11

480 38 10
                                        


sabah uyandığımda uykulu gözlerle etrafa bakındım,hava yeni aydınlanmış gibiydi. saati kontrol etmek için yatağın diğer köşesine bıraktığım telefonumu aldım.

07:40

daha çok erkendi ama bir daha uyuyabileceğimi sanmıyordum. aslında arda erken kalkacağımızı söylemişti. yataktan çıktım ve odanın içindeki lavoboda elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. arda'ya bakacaktım.

onun odasına geldiğimde,içeri girip girmemek konusunda tereddüt ettim. belki rahatsız olabilirdi,ayıp olurdu izinsiz odasına girmek.

bir yandan da kendime engel olamıyordum. en sonunda yavaşca kapıyı açtım ve içeri girdim.

arda yatağında değildi,demek kalkmıştı. içeriye bir göz gezdirdim ve odadan çıkmak için arkamı döndüm.

ama yine,çıplak bedeniyle bana bakan bir arda'yla karşılaştım.

kumral saçları alnına yapışmıştı. duştan yeni çıkmıştı ve ortalığa mis gibi bir koku yayılmıştı. aklıma onunla ilk tanıştığımız gün geldi,o günde böyleydi.

altındaki bornozu biraz yukarı çekiştirdi.

"günaydın." dedi gülümseyerek.

öksürdüm ve konuşmaya çalıştım.

"şey,günaydın. uyanınca bir sana da bakmak istedim,epey erken kalkmışsın."

"hep bu saatlerde kalkıyorum,alışkanlık."

"süpermiş."

"bahçede hava aldım biraz."

"şey,antremana ne zaman başlayacaksın?"

"bu günü tamamen sana ayırmak istiyorum,yani maalesef maç saatine kadar diyelim."

"gerçekten mi?"

"evet,sana biraz ispanya'yı gezdireyim bu gün. ne dersin?"

bir anlık heyecanla çocuk gibi sevindim.

"çok güzel olur,o kadar merak ediyorum ki burayı. ben aslında ispanya'da okumayı da çok istemiştim,burdan da bazı okullara baş vurdum ama olmadı maalesef."

yine çenem düşmüştü ve yine arda beni gülümseyerek dinliyordu.

"neyse ya şey,hazırlanayım ben."

"hazırlan bakalım,önce güzel bir kahvaltı edelim."

"on dakikaya burdayım." dedim ve hızlı hızlı odama geçtim.

gerçekten de on dakika sonra hazırdım,üzerime günlük bir şeyler giyinmiştim ve sırada arda'yı bulmak vardı.

arda'nın odasına geldiğimde kapı yarı aralıktı,arda ise içerde aynanın karşısına geçmiş saçlarını düzeltiyordu. kıkırdadım.

"merak etme,saçların dağınıkken de çok yakışıklısın."

"evet,biliyorum." dedi göz kırpıp.

beraber aşağıya indik ve bahçe kapısından dışarı çıktık,arda'nın arabası ve şöförü bizi bekliyordu. arabaya bindik ve yola çıktık.

"nereye gidiyoruz bakalım?" diye sordum.

"orası sürpriz,ama beğeneceğini biliyorum. bu sabah birkaç saat bizim için kapalı olacaklar,yani sadece biz olacağız."

"nasıl yani? sen mi kapattırdın?"

"evet,senin için."

gülümsedim.

"sen hep böyle misin?" diye sordum.

"nasılım?"

"çok düşüncelisin,senin gibi insanlarla pek sık karşılaşılmıyor. çok şanslıyım."

"bence de şanslısın,karşında arda güler var." dedi alay ederek.

bana pis pis gülüyordu,ben ise ona yaklaşıp bu sefer hafifce bacağına vurdum.

"kibir abidesi!"

sonra gülmeyi bıraktı ve ciddileşti.

"ama bence,ben daha şanslıyım."

gülümsedim,şu an sadece onu öpmek istiyordum. ama yapmayacaktım,kendime hakim olmalıydım.

bir süre sonra araba durmuştu,sahil kenarında çok güzel bir mekana gelmiştik. dışardan bile o kadar güzel görünüyordu ki.

"ne kadar güzel.."

"bence de,gel bakalım."

içeri girdiğimizde bizi en güzel masaya doğru yönlendirmişlerdi,arda sandalyemi çekince utanıp ona kaçamak bir gülücük attım ve yerime oturdum. o da karşıma geçti.

siparişlerimiz geldiğinde ise afiyetle yemeye başladık.

"vay be,hiç alışık değilim böyle şeylere." dedim.

"ne gibi şeylere?"

"bilirsin,genelde bizim yerimizdeki insanlara hizmet ediyorum. böyle bir tuhaf geldi."

arda gülümsedi.

"alışırsın."

bu demekti ki görüşmelerimizin devamı gelecekti,yani en azından ben öyle anlamak istiyordum.

"keşke hemen geri dönmem gerekmese."

"maalesef,sanırım bir süre böyle olmak zorunda."

"evet,ne yazık ki."

biraz daha sohbet ettik ve artık kahvaltımızı bitirmiş,denizi seyrediyorduk.

derken arda'nın telefonu çalmaya başladı.

arda telefona baktığında,olduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. bende kimin aradığını merak etmiş ve arda'ya odaklanmıştım.

telefonu kapattı ve bir süre gergin bir şekilde oturdu,daha sonra telefonu tekrar çalmaya başladı. bu sefer inat etmedi ve açtı. benden uzağa doğru yürüdüğünde iyiden iyiye meraklanmıştım.

yaklaşık beş dakika telefonda konuştu ve daha sonra yanıma geldi.

"biraz bekle,kusura bakma lütfen hemen geri dönerim."

cevap vermeme bile fırsat vermeden arkasını dönüp uzaklaştı,aradan nerdeyse on dakika geçmişti ama gelen giden yoktu. ayağa kalkıp etrafa bakınmaya başladım. o sırada yanıma iri yarı bir adam yaklaştı.

"melsa hanım,arda beyin çok acil bir işi çıktığı için ayrılmak zorunda kaldı. bizlere de sizi almamız için talimat verdi,birazdan uçağınız kalkacakmış. buyrun,araba şu tarafta."



..



lan arda yeter sikicem belanı her kitapta niye seni şerefsiz yazıyorum onu da bilmiyom

las vegas. | arda gülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin