KARANLIK

6 6 0
                                        

BEREN'DEN

Buraya geldiğimden beri -ilk gün hariç- karanlığın zar zor aydınlatan mor büyümle kendimi korumaya çalışıyordum. Nereden geleceği belli olmayan saldırılar. Her saniye daha fazla artıyordu. Kalkanın herhangi bir yerindeki gücü azaltığım gibi oraya daha fazla saldırıp gücümü daha fazla tüketmeme neden oluyordu.

Ne kadar süredir bu karanlıktayım bilmiyorum ama bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Dinlenecek vaktim olmadığından daha da güçsüzleşiyor ve bir şeyleri kavrayamıyordum. Bunların en başında zaman var. Karanlığın da sayesinde hala kaçırıldığım günde miyim ya da aradan yüzyıl geçmiş mi bilmiyorum?

Ben kaçırıldıktan sonra vampir krallığın bahçesini aratmayacak bir yere gelmiştik.- Vampir krallığında olmadığımı düşünüyorum çünkü bu kadar sesi duyarlardı.-

Burdan sonrası üç gün önce Beren'in kaçırıldığı günü anlatıyor

Ben uyandığımda karanlığı aydınlatan küçük mor perilere benzeyen şeyler etrafımda bir daire oluşturmuş beni karanlıktan koruyordu. Onların tatlılığına dayanamayıp dokunmak istediğim de hepsi elime doğru uçuşup içime akmışlardı. Şaşkınlıkla elime bakarken arkadan bellime sert bir darbe gelmişti. Darbeye dayanamayıp öne savrulunca dizlerimde ve avuç içimde büyük acı oldu. Acıya dayanamayıp bağırınca arkada bana vuran adam kahkaha attı.- Bu durumda gülebilecek tanıdığım tek kişi Earl'di-

"Seni öldürmek düşündüğümden de kolay olacak." 

"Ava giderken avlanmayasın!" Küçük sinir bozucu bir kahkaha attı.

"Seni önceden öldürebilirdim ama yapmadım. Şimdi beni pişman etme." Önceden? Bu sesi ilk defa duyuyorum. Önceden tanımış olamayız.

"Karanlıkta benim bölgemdesin prenses seni yenmek daha kolay olacak."

"Seni senin bölgende yenmek daha eğlenceli olacak diyorsun." Daha onu göremezken sadece sesini duyarken acaba nasıl yapacaktım? Sanki beni duymuş gibi "Daha beni göremezken bunu nasıl yapacaksın!" demişti.

O sırada karanlığa sövüp "Beni hafife alma! Seni göremiyor olabilirim ama güçlerim senin sonun olur."

"Bir iki dakika önce öğrendiğin güçlerin mi? 23 yıldır birilerini öldürmek için eğitilen bir vampirle başa çıkabilir misin?" 23 yıl mı? Benden yaşlı. Buna bir şey demeyip ışık aramaya başladım ama ışık zerresi bile yoktu. Işık bulamayınca içim de yeşermeye başlayan korku kendisini hiç olduğu kadar belli etmeye başladı.Korkumu belli etmeden biraz önce baktığım yere tekrar bakmaya başladım. Nefes alış verişlerimin sabit kalmasına özen göstererek konuştum.

"Vampir krallığında değiliz. Daha da karanlık ve ölüm saçan bir yer burası." Küçük bir kahkaha ve yine onun sesi.

"Akıllı kızmışsın. Evet doğru bildin prenses burası ölüm. Yüzyıllar önce müttefiklerimin tutsak edildiği yer burası." Müttefik? Bana saldıran o değişik şey mi?

"Yani yapamayacağın işleri müttefikine mi yaptırıyorsun?" Uzun bir sessizlikten sonra

"Seni yakalamak zor değil. Zaten adamımın gittikten yarım saat sonra gelmesinden belli ama benim hareketlerim göze batmamalı." Off kötü adam klişesi iki şey söyleyince planını anlatmaya başladı.

"Aaa anlıyorum sen kendini önemli birisi sanıyorsun. Onun için göze batacağını düşünüyorsun." Adam yine bir kahkaha attı.

"Senin aksine prenses bütün krallıkların tanıdığı birisiyim." Evet büyük ihtimalle öylesin ama seni sinir etmek çok daha eğlenceli.

"Prenses dediğine göre benim kim olduğumu biliyorsun. O zaman kendini nasıl daha tanımış diye bilirsin ki? Benim gibi bir prenses mi yoksa senin gibi karanlıkların arasına saklanan birisi mi tanınmış olacak." Küçük alay dolu bir kahkaha atıp tekrar karanlığa bakmıştım.

Hep siz mi kötü adam gülüşü yapacaksınız!

Benim gülüşüme sinir olan adam da bir hareketlik oldu. Ve sonuç tekrar arkamdan bir darbe yedim. Yine yere düşüp yine o acıyı yaşadım. Küçük bir lanet okuyup karanlığa baktım.

"YÜZ YÜZE GELSENE KORKAK!" Zanneden kırk yıllık büyücüyüm.

"Hayır prenses böyle daha eğlenceli." Korkak işte.

Göz devirip "Seni öldürmek çok sıkıcı olacak. Cesur olsan belki eğlenceli olurdu ama korkaklarda asla." Yine bir kahkaha attı.

"Beni öldürmek mi? Diğer prensesler geldikten sonra öldürsen. Kendimi tanıtmak isterim su ve ateş krallığının prenseslerine." Su ve ateş krallığının prensesleri ben ve ablalarım olmuyor mu?

Ablalarımı kaçıracak!?

"Onları yakalabileceğini mi düşünüyorsun. Beni yakalaman bile bir şansken böyle konuşman komik." Değildi. Üçümüzde her zaman dikkatsiz davranırdık. Zeynep biraz daha az olsa da.. Şimdi tökezlemiş ne yapacağını şaşırmıştır. -Yani benim kaybolduğumuz anlamışsa- Yakalaması daha kolay olacaktı. Hepsi benim suçumdu. Neden dikkatsiz davranmış ve hepimizi bu saçma duruma çekmiştim? Çok salağım.

"Aileni düzgün tanımıyorsun prenses. Yoldalar biraz sonra seni yalnız bırakmamak için gelirler. Bu arada tek gücü olan sensin prenses. Seni kaçırmak kolayken onların ki nasıl zor olsun?" Yolda mıydılar? Tek gücüne kavuşan ben miydim? Tamam Zeynep'in güçleri olma olasılığı yoktu ama Yağmur o neden güçlerine sahip olamamıştı.

Ne kadar salağım bir anda o güçlere sahip olunmuyor. Yağmur'un güçlerini kazanamaması normal.

Hem onu sözüne göre mi hareket edeceğim? Hayır benim umudumu kırmak, güçlerimi kontrol ettiremeyecek hale getirmeye çalışıyor. Psikolojik olarak beni zayıflatmaya. O zaman ben de ona öyle davranırım.

Kısa bir bölüm oldu ama paylaşmak istedim. -Sanki diğer bölümler çok uzunmuş gibi konuşmam mmpwrvmppööapö-
6 gün ya da bir hafta sonra bir bölüm daha gelebilir.

İyi okumalar -normal de bunu başa yazmalıydım ama siz aldırmayın.-

Bunu sormadan geçmeyim Beren'i özlemiş miydiniz?

Bölüm nasıldı? Aramızda kalsın benim en sevdiğim bölüm bu oldu.

Öpüldünüz 😚😍

Ayın EtkisindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin