman gülümsedi. Evet akıl baştan gitti tutabilene aşk olsun, şimdi toparlan bakalım Aral. Ben kendi kendime söverken arkadan demin abisi olduğunu öğrendiğim çocuk bağırmaya başladı.
"Sare! Hadi kızım ya, daha ev toplanacak." Kafasını yana doğru yatırarak bir ya sabır çekti.
"Valla Aral seninle daha çok konuşmak isterdim ama duydun benim öküz böğürüyor şuanda, benim gitmem lazım akşam düğüne gel orada konuşalım." dedi ve el sallayarak gitti. Bir dakika düğün inşallah abisinindir...
"Aral, senin şu peri kızı bu mu?" diyerek sağımda yerini aldı Derin. "Valla peri kızı mı nedir bilmem ama yakışıyonuz lan" diyerek kendince bir çıkarımda bulunarak Derin'in yanında yerini alan Sezer oldu. "Yengem be, yani şimdi bana yine kızacaksınız ama yengemde yengem yani" diyerek milli saçmalığını yapan Enis ise benim diğer tarafıma geçti. Artık ekip tamamdı, şimdi asıl soru akşamki düğün kimin?
Sare'nin anlatımıyla...
Geldiğimizden beri ev ile uğraşıyorduk. Temizliğiydi düzeniydi derken akşam olmuştu. Hayır biz hangi akla hizmet tam düğün günü buraya gelmiştik acaba, hangi akla hizmet yani?!
"Sare! Oda hazır mı kızım ya?!"
"Böğürme içerden bana hazır işte!" ayak sesleriyle yönümü kapıya çevirdim. Ayy gelen kim acaba? Şakasınız tabiki de bizim bizon!
"Sare temizle dedik sana, sıç içine demedikki abicim."
"Karan bak elimde kalırsın ha! Biz zaten hangi akla hizmet düğün günü geldik buraya bir hafta öncesinden gelir benim bildiğim buraya. Sabahın beşinde kaldırdın zaten, tabi o kaldırmaksa orayı atlıyorum bak..." ben söylenmeye başlayınca zaten hemen kulağını kapamış arkasına dönerek kaçma eylemine başlamıştı. Yalnız son söylediğimle bana döndü.
"Aman abicim çok insaflısın maşallah, atla atlada sanki atlarken ayağın engele takıldı, he ne dersin." diyerek tatlı olamaya çalıştı, bakın altını çiziyorum çalıştı .Demek ki neymiş olamamış.
"Seni o engele bağlar üzerinden atlamam üstünde atlarım Karan!"
"Tabi kardeşim, tabi abisinin gülü yaparsın sen, hadi bakim güveniyorum sana ben, abisinin paşası bu ya." diye sağ yumruğunu boşluğa sallayarak odadan çıktı manyak herif. Gıcık falan ama iyiki var lan yoksa ben kime hakaret edicem böyle. Şunuda söyleyeyim bakın görüyorsunuz ki öğretmen çocuğu olsanızda abiniz bizonsa ağzınızı bozmanız gerekiyor kardeşlerim. Başka dilden anlamıyorsa ben ne yapayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREKTEN HAYRAN
Teen FictionAşkı çok şeye benzetirler hayatta, aşk herkese göre aynı anlam değildir. Kimine mutluluk, kimine hüzün, kimine savaş, kimine barıştır aşk. Bana göre yangındır aşk. Eğer aşkı yaşayacak iki kişi severse birbirini su olur da söndürür o alevleri yürekle...