15

122 8 0
                                    


"Ne cürretle!" Salva'nın sesi tüm malikaneyi inletirken hepimiz karşısında ses çıkarmadan oturuyorduk.
"Ne cesaretle benim varisime bu yapılabilir! Üstelik böyle bir rezillik benim kapıma kadar gelebilir! Kim yapabilir bunu!"
Yüzündeki tüm yara izleri gerginlikten daha belirgin hale gelmişti. Vücudunun her bir parçası titriyordu.

Alberto yanımda sessiz bir göz yaşı döktüğünde elimi omuzuna koydum.
Bana minnettar bir bakışla karşılık verdi.

"Araba, getiren adam, kimsenin bir bilgisi yok mu! Hepiniz uyuyor muydunuz! Ben neden size para ödüyorum rezil herifler!" Arkamızda dizilen aile adına çalışan adamlara bağırıyordu.

İşin en kötü kısmı ise Dante'nin kafasının olduğu kutu salonda, tam önümüzde duruyordu. İlk geldiğinde don olduğunu tahmin ediyorum çünkü yeni yeni kötü bir koku salmaya başlıyordu.
Ceset kokusu.

"Hepinizi geberteyim mi işe yaramazlar!" Dedi dişlerini sıkarken. Ardından arkasındaki masaya yöneldi ve bir Mpt-55 aldı.
Lanet bir tüfek.
"Ha?" Dudakları arasındaki sigarası küllerini yere döküyordu.

Nico diğer tarafımda dişlerini o kadar sıkmıştı ki gıcırtısını duyuyordum. Abisinin kafasını ilk gören oydu. Ama babası yüzünden duygularını gösteremiyordu.

Arkamızdan biri konuşma gafletinde bulundu.
"Efend-"
Silahtan çıkan kurşunlar adamın bedenini delik deşik ederken nefesimi tuttum ve korku belirtisi göstermemeye çalıştım. Salva bizim üzerimizden ateş ediyordu.
Ama bu evde korkuya yer yoktu.

"Başka lafı olan var mı?" Gözleri tehlikeli bir parıltıyla bize bakıyordu.

Tek kelime edemedik.

İşte karısını öldüren Salva buydu.

Tüylerim diken diken olmuşken elimi Albertonun sırtına doğru kaydırdım. En çok desteğe ihtiyacı olan o gibiydi.
Önüme bakmamaya uğraşıyordum. Dante'nin kafası bana doğru dönüktü, beyaz ve donuk gözleri beni izliyordu sanki. Her zaman nefret ettiğim bakışları artık cansızdı, Salva önümde terör estirirken onun kopuk başına üzülüyor muyum, seviniyor muyum anlamıyordum bile.

"Şimdi.." Salva önümüzde volta atarken silah bir elinde sallanıyordu. Arkamızda sıralanan elli tane adamın titreyişi sanki kulaklarımdaydı.
"Kim." Dedi bir adım daha atarak. "Hangileriniz Dante'nindi."
Adamlar sanki hepsinin malı gibi davranıyordu. Nico yanımda yutkunarak gözlerini kapattı. Olacakları biliyordu. Hala çok solgundu. Abisiyle ilişkisi benimkinden iyi değildi, ama o öz kardeşiydi.
Arkamda öne çıkan ayak sesleri duydum.

Kafanı eğme, eğilme, büzülme, korktuğunu gösterme.

Silah tek tek öne çıkan adamları yere sererken altımdaki deri minderi sıktım. Kurtarıcım olduğunu düşündüğüm adamdan deli gibi korktuğum ortaya çıkmıştı böylece.
Nico elini elimin üzerine kapattığında kafamı çevirdim.
Bedenler arka arkaya düşüyordu.
Bana yavaşça gözlerini kapatarak cevap verdi.
Sanki sana zarar gelmez der gibi.
Ama mermiler kafamın üzerinden sayısız kez geçerken emin olamıyordum.

"Değiştir şunu!" Mermiler bittiğinde silahı yanındaki adama attı. Adam elleri titreye titreye jarjörü değiştirdi. Salva'nın yüzünü ilk kez böyle görüyordum.
Sanki kimseyi görmüyordu. Sanki kızdığı şey de oğlunun ölmesi değil gibiydi.
Onun oğlunu öldürmeye birinin cesaret etmiş olmasıydı.
Onun evine bunu yollayıp ona saygısızlık etmiş olmalarıydı.
Kızdığı şey kendi egosunun sarsılmasıydı.

"Madem Dante yok." Dedi birkaç mermiyi daha arkama sıkarak. "Hiçbiriniz bir boka yaramayacaksınız. Zaten yaramamışsınızda." Adamlar gık çıkarmıyordu.
Belki de en korkunç yanı buydu. Salva onların idamına karar vermişken, kesin öleceklerken bile sesleri çıkmıyordu.

Ölümcül TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin