"Karan! Bu gece eve gelme sana yatakta yok odada, gözüm görmesin seni!" diye bağırarak gelen kişi, pardon kişiler bugün Aral'ın yanında gördüklerimdi. Bu kez konuşmanın başından ilk kez sesi çıkmıştı Aral'ın.
"Derin? Sen de mi düğündeydin. Sen düğün sevmezsin ki." derken Aral adının Derin olduğunu öğrendiğim kız ve diğer iki erkek yanımıza kurulmuştu. "Olum düğüne gelmedim zaten, Sezer beni aradı kavga var diye ben telefonu açmayınca almaya geldi eve kadar, önce inanmadım ama Enis 'anana sıçayım' nidasıyla gelince köy meydanına gittik orada duyduk. Seni de bulamayınca buradasındır." dedi Derin, çok geçmeden konuşmayı Sezer diye gösterdiği çocuk devraldı. "Olum şu telefonu kullanacaksan kullan, kullanmayacaksan boşuna masraf, git iptal et. Kaç oldu aradığımız lan." dediğinde Aral'a döndüm ve bana kaçamak bakışlar attığını gördüm. O sırada abimin sesi duyuldu.
"Evet hadi bakalım Sare hanım, siz donmadan eve gidelim. Zaten sırtın açıkta, giyme dedim sana şunu işte. Nefret ediyom böyle açık olunca." diye saldırıda bulunduğunda hemen karşı savunmaya geçtim. "Bende bu elbiselere bayılıyom o nolcak acaba?" diyerek oturduğum yerden doğruldum, yürümeye başlamış ve söyleniyordu. "Keçi işte ne olacak!" dediğinde arkasından bağırdım ve yönünü bana döndü. "Birincisi sen ona üşüyeceksin demek yerine kıskanıyorum seni de, ikincisi de ben en azından keçiyim, sen gibi köpek değilim!" dediğimde köpek kısmı umrunda değildi.
"Ben mi? Ben ne kıskanıcam seni be!" dediğinde bu kez destek ekibim yetişmişti.
"Kıs-kanç Ka-ran" diye melodi eşliğinde Karan'a sataşan Buseydi. Bu kez Karan Buse'ye döndü. "Buse sende mi?"
"Eee dostuma bulaşırsan karşına benide alırsın Karancım." dedi ve Karan'a dil çıkardı. Karan bu kez Buse'nin üzerine doğru ilerledi, koşmaya başladığında Buse yana çekildi, Karan ise tam düşecekken Buse'yi de kolundan çekti ve denizi boyladılar. Orada oturan Aral ise bir anda kalkıp sudan son anda kurtuldu. Buse Karan'a su fırlatmaya başlamışken konuştu.
"Offf Karan ya, üstüm başım battı."
"Zaten batıktı." diyen Karanla Buse adeta cinnet geçirmeye başlamıştı. Art arda su atıyordu, Karan ise gelen sulardan gözlerini açamayacak haldeydi. İskelede sadece beşimiz kalmışken sırtımda hissettiğim ellerle arkama dönemeden denize atılmam bir oldu. Benimle birlikte bir beden daha suya ittirildiğinde Karan beni görebilecek halde değildi, beni atan Derin, Aral'ı atan ise Sezerdi, Enis ortalarda yoktu. Sezer ve Derin daha sonra biraz daha uzağımıza atlayarak, Buse ve Karan'ın yanında yerlerini aldılar. Bir sorunumuz vardı, yüzmeyi biliyordum, ama küçükken gittiğim bir denizde ayağıma dolanan ahtapot yüzünden alerji olmuş, 1 sene ayağımın üzerine basamamıştım, o yüzden hep havuz benim arkadaşım olmuştu, denizden korkuyordum. Bu korkuyla bir anda Aral'a sarıldım, afallamıştı. Bana dönük olan yüzüne döndüm, yüzlerimiz çok yakındı, neyse bunu sonra düşünürüz çünkü şuan gerçekten korkuyordum.
"Sare iyi misin? Yüzün kireç gibi." dediğinde uzun zamandır konuşmadığım için sözü o devralmıştı.
"Aral ben denizden korkuyorum, çıksak olur mu?"
"Eğlenceyi bırakıp kaçacak mısın? Hadi ama Sare, benim hatırladığım peri kızı hiçbir şeyden korkmaz, korkularının üzerine giderdi. Deneyelim mi?" dediğinde tereddütteydim. "Güven bana..." dediğinde ve gülümsediğinde ise tek düşüncem nasıl yapacağıydı. Kafamı sallamakla yetindim. Benden onayı aldıktan sonra elleri elbisenin açık olan kısmına yerleştirdi. Daha sonra ise dans ediyormuş gibi bir oraya bir buraya hareket ettirmeye başladı bedenlerimizi. Bana komut vermeye başlamıştı.
"Şimdi ayaklarını bisiklet pedalı çeviriyormuş gibi çevir tamam mı, kendini bana bırak ve seni hareket ettirmeme izin ver." sanki hipnoz olmuş gibiydim, dediklerini bir bir uyguluyordum. Ayaklarımı sallarken kendimi ona bırakmıştım ve bizi kıyıya doğru götürüyordu. Bu sırada gelen bir sesle olduğumuz yerde kaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREKTEN HAYRAN
JugendliteraturAşkı çok şeye benzetirler hayatta, aşk herkese göre aynı anlam değildir. Kimine mutluluk, kimine hüzün, kimine savaş, kimine barıştır aşk. Bana göre yangındır aşk. Eğer aşkı yaşayacak iki kişi severse birbirini su olur da söndürür o alevleri yürekle...