Yoongi'nin gidişinden iki saat olmuştu. Odadan çıkması ardından Hoseok yavaş yavaş yemeğini yemiş ve hemşirenin yardımı ile yatağını eski haline döndürüp gözlerini kapatmıştı.
Düşünüyordu bundan sonra ne olacağını. Yine her şey baştan mı başlardı? Oysa hâlâ ağrıları tazeydi ve acıyordu. Geçmesini istiyordu ama Yoongi'nin dediği gibi hemen geçecek yaralar değildi. Bedenindekiler de ruhundaki izler de.
Zaten yorgundu kapalı olan gözlerini açıp tavana baktı. Gözleri belirli aralıklarda kapanıyordu. Göz kapakları daha fazla dayanamayarak kapandı. Gece uyuyamadığı için şimdi derin bir uyku çekecekti.
___
Gözlerini üzerine gezdirdi. Giydiği kıyafetler onu iyi bir şekilde kamufle etmişti. Masadaki mavi maskeyi alıp yüzüne taktı. Şimdi onu kimse ayrıt edemeyecekti hemşirelerden. Banyo aynısının olduğu dolaptan iğneyi alıp hemşire kıyafetinin ceplerinden birine koydu. Son bir kere kendisini kontrol ettikten sonra çıktı lavabodan. Etrafı temkinli bir şekilde gözleri ile taradı. Kimse yoktu. Kapıyı ardından kapatıp yürümeye başladı buraya gelme nedenine gidiyordu. Hastane büyüktü bu yüzden kimse onun kim olduğunu sorgulamazdı. Merdivenleri hızla aşıp ezberindeki kapı numarasını gördüğünde maskenin altından gülümsedi hiç iyi olmayan bir gülümseme ile. Gideceği sırada onu durduran bir hemşire sesi olmuştu.
"Siz kimsiniz?"
Kalbinin hızlı atması ile yakalanma korkusu aynı anda gelmişti. Sakin bir ses tonunda:
"Ben hastanın kontrolü için geldim de." Dedi.
Hemşire garipser bir yüz ifadesi ile konuştu:
"Az önce ben girdim, uyuyordu. Ve her şey de kontrol altındaydı?"
"Ah, bilmiyorum beni gönderdiler şimdi. İzninizle girebilir miyim?"
Hemşire daha önce görmediği veya ses tonunu dahi hatırlamadığı bu adama önce sorgular tavırlar ile yaklaşmıştı.
"İsterseniz doktoru arayın."
Kendisini tehlikeye atmıştı ama bunu umursamadı ona güvenmeliydi hemşire. Korku ile ne diyeceğini bekliyordu adam.
"Hayır, girebilirsiniz. Kusura bakmayın."
Gülümseyip eğildi karşısındaki hemşire kadın. Adam rahatlık ile derin bir nefes vermiş ve onun gibi eğilmişti. Hemşire uzaklaşırken bu sefer onu durduran telefon sesi oldu.
"Hallettin mi?"
"Şimdi yapıyorum patron."
Bir cevap alamadığında anlamıştı telefonun kapandığını. Soluklanıp kendini hazırladı.
Yavaşça kapıyı araladı ve sessizce içeri girdi. Yataktaki beden uyuyordu. Bu işini daha da kolaylaştırırdı. Yanına adımlayıp yüzüne baktı. Patronunun adamları onu ciddi anlamda yaralamış olduğunu gördü. Yüzündeki maskeyi düzeltip cebindeki iğneyi çıkarttı. Onu gözlerinin önüne getirip hafif sıktı. İçinde onu yavaş yavaş öldürecek bir zehir vardı. Yan dönüp serum torbasını eline aldı.
___
Asansörden indiği gibi odaya doğru yürümeye başladı. Aralık kapıyı gördüğünde hızlandı. İçine bir korku peydah olmuştu. Kapıyı itip içeri girdi, karşılaştığı manzara onu daha da korkutmuştu. Elinde iğne olduğunu gördüğü adam Hoseok'un serumuna batıracaktı. Hızla yanına gidip onu omzundan tutu. Diğer ile ile de iğneyi tutan adamın elini tuttu. Tam şırıngayı boşaltacağı vakit geldiği için bütün zehir yere akıp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRE|SOPE
Non-FictionLütfen bu kitaba bir şans verin💓 &&& Onu, bacaklarından ve sırtından kaldırmaya çalıştığında ellerinin ve ayaklarının bağlı olduğunu fark etti. Hemen eğilip ayaklarını çözmeye çalıştı. Düğüm öyle sıkı idi ki açmak çok zordu. Bir de bu duman içerisi...