Prim'in asla tahmin edilemeyecek bir planı vardı. Bu küçük görüşmeden sonra Tu ilk iş olarak babasını aramıştı.
Tu: Baba, video ve fotoğrafları sildirdim.
Tu'nun Babası: Nasıl bu kadar kolay ikna edebildin?
Tu: Düğünümüze fazladan bir misafir daha dahil ettim sadece.
Tu'nun Babası: Daha fazla beklemeden bir an önce bu düğünü gerçekleştirmeliyiz.
Tu: Peki baba.
Tu'nun babası o an ilk olarak Bright'ın babasını aramıştı. Olanları bir bir anlatmış, düğünün bir an önce gerçekleşmesini istemişti. Düğüne 1 hafta kalmış olsa da 6 gün daha erkene çekip hemen yarın yapacaklardı. Tabii bu durumdan Bright'ın haberi yoktu. Bu haberi telefonla babası haber verecekti.
Bright'ın Babası: Oğlum düğününü yarın yapacağız.
Bright: Ama baba-
Bright'ın Babası: İtiraz falan istemiyorum.
Bright bu durumu Win'e nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
Tu davetiyeleri dağıtırken Prim'le birlikte Win'e de göndermişti.
Win: Ne? Yarın evleniyorlar mıymış? Bunu neden bana daha önceden söylemedi ki?
Win'in bildiği tek şey Bright'ın bu evlilikten mutsuz olacağıydı. Tu ile evlenmek istemiyordu ve her ne kadar kavga etmiş olsalar da onu bu evlilikten kurtarmak zorundaydı. O an kendince bir plan yapmıştı Win.
-Düğün Günü-
Tüm hazırlıklar tamamlanmışken, misafirler de yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Herkes gelmişti ama Win henüz orada değildi. Gelin ve damat anons edilerek nikah masasına çağırılmıştı. Prim oradaydı ama Bright'ın gözleri Win'i arıyordu.
Nikah Memuru: Sayın Tu Tontawan Tantivejakul, Bright Vachirawit Chivaaree'yi hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
Herkes Tu'nun vereceği cevabı merakla bekliyordu.
Tu: Evet! Kabul ediyorum!
Nikah Memuru: Peki siz sayın Bright Vachirawit Chivaaree, Tu Tontawan Tantivejakul'u hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
O an herkesin gözü Bright'ın üzerindeydi. Ne diyeceğini çok merak ediyorlardı. Ama Bright cevap veremeden yüksek bir çarpıntıyla salonun kapıları açılmıştı.
Win: Durun! Bu düğün gerçekleşemez!
Birght-Tu: Win!
Win: Bright, benimle geliyor musun gelmiyor musun?
Herkes ikisine bakıyordu ve engellemeye, Win'i dışarı atmaya çalışıyorlardı. Bright ve Tu'nun aileleri bu duruma ne kadar kızsalar da ellerinden bir şey gelmemişti.
Bright: Soruyor musun? Tabii ki de geliyorum!
Bright masadan kalkıp koşarak Win'in yanına gitmişti. Win Bright'ın elinden tutup onu dışarı çıkardı. Koşarak oradan olabildiğince uzağa gitmeye çalışıyorlardı. Tu onların arkasından bakıp ağlarken Prim ayağa kalkıp konuşmaya başladı.
Prim: Tu, senin de benimle gelmeni istiyorum.
Tu: Ne dedin sen?
Prim: Onlar birlikte kaçtıysa, sende benimle gelebilirsin değil mi?
Tu bunu duyunca şaşırsa da gülümsemiş ve Prim'le kaçmayı kabul etmişti. Aynı şekilde o da nikah masasından kalkmış ve Prim'le el ele salondan çıkmıştı. Aileleri olanlara bir türlü anlam veremiyor ve tüm davetlilere rezil olduklarını düşünüyorlardı.
Bright ve Win gidebildikleri kadar gitmiş, yoruldukları için bir otobüs durağında dinlenmek için durmuşlardı.
Bright: Geleceğini hiç düşünmemiştim.
Win: Kavga etsek de sen benim sevgilim değil misin?
Bright bunu duyunca biraz utansa da belli etmemeye çalışıyordu.
Bright: Bak otobüs geliyor. Gidebildiğimiz kadar uzaklara gidelim.
İkisi birlikte durakta duran otobüse binip boş bir köşeye oturmuşlardı. Win kafasını Bright'ın omzuna yaslamış, ikisi birlikte gün batımını seyrederek son durağa kadar olan yolculuklarına başlamıştı.
Merhabaa!! Hikayem buraya kadardı aceleyle 2 gün içinde yazdığım için çok özenemedim ama beğendiyseniz bu yeterli. Düşünceleriniz hakkında yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Şimdiden okuyan herkese çok teşekkür ederimm!!! 💗💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Secretary | BrightWin
FanfictionWin: Bright, bir hafta sonra evleneceksin farkındaysan. Aylardır yaptığın gibi ikimizi birlikte yürütmeye devam etmeyi mi düşünüyorsun? Bright: Win sen hiç merak etme. Benim tek sevdiğim sensin. Zamanı geldiğinde ondan ayrılacağım. Win: Umarım dediğ...