Tu: Win, ne işin var burada?
Bright: Win! Buraya gel.
Win'i yakalamak için arkasından koşan Bright da aynı şekilde Tu ile karşılaşmıştı. Bu soruya karşılık Win hiçbir şey demeden kaçmayı seçmişti.
Bright: Ee, Tu. Burada ne işin var?
Tu: Asıl ben sana sormalıyım Bright. Win'in burada ne işi var? Hemde yarı çıplak bir şekilde.
Bright: Sakin ol, açıklayabilirim.
Tu: Neyi açıklayacaksın Bright? Böyle bir durumda dediklerine inanabilir miyim sence?
Bright: Yargılamadan önce beni dinle. Win çok iyi bir çalışan, daha ilk günden teşekkür amaçlı onu yemeğe çıkarmıştım ama alkolü biraz fazla içmiş. Yemin ederim ilk o bana yaklaşmaya çalıştı. Zaten görüyorsun benim kıyafetlerim hala üstümde.
Tu: Uzak dur benden Bright. Bir süre seninle konuşmak istemiyorum.
Bright: Ama-
Tu giderken Bright sadece arkasından bakmakla yetinmişti. Onu kandırmak için bir yol bulması gerekiyordu.
-Ertesi gün-
Tu ofis odasında dün gece gördüklerini düşünmeye çalışırken kapısı çalmıştı.
Tu: Buyurun?
Kurye: Merhaba Tu Tontawan adına bir demek çiçek siparişi var.
Tu: Ama ben sipariş etmedim ki.
Bright: Ben sipariş ettim.
Tu kapıya baktığında Bright'ın gülümseyerek içeri girdiğini görür.
Bright: Sevgilim kadar güzel olmasa da ona yakışır bir çiçek.
Kurye: Buyurun efendim, iyi günler.
Tu: Bu ne demek Bright?
Bright: Bebeğim özür dilerim. Ciddiyim yanlış anladın, beni affet. Sana söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Hem seneye evleneceğiz zaten. Ben tamamen sana aitim.
Tu gülümsedi.
Tu: Söz veriyor musun?
Bright: Tabii ki aşkım, sence ben sözünde durmayacak biri miyim? Özellikle de hayatımdaki en önemli insana karşı.
Tu biraz yumuşamıştı. Dün gece olanları unutabilirdi.
Tu: Tamam o zaman affettim. Ama bir daha böyle bir şey olursa bu kadar yumuşak olmayacağım emin ol.
Bright: Teşekkür ederim bebeğim. Ben şimdi odama gidiyorum, bir şeye ihtiyacın olursa araman yeterli.
Bright sevgilisini inandırabildiği için rahatlamıştı. Ama tabii kendine hakim olamadığı için hala Win'le ilgili planları vardı.
Bright odasına gidip bilgisayarının başına geçtiğinde yanında bir eksiklik hissetmişti. Evet, Win hala yoktu. Bunun üzerine asistanlarını aradı Bright.
Bright: Arkadaşlar ben neden Win'i odamda göremiyorum?
Asistan Dew: Üzgünüz efendim, geldiğini gördüğümüz anda gerekli uyarıyı yapacağız.
Bright: Ofise girdiğini gördüğünüz anda onu yanıma yollayın!
Asistan Nani: Tabii efendim, siz nasıl isterseniz.
Win alelacele bir şekilde binaya girdiğinde Dew ve Nani onun önünü kesmişlerdi.
Nani: Bright Bey sizi odasında bekliyor.
Win panik içinde istemeyerek Bright'ın odasına doğru ilerliyordu. Azar yiyeceğini bildiği halde eli açmak için kapı koluna uzanmıştı.
Bright: Nerdesin sen?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Secretary | BrightWin
FanfictionWin: Bright, bir hafta sonra evleneceksin farkındaysan. Aylardır yaptığın gibi ikimizi birlikte yürütmeye devam etmeyi mi düşünüyorsun? Bright: Win sen hiç merak etme. Benim tek sevdiğim sensin. Zamanı geldiğinde ondan ayrılacağım. Win: Umarım dediğ...