-5-

328 94 128
                                    

Gözleri ağlamasını tutmaya çalışırken kızarmıştı. Dudakları titriyordu.
Yattığı yerden doğrulup gözyaşlarını sildi. Şimdi hiç ağlamamış gibi görünüyordu. Başı dik yüzü kararlı..

Şatonun kapılarını tekrar açıp içeriye girdi.Bense aklımdaki sorularla birlikte bir süre daha dışarıda kaldım. Aklımda tüm konuşmalarımız tekrarlayıp duruyordum.

"Sizin yüzünüzden"
"sizin yüzünüzden"

...

Odamı bulamıyordum. Bu şatoda kaç tane oda vardı ya? Kafam iyiden iyiye karışmışken biraz ileriden konuşma sesleri duydum.Üç tane kadın benim hakkımda konuşuyorladı.Aralık kapıya biraz daha yaklaşıp ne konuştuklarını dinlemeye çalıştım.

"O insanı neden hâlâ öldürmediğini anlayamıyorum"

"Bu gidişle tekrar savaş çıkar haberiniz olsun"

"Ya onun yapmadığını biz yapacağız ya da eskisi gibi ölümümüzü izleyeceğiz"

Eskisi gibi ölümümüzü izleyeceğiz ne demekti?

Beni öldürmeyi planlıyorlardı..

Kapıdan hızla uzaklaşıp benim odam olduğunu tahmin ettiğim bir odaya girdim.Oda bu kez rutubet yerine sakin ve güzel kokuyordu.

Yatağıma ilerleyip yattım.

Yatarken sağıma soluma yastık koyup yatardım.sağımda zaten yastık vardı soluma da koyup burnuma gelen hoş kokuyla uykuya daldım.

...

*Hyunjinden*

Kalktığımda yan tarafımda biri vardı.
Arkamı dönüp yatağımda kimin olduğuna baktım.

O yabancı insan yatağımda uyuyordu.

Hayal olup olmadığını anlamak için gözlerimi açıp kapattım.
Yok hayal değildi. gerçekten de tüm gece yanımda uyumuştu.

Ve ben ilk defa huzurlu uyumuştum..

İstemsizce bir elimi yumuşak saçlarına attım.Çok sakin görünüyordu.sabahki asi aslan yerine uysal bir kedi gelmişti sanki.

Bir insan uyurken nasıl bu kadar güzel gözükebilirdi?

Hafif kıpırdayınca hızla elimi saçından çektim.

Gözlerini açmaya başlamıştı..

*Jeonginden*

Gözlerimi açmakla karşımda kralı görmem bir olmuştu.Korkarak geri çekilince yataktan düşmüştüm.
Kral ise pişkin pişkin yatakta kahkahalar atıyordu.

"Neden yatağımda yatıyorsunuz!?"

Bunu söyleyince gülmesi artmıştı.

"Ben mi senin yatağında yatıyormuşum!?"

Etrafıma şöyle bir bakınca duvardaki kralın büyük resmini görmüştüm.

Etrafıma şöyle bir bakınca duvardaki kralın büyük resmini görmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ben dün gece odaları karıştırmış olmalıyım"

Utançtan kafamı yere gömmek istiyordum.

"Benim yatakta yattığımı hiç farketmedin mi cidden?"

Benim bilinçli olarak onun yatağına yattığımı düşünüyordu!!

"Ben sizi yastık sandım-"

Gülmekten iyice çatlayacak hale gelmişti.

Gülüşü çok güzeldi..

Ben öylece ona bakarken o kendini sakinleştirmişti.
Yataktan kalkıp yanıma geldi.Kalkmam için elini uzattı.
Uzattığı eli tutup kalktım.

Ayaklarımız birbirine değiyordu yüzlerimiz yakındı .

"Bundan sonra yanımda yatmak istersen söylemen yeterli. Bahane  bulmana gerek yok."

Hadi ordan be!?

Hızla geri çekilip odadan çıktım.
Sabah olduğu için odamı görüp bulabilmiştim.Kalbim maratona çıkmış gibi atıyordu.Kapıma yaslanıp biraz soluklandım.ardından üstümü değiştirip kahvaltıya indim.
Kahvaltıda herkes bama dünkünden daha kinli bakıyordu.Kral olmasa bir kaşık suda boğacaklarmış gibi..
Hızlıca kahvaltımızı yapıp yine bahçeye çıktık.

"Arkalarda bir şelale var görmek ister misin?"

Nazikliğene karşı şaşırsam da belli etmeyip onayladım.Küçük ama güzel bir şelale vardı.
Şelalenin yanındaki ağaçlara bağlı olan salıncağa oturduk.

"İsmini hâlâ bilmiyorum"

Kral sessizliği bozup konuştu.

"Jeongin"

"Bende hyunjin ama sen kralım emrinize amadeyim desen de olur"

Gülüp ayaklarımla biraz salıncağı sallamaya başladım.

"Eve dönmemin hiçbir yolu yok mu?"

Boğazını temizleyip;

"Kitaplara bakacağım, belki vardır"

Dedi.

Biraz da olsa içim rahatlamıştı.

"Daha önce insanlarla savaştınız mı?"

Sorumu beklemiyor olacak ki şaşkınlıkla bir iki saniye birşey söyleyemedi .

"Evet."

"Nasıl oldu?"

Gözlerini etrafta gezdirdi bir süre.sonra nefesini toparlayıp konuştu.

"20 yıl önce bizim dünyamız sizin dünyanızdan daha güzeldi.öylesine güzeldi ki insanlar bu dünyaya girmenin bir yolunu bulmuşlardı."

Oynadığım oyun haricinde bir geçiş kapısı daha vardı demek ki.

"Bu dünyanın insanları sizin dünyanıza göre çirkinler.çirkin oldukları için kötü kalpli olarak gördüler ve bizi bu dünyada istemediler.o savaşta çok kayıp verdik.sevdiğim adam o savaşta can verdi."

Kanım donmuştu.kendimden iğrenmiştim.

"Bu dünyaya renk veren şey bizim insanlarımızdı.görmüşsündür bu dünyadaki insanların alınlarında renkli zümrütler vardır.o zümrütler bu dünyaya renk veriyordu. Onlar ölünce her bir renk dünyamızdan silindi."

Şimdi beni neden öldürmek istediklerini anlıyordum.

"İnsanları dünyamızdan bir şekilde gönderdik ve geçiti kapattık. ta ki sen gelene kadar "

Biraz korkarak biraz da utanarak aklımdaki soruyu sordum.

"Beni neden öldürmedin"

Gözlerini yerden çekip gözlerimin içine baktı.

"Bana onu hatırlatıyorsun"

...


Cruel | Hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin