Annemin kalbini tutması hepimiz de şok etkisi bırakmıştı. Annem "Aaayy! Bana bir şey oluyor.Aaay! Ben ne yapayım? Benim çocukların aklı başından gitmiş. Aayy aaayy bana bir şeyler oluyor. " Biz annemin ağıtlarını bitmesini beklerken annem birden ayağa kalkıp işaret parmağını bize doğru sallayarak "Bana bakın! Eğer siz o yurtdışına gitmeyi bile düşünürseniz sizi evlatlıktan reddet ederim!" Zeynep araya girip "Ana bizi bir dinlesene." Annem "Sus kız geç otur şuraya. Beni dinleyeceksiniz. Siz liseyi şehir dışında okumak istediniz biz hayır mı dedik? Tam tersine siz oralarda rahat edin diye ev bile tuttuk. Tatile gidelim Diyince biz hayır mı dedik? Hayır arabayla geze geze tatilimizi yapmadık mı? Hee şimdi de oturun oturduğunuz yerde bu yaz biz ha burada bu evde tatilimizi yapacağız." Beren bize dönüp "Valla anam haklı." Beren'e sertçe bakıp önüme dönüp "Anam ,annem , benim güzel annem bir dinlesen bizde sizinle oturup sohbet etmek istiyoruz ama bizim eğitimiz için en önemli şey ne?" Annemle babam birbirlerine bakıp "Çalışmak mı?" Yanımdaki iki küçük sırtımdan bıçaklayan kardeşim yanımda kıs kıs gülerken ben bu olaydan sıyrılmaya çalışıyordum. "Tabii şey o da var da ama şimdi çalışmak için bazı şeyleri bilmen gerekir o ne?" Bu sefer düşünmelerine izin vermeden "EVET! Doğru bildiniz. DİL, biz bir dil bilelim ki o değişik değişik kelimeleri anlayalım. Değilim mi? Peki bir dilin öğrenilmesinin en kolay yollu nedir? EVET yine doğru bildiniz . O dilin konuşulduğu yerde senin de yaşayıp konuşman." Herkes bana şaşkınca bakıyordu. Ben bile kendimden böyle ikna edici bir konuşma beklemiyordum. Maşallah bana tüü tüü nazar değmez inşallah dedikten sonra ailemizi dinleyelim bakalım. Annem "Öyle mi diyorsun kızım?" Beren araya maydonoz olup "Tabii annem benim, o öyle hatta hocalar bile diyor bir dilli öğrenmek istiyorsan konuşman gerek." Annem " Kızım sizde konuşun niye oralara gidiyorsunuz?" Zeynep "Annem biz İngilizce bilmeyen insanlarla İngilizce mi konuşalım? Adamlar bizi turist sanar olmaz öyle ben bu güzelim memleketi bırakıp başka bir yerli mi olayım. Ayy düşüncesi bile kötü Allah korusun." Zeynep'e göz devirip "Annem zaten biz hemen yarın gitmeyeceğizki bizim hazırlıklar en az iki haftada biter. Ben diyorumki sen bu güzel mi güzel kızlarına izin versen. Hee annem ne diyorsun?" Üçümüz de anneme umut dolu gözlerle bakarken annem "Ben bilmem babanıza sorun." Diyince biz bu sefer babama umut dolu gözlerle baktık. Babam "Ben ne biliyim kızım siz annenize sorun." Beren "Hadi ama yan yana oturuyorsunuz. Neden konuşup ortak bir karara varmıyorsunuz?" Annem babam birbirlerine bakıp "Eee! Haydi bu seferlik sizin istediğiniz gibi olsun." Dediği gibi biz üçümüz annemle babamın üstüne atlayıp bağırarak "SİZİ ÇOOK SEVİYORUZ!!" Dedik.
Akşam geç saatlere kadar nüfusun az, soğuk ve yağışlı bölgeleri araştırdık. Sabah ise iş ayrımı yaptık ben eğer bir kurtadam, vampir, büyücüyle tanışırız diye onlar hakkında araştırma yapıyorum. Beren gideceğimiz yerler hakkında bilgi ve giyinecek şeyler, Zeynep ise oralar da kalacağımız yerleri ayarlıyor. Annem ise yemek stoğumuzu hâle diyor. Türk yemeği olmadan ben yaşayamam.
2 HAFTA SONRA
Bizim işlerin hepsini hazırlamıştık. Sadece annem biz uçağa bindinden bir kaç saat sonra yemekleri kargoyla gönderecekti. Daha yeni oturmuş yorgunluk kahvemizi yudumlarken. Beren "Annemm Türk kahvesi de koydun değil mi?" Annem "Koydum kızım koydum." Ben anneme dikkatli bir şekilde baktıktan sonra "Anne sen sanki bir şey söylemek istiyorsun ama söyleyemiyormuşsun gibi geldi bana. Haklı mıyım haksız mıyım kızlar?" Son cümlemi Berenle Zeynep'e bakarak söylemiştim. Zeynep ciddileşerek "Evet anne Yağmur haklı sen bizden bir şey mi saklıyorsun?" Beren gözlerini kısmış annemin gözlerine bakarak bir açıklık bekliyordu ve o isteği açıklık annemin gözlerini kaçırmasıyla geldi. "Aaha anne benden gözlerini kaçırdın. Eğer bizden bir şeyler saklamasaydın. Sen gözlerini kırpmadan sabaha kadar gözlerimin içine bakardın." Ben geriye yaslanarak "Haydi anne ne söyleyeceksen söyle biz seni dinliyoruz." Sanki annem bizim bu sözlerimizden cesaret almış gibi dikleşerek "Bana bakın siz kurtadama niye bakıyorsunuz. Hayırdır?, Ne yapacaksınız, Sizi özel bir laboratuvara mı çağırdılar? Siz orda kuradam deneyleri mi yapacaksınız" Annem hepimize delici gözlerle bakarken ben tam cevap verecektimki annem elini kaldırıp susmamı sağladı. "Sen hiç konuşma siz hâla o yaratıkların gerçek olduğuna mı inananıyorsunuz? Ben size kaç kere diyeceğim yok yok öyle bir şey. Boş verin o yaratıkları da gerçekten eğitiminiz için gidin o yurt dışına. Oooh be rahatladım. Üzülmeyin diye içimde tutuyorumdum." Zeynep annemin masadaki ellerini tutarak "Annem benim bizde biliyoruz onların gerçek olmadığını biz sadece eğlencesine... Kim gerçekten bu sebep için yurt dışına çıkar?" Üçümüzde biliyorduk ki bizim asıl sebebimiz buydu. Dil öğrenme nedenimiz de buydu yoksa dil bizim o kadar çok işimize yaramazdı. Zeynep'le benim çocukluk hayalimiz - gerçi hâla hayalimiz- büyüyünce bütün efsanevi yaratıkları bulmaktı. Sadece biz bir bahane arıyorduk o da haberdi. Ama yapacak bir şey yok annemi kırmamak için yalan söyleyecektik ama aslına bakarsan yalanda değil bizim yurt dışına çıkma nedenlerimizden biri gerçekten dilimizi geliştirmek sadece sıralamayı değiştirdik. En önemli sebebimiz dil geliştirmekmiş gibi davranacağız. Annem gözleri dolmuş bir şekilde "Gelin benim güzel kızlarım ben siz olmasanız ne yaparım. Hem hayalperest hem de eğitimine önem mi verirmişsiniz siz? Oyy benim güzel kızlarım." Annemin hem saçlarımızı hem de bizi öperek söylediği bu sözler beni çok mutlu etmişti. Beren'in saçımı çekip şakaya vurarak "Kız gözüne toz kaçmış." Ben de şakayı devam ettirerek "Ne tozu böcek girdi böcek." Diyince hepimiz gülmüştük. Zeynep dikleşerek gözlerini silip bana "Seni bilmem ama bizim gözümüze toz kaçtı. Değil mi hanımlar?" Annem "Vallaha ben biraz duygusalla bağladım." Beren ellerini beline koyarak "Hanım sen de ne duygusalmışsın?" Ben anneme sarılarak "Sen kendine bak zilli. Anama laf edemezsin!" Beren'e tehdit eden gözlerle bakınca hafifçe yutkunup "Estağfurullah bacım ben öyle diğermiyim hiç?" Zeynep alayla "Aynen aynen öyle " dedi. Annem "Güldük eğlendik şimdi temizlik zamanı." Üçümüzünde gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Ben annemin dün akşam yaptığı gibi kalbimi tutup "Ayyy ayy anam bana bir şey oluyor." Diyince Zeynep kafama bir tane yapıştırıp. "Bu yalanı kimse yemez boşu boşuna kendini yorma." Cümlesinin devamını anneme bakarak devam etti. "Annem, biz hani iki gün sonra gidiyoruz ya oturup sohbet etsek. Ne gerek var temizliğe?" Annem "Kızım siz memleketinize geri dönünce evinizi kirli mi görmek istiyorsunuz?" Zeynep "Kız kalk yapacak bir şey yok. Mecburen yapacağız ne kadar erken bitirirsek o kadar iyi." Bunu derken bir yandan kolumu çekiştiriyordu. Bende dayanamayarak "Al al hiç çekinme senin olsun." Dedim. Beren ikimize göz devirip eve girdi. Büyük bir ihtimalle dolaba saklanacak. Anlamıyorum bu kızı boyu beni geçti hâla temizlikten kaçmak için dolaba saklanıyor.Annem bizi zar zor toplamıştı ve şimdi hepimizin eline bez sıkıştırıyordu. Annem bize bakıp "Şimdi sizin kaldığınız ev boktan gidiyordur." Dedi. Beren "Yok anam yok senin şu Zeynep kızın var ya her hafta sonu bize evi temizletiyor." Annem şaşkın gözlerle Zeynep'e bakıp "Hayatta inanmam." Ben anneme ellerimi gösterip "Bak anam görüyor musun? Bu ellerin hallerini her hafta sonu deterjana girip çıkmaktan ne hallere gelmiş." Annem ellerimi aşağı indirip " Kızım ellerinde bir şey yok ki." Annem bunu dedikten sonra ellerime baktım. "Gerçekten hâla dünyanın en güzel elleri." Beren benim kafama vurup kendi ellerini gösterdi. "Benim ellerim daha güzel." Zeynep bize bakıp "Benle dalga mı geçiyorsunuz? Benim ellerim daha güzel" O da ellerine bakıyordu. Annem fark ettirmeden kendi ellerine bakıyordu. Sonra sinirle bize dönüp "Siz ne saçmalıyorsunuz benim yaşıma rağmen ellerim sizin ellerinizden daha güzel." Annem ellerini bizim gözümüzün içine soka soka gösteriyordu. Ben annemin ellerini tutup öptüm. "Tabi ki anne senin ellerin daha güzel." Annem bana gülümseyip "Öyle kızım zaten" dedi ben tam anneme yalakalık yapmaya devam edecektim ki annem "Haydi! Herkes ne yapacağını biliyor. Geçin odalara iş başına" Biz temizlikten yırtamayacağımızı anlayınca işe koyulduk. İş bitmiş biz ise yorgunluktan direk yatmıştık. Bundan sonra anamın bize bu denli geniş bir temizlik daha yaptırmazdı. En azından bir 4 ay kadar bir süre boyunca.
2 GÜN SONRA
Şu an havalimanında vedalaşıyorduk. Anneme son kez sarılıp "Anne sen stokta yiyecek sakla ben 'Ana bizde yiyecek bir çöp bile kalmadı.' dediğimde o stoktaki yiyecekleri gönderirsin. Tamam mı?" Annem "Sen hiç meraklanma siz geri dönmeyin diye o stoğu hiç boş bırakmam." Annem gözleri sözlerinin tam tersini söylüyordu. Gözlerin de şimdiden bir Özlem duygusu dalgalanıyordu. Babama dönüp "Babam annemi tek bırakma yoksa 9.9 IMDb puanlık bir korku filmi yazar demedi deme" Babam bana gülerek "Ben sizi boşu boşuna dövüş kursuna yazdırmadım." Bir kaç gün önce babama gezeceğimiz yerleri göstermiştik. Babamın oralar da tanıdığı kimse olmadığından kendimizi savunma amaçlı bir kaç dövüş hareketleri öğrenmiştik hata ve hata babam bu yetmez diye asla elimize vurmamıza izin vermeyeceği dövüş aletleri bile almıştı. Allah'tan babamın havalimanında bir tanıdığı varda sorun çıkmadan uçağa binecektik. Anons sesini duyunca üçümüzde dayanamadık annemle babama bir daha sarıldık ve uçağa bindik Bekle bizi kurt adamlar biz geliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Etkisinde
Manusia SerigalaÜç kız kardeşin yazın gördükleri bir haberin peşinden giderken yaşadıkları maceraları anlatıyor