6'

496 53 61
                                    

Jimin

Namjoon ile polis karakolundaydık. Aslında hepimiz Yoongi'nin ceza almayacağını biliyorduk ama yinede Namjoon gitmek istemişti ve onu tek başına bırakmak istememiştim.

Yoongi yaptığı her işten bir tüy misali sıyrılıyordu. Babası kendisine yaptığı gibi oğlunun yaptığı her kötü işi örtüyordu.

5 dakika kadar sonra bir polis memuru yanımıza geldi.

-"Evet şikayetci olduğunuz kişi Min Yoongi hakkında maalesef birşey yapamıyoruz."

-"Ne demek birşey yapamıyoruz? Min Yoongi, insan öldürmeye teşebbüs etti." sesi biraz fazla çıkmıştı.

-"Evet bakın anlıyorum ama elimden birşey gelmiyor. Bende emir kuluyum. Bir büyüğünüzle bir daha gelirsiniz."

Ellerini sıkarak yerinden kalktı. "Peki."

-"Namjoon boşver. Bilmiyor musun onun arkasında babası varken hiç birşey yapamıyoruz işte."

-"Biliyorum Jimin." Ufak çaplı bir sarılmadan sonra dışarı çıktık.

-"Hoseok'un annesi ne dedi?"

-"Yurtdışında olduklarını ve gelemeyeceklerini söyledi."

Namjoon derin bir iç çekişle banka oturdu. O sırada görüş alanımıza giren Yoongi'nin babası, yanındaki 2 adamıyla ve Yoongi ile polis karakolundan çıktı.

-"Şerefsiz."

-"Hadi Namjoon gidelim." kolundan tutup onu kaldırdım ama hala gözleri ve kasılan çenesiyle iki tarafa açılan otomatik kapıya bakıyordu.

-"Hadi otobüs gelir zaten." kafa sallayıp yanımda ilerlemeye başladı.

-"Hey Namjoon noldu? Beni polise şikayet etmek sadece zaman kaybıydı."

Gelen sesle arkamızı döndük. Yan sırıtışıyla bize bakıyordu.

-"Yoongi siktir git."

-"Ah Jimin-shi yapıcak birşeyiniz olmadığı için siktirip giden sizsiniz." cümlesinin sonuna muzip bir gülüş ekledi.

.
.

Yoongi

-"Hoseok hala okula gelmiyor. İyi iş çıkartmışsın Yoongi Min."

-"Hahaha evet, eziğimizle uğraşamıyor olsakta sen hepimiz adına harika bir iş çıkartmışsın Yoongi." hafifce gülümsedim ama bu uzun sürmedi.

Hoseok hala okula gelmiyordu ve onu görmemek nedenini bilmediğim bir şekilde moralimi bozuyordu. Herhalde onunla uğraşmadığım içindi.

-"Hoseok gelince ona harika süprizlerimiz olucak." Chris oturduğu merdivenden biraz eğilerek konuştu.

-"Geldiği ilk gün masasını böceklerle süslemezsek olmaz. Dimi Yoongi?" beni dürttü.

-"O böceklerden çok korkar" endişeli bir şekilde söylendim.

-"Biliyoruz Yoongi böceklerden korktuğunu sen bize söyledin. Ayrıca sen vicdan azabı mı çekiyorsun?" tek kaşını kaldırdı ve sorgularcasına bana baktı. Bütün gözler üzerimdeyken gerilmiştim.

-"Ahaha hayır Chris öyle bişey yok. Red etmedim. Sadece ben ımm ben.. neyse."

-"Hoseok'a acımak gibi birşey yapma sakın. Unutma Hoseok'la uğraşmamızı en başından sen istemiştin bu olanlar sen istedin diye oldu." yerinden kalktı. Onun kalkmasıyla bende kalktım.

İşaret parmağını göğüsüme tehtid edersine bastırdı. "Sen istesende istemesende Hoseok'la uğraşmaya devam edicez çünkü unutma ben verdiğim sözleri tutarım."

-"Biliyorum Hoseok'la uğraşmayı seviyorum ve herşeyi kendim istediğim için yapıyorum. Bana güven Chris."

-"Akıllı ol Yoongi bizi süreklediğin bu yoldan vazgeçersen." kulağıma doğru yaklaştı. "Seni gebertirim."

Uzaklaştı ve diğerleri ile gitti. Tek başıma merdivene oturdum. Hoseok'a acımayı bırakmalıydım. Kendime verdiğim sözü unutmamalıydım.
'Hoseok'un en büyük kabusu olucaktım.'

Sopecii sizi seviyor Sope'la kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sopecii sizi seviyor
Sope'la kalın. 💗

Overbearing 솝 SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin