-13-

183 44 82
                                    

O gün banyoda kriz geçirmemin üstünden iki ay geçmişti. Psikolojik destek alıyordum ve her aynaya baktığımda yüzümdeki ve boynumdaki kanları görmeye devam ediyordum. Günden güne bedenim ceset gibi kokuyordu bana. Çürüyordum. Mosmor ve buz giyidi bedenim. Arkadaşlarıma söylüyordum kokmuyorsun diyorlardı.Rüya diyorlardı. İdrak edemiyordum bu yaşadıklarımın rüya olduğuna. Rüya değildi. Ben o dünyada ölmüştüm ve bu dünyaya geri gelmiştim.

hyunjin şuan neredeydi, ne haldeydi bilmiyordum rüyamda bir kere görmüştüm onu. Ağlıyordu odasında. Bir daha da görmemiştim. Çok özlüyordum onu. Geçmesini bekliyordum, alışmamı bekliyordum. Olmuyordu. Günden güne daha da artıyordu hatta. Her gece gözlerimi sabah onun yanında uyanacağıma inanarak kapıyordum. Sabah ise aynı kabusu yaşıyordum yine. Ellerim hep kanlıydı. Yemek yiyemiyordum çok kilo vermiştim. Sadece uyuyordum belki rüyama gelir diye. Gelmiyordu.

Bu gün ise arkadaşlarımın tavsiyesiyle pikniğe gidecektik. Biraz nefes alırsam iyi gelirmiş öyle söylüyorlar. Üzerimi giyinince aşağıda inip son ses Ali cabbar açmış jisung'un arabasına bindim. 

"Naber yakışıklıı!"

Gülümsemeye çalışıp kanlı ellerimi kucağımda birleştirdim.

"İyi senden naber"

"İyi ben de. Minho'yu ve changbini de almam lazımmış iki dakika bekleyelim."

Onu onayladım ve beklemeye başladık. Arabadaki aynalardan yüzümü gördükçe kötü oluyordum ve eve dönmek istiyordum. Kendi evimdeki tüm aynalar kırıktı. Kriz geçirdiğim günler kırmıştım onları. Kendi ölümü görmek istemiyordum artık. Kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Bu hep olan birşey değildi o yüzden korkup kulaklarımı kapattım. Jisung korkuyla bana dönüp bir elini omzuma koydu.

"Jeongin iyi misin?"

Çınlama biraz biraz geçmeye başlayınca kulaklarımı açıp tuttuğum nefesimi bıraktım. Bu sırada camdan görünen minho ve changbin yan binadan çıkıp arabaya bindi.

"Selam kızlar pipim sızlar ahhğ"

Changbin güle oynaya arka koltuğa oturunca minho yüzünü buruşturup kafasına vurdu. Onların bu hali biraz yüzümü gülümsetmişti. Jisung herkes hazır olduğunda arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. Şehirden uzaklaştıkça ağaçlar ve dağlar gözükmeye başlamıştı. Diğerleri şarkı söyleye söyleye gelirken changbin benimle yiyeceğimiz etler hakkında konuşmaya çalışıyordu. Sonunda yaklaşık 2 saat yolculuğun ardından büyük bir ormana gelmiştik.

"Piknik yerine getseydik ya jisung. Ormanlar tehlikeli olur"

"Sus be. Buraya hep gelirim çok insan da olmaz. Jeongin rahat eder hem"

Böyle söylediklerinde üzülüyordum. Benim için yaşam tarzlarını değiştiriyorlar da ve herşeyi en ince detayına kadar düşünmek zorunda kalıyorlardı. Gülümsemeye çalıştım. Jisung arabayı ağaçların arasına park edince bagajdan eşyaları çıkartıp Piknik seti masasını kurduk.

"Etler bende! Minho sen salata fln yap. Jisung sende jeonginle odun topla"

Jisungla ben,changbini onaylayınca ormanın içine doğru ilerlemeye başladık. Sadece kuş sesleri ve yere bastığımızda hışırdıyan yapraklardan başka ses yoktu. Jisung eline birkaç dal parçası alıyor, ıslak olduğunu farkedince oflayıp yere atıyordu. Bu garip sessizlikten sıkılan jisung bana bakıp konuştu.

"Jeongin seninle bu sıralar hiç konuşamadık. Daha iyi misin?"

Değilim. Çok kötüyüm. Bu beden ölü birtek siz görmüyorsunuz.

"Daha iyiyim hyung"

Gülümseyip başını salladı. Ellerimiz hâlâ bomboştu.

"Bütün odunlar ıslak. Ne yapıcaz bilmiyorum."

Cruel | Hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin