First Day

292 21 9
                                    

Bangkok'un tam ortasında herkesin tanıdığı bir pazarlama şirketi vardı. Şirketi Bright Vachirawit Chivaaree gelecek yıl evleneceği sevgilisi Tu Tontawan Tantivejakul ile ortak yönetiyordu. Şirket o kadar bereketliydi ki aylık kazançları asla azalmıyor, aksine her ay daha da yükseliyordu. Tabii Tayland halkı için bu durum çok etkileyici olduğundan haberlerden de düşmüyordu. Kısa bir süre sonra Bright'ın en çok güvendiği sekreteri hamile olduğundan dolayı doğum izni almak istediğini söylemişti. İşler çok yoğun olduğu için her ne kadar istemese de kabul etmişti Bright. Tek başına bütün işlere yetişemiyordu ama sevgilisine de yük olmak istemiyordu. Onun için kalan son çare geçici bir sekreter bulmaktı. Bright her yere ilan astı, haberlerde duyurdu. Bunu gören herkes sekreterlik için iş başvurusunda bulunmuş ama hiçbiri kabul almamıştı. Bright tam ümidini kesecekken son gönüllü girdi odaya.

Win: Merhabalar efendim. Ben Win Metawin Opas-iamkajorn. Buraya sekreterlik için geldim.

Gelen adayların hepsi kadın olduğu için erkek aday üzerinde odaklanmıştı Bright.

Bright: Ee söyle bakalım neden burada çalışmak istiyorsun?

Win: Bright Bey böyle bir yerde çalışmayı kim istemez ki? Tüm Tayland sizi tanıyor, hatta diğer ülkeler arasında ithalat ve ihracat yapıyorsunuz. Burada bulunmak bile beni yeterince heyecanlandırıyor.

Bright: Peki söyleyin bakalım Win Bey, sizi neden işe almalıyım?

Win: Öncelikle ben görevime çok sadık biriyimdir, asla ihanet etmem. İkinci olarak şirket zaten çok tanındığı için ne yaparsam yapayım asla eskimeyecektir. İnsanlar böyle üstün bir şirkette çalışan altı üstü bir sekreterin dediklerine kulak asmazlar.

Bright: İnsan ilişkilerin ne durumda? Yeterince sosyal ve kolay anlaşılabilir biri misin?

Win: Sosyal olup olmadığımdan emin değilim ama öyle olmasam bile o şekilde davranabilirim değil mi? Anlaşılma konusuna gelince ise gözünüz arkada kalmasın. Genelde sakin bir ses tonuyla ve ritmiyle konuştuğum için müşterilerin yanlış anlama olayını sıfıra indirebilirim.

Bright ağzı açık bir şekilde Win'i dinliyordu. Ondan yeterince etkilenmiş olmalıydı ki, onu işe almaya karar verdi. Normalde kimseye kolay kolay güvenmeyen Bright'ı bile kendine çeken bir şey vardı bu çocukta. Bright söze girdi.

Bright: Asistanlarım sana ne yapman getektiğini gösterecektir. Adım adım onları takip et. Şimdiden çalışmaya başlasan iyi olur.

Win: Yani bu işe alındım mı demek oluyor?

Bright: Hmm, evet.

Win hayatında hiç bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Normalde önünden bile geçmeye korktuğu şirkette sekreter olarak işe girmişti. Ona bu iyiliği yaptığı için Bright'ı hayal kırıklığına uğratmak istemediğinden elinden gelenin en iyisini yapmaya her zaman hazırdı.

Secret Secretary | BrightWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin