"günaydın!"
duyduğum tanıdık sesle gözlerimi açtığımda,arda karşımda uzanmış gülümsüyordu.
anında yüzüme utangaç bir gülümseme yayıldı.
"günaydın.." dedim kısık sesle,daha sonra açılan göğüslerimi çarşafla hızlıca örttüm,arda bu hareketimden sonra kahkaha atmıştı. pislik,beni çok utandırıyordu.
"dün ne var ne yoksa gördüm,neden utanıyorsun?"
"bilmiyorum,utanıyorum işte." dedim ona kaçamak bakışlar atarak.
o an fark ettim ki o giyinikti,ıslak saçlarından ve mis gibi burnuma gelen kokudan yeni duş aldığını anlamıştım.
"ne zaman uyandın?" diye sordum.
"yarım saat önce. aslında keşke bekleseydim de beraber alsaydık duşu."
"oldu canım,başka?"
"hevesimi kırma ya." dedi dudak büzüp.
"neyse,aşağıya kahvaltıyı hazırlıyorlar. sende bir duş al istersen,sonra kahvaltı ederiz."
"beni yine masada bırakıp gitmeyeceksin umarım."
utanıp başını çevirmişti. bu haline kıkırdadım.
"gitmiyorum hiçbir yere,burdayım." dedi ve bana doğru yaklaştı.
"işte bak,tam burda." dedi ve dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu.
sana öyle aşığım ki.
"seni seviyorum." dedim yanağını okşarken.
cevap olarak sadece gülümsemesi biraz canımı sıksa da bir şey söylemeden yataktan kalktım ve üstümde arda'nın verdiği bornozu atıp sıcak bir duş aldım,çok rahatlatmıştı bu beni.
banyodan çıktığımda arda ortalıkta yoktu,bende üstümü giyinip aşağıya indim. kahvaltıyı havuz kenarına hazırlamışlardı. masaya doğru ilerlediğim sırada arda,arkamdan belime sarılıp iki eliyle beni sarmıştı. sıcaklığını hissettiğimde gülümseyip başımı ona çevirdim.
"çok acıktım." dedi sızlanarak.
"bende,seni bile yiyebilirim."
"seni tutan yok."
daha sonra sofraya geçtik ve güzel bir kahvaltı ettik.
"evet,şimdi sana güzel bir sorum var." dedi arda,başımı kaldırıp ona baktım.
"neymiş?"
"sana.. bir şey söylemek istiyorum. kabul eder misin,yoksa beni red mi edersin inan bilmiyorum. ama yine de.. sadece fikrini merak ediyorum. beni iyice dinle,olur mu?.."
hoooop