Üzgünüm bikaç gün sonra bölüm atıyorum ama watty sürekli hata veriyor baştan yazmak durumunda kalıyorum :"
Yoongi
Taehyung ile okul bahçesine yanyana girdiğimizde birkaç göz bizi bulmuştu bile.
-"Taehyung kendimi hazır hissetmiyorum sonra mı yapsak?" benden bi kaç santim uzun olan çocuğa aşağıdan 'yalvarırım' tarzı bir bakış attım.
-"Hayır Yoongi olmaz. Hadi gidelim." Kolumdan çekiştirip beni okulun içine soktu. "1. teneffüs hallediceksin. Yoksa ben seni hallederim." Tehtidkar bakışları yüzümü tararken benden ses çıkmayınca tek kaşını kaldırdı. "Tamam mı?"
-"Tamam hadi sen git sınıfa." Onu başımdan kovup sınıfa girdim. Hoseok sırasında oturmuş birşeyler karalıyordu ya da şimdi ki fizik dersi için notlarına bakıyordu. Bilmiyorum.
Yaklaşık 50 dakika sonra olacak şeyleri düşünmekten bulanmış kafamla Hoseok'un sırasının yanından geçerken ecel terleri döküyordum. Hafifçe kafamı döndürdüm. Esmer tenine düşen saç tutamları ensesinin yarısında bitiyordu. Teni resmen parlıyor saçları pamuk gibi gözüküyordu. Arkadan görüntüsü bile anlam veremediğim şekilde vücudumu elektriklendiriyor ve içimde bir yangına neden oluyordu.
Yanımda ki Mark'tan gelen sesle başımı kaldırdım. "Günaydın Yoongi Min ne o daldın?'
-"Sanada günaydın." Yerime oturup çantayıda kenar köşeye attım. Sandalyemin sırt kısmına yaslandım ve tavanı seyretmeye başladım.
-"Bişey olmuş Yoongi Min. Ne oluyor? Anlatabilirsin."
-"Göz ucuyla bana dönmüş Mark'a baktım. Oturuşumu düzeltip bende ona baktım. "Berbat şeyler oluyor hemde. Çok emin olduğun bir yola girersin ama sonra yönünü bulamazsın ya işte tamda böyle."
Elimi kalbime götürdüm. "Burası acıyor Mark. Beynim mantıklı çözümler sunamıyor artık. Kahrolası bir bataklıktayım, ilk başlarda bataklığı havuz gibi görüyordum. Çok eğlenceliydi ama beni dibe çektikce fark ettim ki aptalın tekiyim. Çıkmak istiyorum fakat çıkarsam olacak şeylerden korkuyorum."
-"Dostum." üzüntüyle bir nefes verdi. İlk defa bana Yoongi Min dememişti. Elini omzuma koydu sonrasında.
-"Seni anlıyorum. Kalbin ve beynin çelişkiye girmiş gibi ama kalbini dinle. Mantık doğru olandır derler ama mantığın bile oranın bataklık olduğunu söylüyorsa daha ne duruyorsun? Uzatılan dala tutun. Sen diğerlerinden farklısın Yoongi. En azından benim için. Ben seni kardeşim olarak görüyorum ne yaparsan destekleyeceğim, düşersen kaldırırım, eğer uzatılan bir dalın yoksa ben uzatırım o dalı. Kalbin" Bir eliyle hala kalbimin üstünde ki eli tuttu. "Onun sesini dinlemene de yardımcı olurum."
Yaptığım tek şey gülümsemek oldu. Sonrasında da kendimi tutamayıp ona sarıldım. Sırtımı sıvazladı. Mark gerçek dostumdu ve gerçekten dostunuz olan birinin arkanızda olduğunu bilmek yükünüzün yarısını alırdı.
Fizik dersi her zaman ki gibi yavaş geçmişti ve zaman ki gibi dinlememiştim.
-"Sen bahçeye in Hoseok, ben geliyorum." Uzaktan duyduğum Taehyung'un sesiyle kafamı kaldırdım. "Hadi kalk."
-"Taehyung lütfen sonra yapalım ya." Mark'ın zil çaldığı gibi kalktığı boş sandalyesine oturdu.
-"Herşey çok güzel olucak Yoongi güven bana." Kolumdan sürükleye sürükleye bahçeye indirdi beni.
Chris'ler ve Hoseok'un tayfasıda ordaydı. Taehyung hepsinide çağırmış. "Evet Yooongi'nin size söylemek istediği bişey var." Taehyung beni ortada bırakıp bankın masa kısmına yaslandı.
-"Yoongi bu saçmalıkta ne?" Chris kolları bağlı bir şekilde ayakta beklerken tek kaşı kalkık bir şekilde bana bakıyordu.
Mark ise ne olduğunu anlamamış ama yapabilirsin bakışları atıyordu. Stresten birazdan bayılacak gibiydim. Bir tarafta bıkkınlıkla bakan gözler bir taraftan ne diyecek diye merakla bekleyenler ve Taehyung'un hadi bakışları beni deli edicek gibiydi.
-"Ben şey ııı, Hoseok."
-"Evet Yoongi?" yavru bir ceylandan farksız gözlerini üzerime dikmişti.
"Size söylemem gereken önemli bişey var." Derin nir nefes aldım.
-"Hadisene ya of." Soonyoung gözlerini devirerek söylendi.
-"Hoseok şey ben aslında.. Büyük bir hata yaptım."
-"Ne konuda?"
-"Senin ee senin işte."
-"Yoongi anlamıyorum."
Yapacak cesareti kendimde bulamadım. Tükürdüğümü yalamak istemiyordum. Çaresizce yine doğruları söylemekten kaçındım. "Senin iyi biri olduğun konusunda."
-"Ne?" Hoseok'tan daha çok Taehyung şaşırmıştı.
-"Yoongi!" Taehyung yerinden fırlayıp yanıma geldi. "Yoongi." tekrar adımı söylediğinde onu kendimden uzaklaştırdım.
-"Söyleyecek hiçbirşeyim yok. Hoseok gibi ezik birine hele de. Bi daha beni boş işlerle uğraştırma Taehyung."
-"Sen söylemezsen ben söylerim. Hoseok Yoongi sana böyle davrandığı için çok pişman."
"Hayır değilim!"
-"Öylesin!"
-"Tek pişmanlığım Hoseok'u o gün gebertememek." anlık söylediğim şeyin farkına vardığımda, bir anda oluşan sessizlikle kafamı banka çevirdim.
-"Bunu zaten biliyorum Yoongi her defasında nefretini yüzüme kusmana gerek yok." ifadesiz suratının aksine gözleri üzüldüğünü gösterdiyordu.
Taehyung hayal kırıklığına uğramıştı ve sinirli bakışlarıyla beni yerin dibine sokmuştu.
Eh yanilik bir bölüm kb :(
Sopecii sizi seviyor.
Sope'la kalın. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Overbearing 솝 Sope
Fanfiction"Favori eziğim olduğun için bu isteğini geri çevirmeyeceğim." "Yapma yalvarırım." overbearing : zorba 🏅#1 - yoonseok, 17.07.23 🏅#1 - sobi, 21.07.23