Suspicion

117 14 8
                                    

Win: Yakışmış mı?

Bright: Neden bu kadar sevimli görünüyor?

Win: Pijamalar mı ben mi?

Bright: Ne şekilde anlamak istersen. Neyse yanıma gel.

Win mutluydu ama sebebini bilmiyordu. Bright'ın dediği gibi koltuğa gidip yanına oturmuştu. İkisi yine önceki sarılma pozisyonlarına geçtiler.

Bright: Film izlemek istiyorum. En sevdiğin filmi söyler misin? Senin için açacağım.

Win: 2gether: The Movie'ye ne dersin?

Bright: Tamam.

Win: Hiçbir şey demeyecek misin?

Bright: Neden? Sen seviyorsan bende severim.

İlk defa biri Win hakkında böyle düşünüyordu. Doğal olarak hoşuna gitmişti. Sarılmaktan başka yaptığı bir şey olmadığı için ofiste olduğu gibi Bright'ı izlemeye devam etti.

Bright: Bana öyle bakma.

Win: Nasıl?

Bright: O gözlerle işte. Neden bana bakarken hep gülümsüyorsun ki?

Win: Bakarsam ne olur?

Bright: Seni düşene kadar öperim.

Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi Bright Win'in yüzüne yaklaşmıştı. Gittikçe yaklaşıyor ve yaklaşıyordu. Aralarındaki mesafe neredeyse yok denecek kadar azdı. Bu yakınlıkta Win gözlerini kapatmıştı. O an kendini sadece Bright'ın ellerine bırakacaktı.

Bright gözlerini açtı. O yakınlıkta Win onun için çok sevimli görünüyordu. Bright o an kendine hakim olamadı ve Win'in dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu. Win gözlerini açtığında Bright oturduğu yere geri geçmiş ve odağını filme vermişti. O gece Bright Win'in ilk öpücüğünü çalmıştı. Film biter bitmez uyudular çünkü yarın onları çok zorlu bir gün bekliyordu.

-Ertesi gün-

Bright ve Win kimseye görünmeden ofise gidebilmek için erkenden kalkıp hazırlanmışlardı. Ama ne yazik ki kaçış planları hiç de istedikleri gibi olmadı. Bright arabayı ofisin önüne park ettikten sonra Win'in arabadan inmesiyle Tu'yla karşılaşması bir olmuştu. Tu arabanın içine baktı ve şoför koltuğunda Bright'ın oturduğunu gördü.

Tu: Siz neden birlikte geldiniz?

Bright: Ee, yolda ona rastladım. Yürüyerek geliyordu bende hazır görmüşken alayım dedim. Sonuçta aynı yere gidiyoruz.

Win: Evet Tu Hanım, başka bir şey düşünmeyin lütfen.

Tu: Yani Win kusura bakma ama geçen gece gördüklerimden sonra ne düşünebileceğimi bende şaşırdım.

Win: Üzgünüm efendim, o gece sarhoştum.

Tu: Neyse boşver. Hiç görmemiş gibi davranabilirim. Sevgilim bu arada ailem seni akşam için yemeğe çağırıyor.

Bright: Hmm, özür dilerim ama gelemem. Bu akşam biraz meşgulüm de.

Tu: Normalde hep kabul ederdin ama. İşin erteleyemeyeceğin kadar önemli mi?

Bright: Hayatım lütfen. Elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Tu: Tamam öyle olsun.

Bright: Üzülme hayatım. Win, arabadan çantamı al ve benimle odama gel. Hala bitiremediğim bazı dosyalar var.

Win: Peki Bright Bey, hemen orada olacağım.

Odaya girdiklerinde Win merakından Bright'a sorar.

Win: Akşam ne işin var? Bundan bana hiç bahsetmemiştin. Ayrıca programında da bir şey yazmıyor.

Bright: İşime işimin ne olduğunu nasıl söyleyebilirim.

Secret Secretary | BrightWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin